Google Play Store
App Store

TMMOB, komisyondan geçen İklim Kanunu Teklifi’ni değerlendirdi: Teklif uluslararası ve yerli sermaye gruplarının önceliklerine göre şekillendirilmiş. Kamu yararı gözetilmemiş, bilimsel veri ise içermiyor .

İklimi bozanları koruyan teklif
Fotoğraf: Depo Photos

Haber Merkezi

TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edilen İklim Kanunu Teklifi, çevre örgütleri, meslek odaları, akademisyenler ve yaşam savunucuları tarafından eksik olarak değerlendirildi. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kanun teklifini farklı yönleriyle ele alan bir çalışma yaptı. Eksikliklerin neler olduğunu ve olması gerekenleri sıraladı.

Raporda “İklim Kanunu Teklifi, bilimsel olarak ele alınması gereken konulara ilişkin gerekli verileri içermeyen ve kamu yararını dışlayan bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Meslek odaları ve ilgili uzmanlık alanlarının görüşleri alınmadan hazırlanan bu teklif, uluslararası ve yerli sermaye gruplarının önceliklerine göre şekillendirildi” denildi.

KARBON TİCARETİNE BAĞLI MODELE YÖNLENDİRİLİYOR

Raporda özetle şu noktalara dikkat çekildi;

Türkiye karbon ticaretine dayalı bir modele yönlendiriliyor. Emisyonların gerçek anlamda azaltılması yerine, karbon kredileri üzerinden ticari bir yapı oluşturulmakta. Bu sistem, belirli finansal araçlar aracılığıyla şirketlere esneklik tanımakta.

Teklif kapsamında oluşturulan Emisyon Ticaret Sistemi, sanayi ve sermaye gruplarına belirli sınırlar dahilinde emisyon yapma hakkı tanımakta, böylece çevresel etkilerin azaltılması hedeflenmek yerine, karbon ticaretine dayalı bir piyasa mekanizması oluşturulmakta.

KENTLERDE AFET RİSKİ DAHA DA ARTAR

Kentleşme politikalarının iklim değişikliği bağlamında ele alındığı ifade edilse de, afetlerin temel nedeninin plansız kentleşme ve doğa tahribatı olduğu gerçeği göz ardı edilmekte. Verimli tarım arazilerinin ve dere yataklarının yapılaşmaya açılması, yeşil alanların daraltılması ve altyapı planlamalarının meteorolojik veriler dikkate alınmadan yapılması, doğal olayların afete dönüşme riskini artırmakta.

İklim değişikliğine dirençli ürünlerin yetiştirilmesi yönündeki ifadeler, tarım sektöründe büyük ölçekli tarım şirketlerinin teşvik edilmesine yol açmakta. Teklifin sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik etkin önlemler içermediği, çevresel koruma yaklaşımı yerine emisyon ticaretine dayalı piyasa mekanizmalarını ön plana çıkardığı görülmekte.

İklim değişikliği ile mücadeleye dair bütüncül ve bilimsel bir yaklaşım sunmamakta.