İktidar çareyi swap anlaşmalarında arıyor: Makyaj değil, kalıcı çözüm şart
Krizi aşamayan iktidar çareyi swap anlaşmalarında arıyor. BAE’den Güney Kore’ye pek çok ülkeyle temas kuruluyor. Anlaşmaların bir makyaj olduğuna dikkat çeken ekonomistler “Kalıcı çözüm şart” diyor.
Mehmet Emin Kurnaz
Ülke ekonomisini çökerten Saray yönetimi sıcak para arayışlarını hızlandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan diplomatik temaslarını sürdürürken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da Körfez ülkelerinden Azerbaycan’a kadar pek çok ülkeyle swap anlaşması imzaladı. Daha önce TCMB ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Merkez Bankası arasında büyüklüğü 64 milyar TL ve 18 milyar dirhem olarak belirlenen bir swap anlaşması imzalanmıştı. Katar ile 15 milyar dolar, Çin Halk Cumhuriyeti ile 6 milyar dolar ve henüz hesaba geçmiş olmasa da Güney Kore ile de 2 milyar dolar tutarında swap anlaşması yapıldı. Önceki gün de Azerbaycan ile 1 milyar avroluk anlaşmanın ardından swap imzalanan ülke sayısı 5’e ulaştı.
Swap anlaşmalarını BirGün’e değerlendiren ekonomistler, anlaşmaların krize kalıcı bir çözüm üretmeyeceğine, riskler barındırdığına ve bir çeşit makyaj olduğuna dikkat çekiyor.
“Türkiye henüz dört dörtlük bir kriz içinde değil” diyen İktisatçı Yazar Cüneyt Akman, henüz kredi krizinde bankalar üzerinde herhangi bir şeyin olmadığını belirtti. 2018'de başlamış olan çalkantının bunalımının sürdüğüne dikkat çeken Akman, “Ekonomik bunalımının içindeyiz, ikisini birbirinden ayırmak lazım. Türkiye hızla böyle bir krize, kredi krizinin de içinde olduğu, ciddi bir daralmanın krizine yaklaşıyor. Şimdilik buna bir fren yapmaya çalışıyorlar. Swap anlaşmaları krizi önlemek maksadıyla yapılıyor. Fakat Türkiye federal rezervle veya Avrupa Merkez Bankası ile herhangi bir swap anlaşması yapamadı. Türkiye'nin ihtiyacı olan dövizler bunlar. Diğerleri daha çok bilanço makyajına yarıyor” değerlendirmesini yaptı.
'DESTEKLER SİYASİ'
Türkiye’nin yaptığı anlaşmaların içeriğine değinen Akman, “Kullanım olarak Katar veya BAE'nin parası buraya geliyor. Bizler de onlara TL veriyoruz. Her iki bölgedeki şirketler birbirleriyle, kendi ülkelerinde bir iş yaparlarsa, bu para işe yarar. Yani Katarlı bir şirket Türkiye'den bir şey almak isterse o TL işe yarar ama böyle bir durum yoksa Türkiye veya Katar dışarıdan bir şey almak zorunda kalırsa dolar, avro lazım. Böyle bakıldığında etkileri son derece sınırlı ama ne oluyor içeride; daima bir panik potansiyeli var. Yani insanlar döviz kurunda bir sorun olacağını paniğine çabuk kapılıyorlar” dedi. Bu paniği engellemenin işe yaradığına vurgu yapan Akman, “İşler sıkıntılı bir hale gittiğinde, BAE'den bize bu kadar para geldi falan diye propaganda unsuru olarak kullanılıyor. Yarın bir gün BAE'den yeniden eskisi gibi bir noktaya gelirsek, o swapları çekerler. Ama bunlar politika olarak yapılmış şeyler neticede. Karşılıklı siyasi ilişkiler içinde verilmiş destekler” ifadelerini kullandı.
'UÇURUMA SÜRÜKLENİYORUZ'
Türkiye'nin kriz probleminden çıkmasının swap anlaşmalarıyla mümkün olmadığını aktaran Akman, sözlerinin devamında şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye'nin ödemeler dengesini düzeltmesi lazım, ikincisi de enflasyonu durdurması lazım. Enflasyonu dünyada neredeyse devamlı suretle var olan Afrika ülkelerini saymazsak tek ülke haline geldik. Düzenli olarak Türkiye'de çok yüksek enflasyon var bunun sonucu muhakkak döviz kuru ataklarıdır. Bu durdurulmadığı müddetçe -ki durdurulması için hiçbir şey yapılmadığı gibi tam tersi yapılıyor- Yani karşımıza döviz yükselişi gelecek. Ve ekonomik model dedikleri model de gerçekte var olmayan bir şey olduğuna göre, bunun ülkeyi yavaş yavaş veya hızla krize sürükleyeceği ihtimali kuvvetli. Başıboş bir şekilde uçuruma doğru gidiliyor.”
'KISA VADEDE DÖVİZ GİRİŞİYLE ÇÖZÜLEMEZ'
Swap anlaşmasının aslında borçlanma olduğuna vurgu yapan Doç Dr. Oğuz Demir ise şu ifadeleri kullandı: “Bu sorunlar döviz borcunu artırarak çözülecek bir şey değil. Sorunlarımızı bu şekilde kısa vadeli döviz girişleriyle çözebilmemiz mümkün değil. Orta ve uzun vadede döviz getirici, kalıcı döviz getirici çözümlere odaklanmak lazım. Başta ihracat olmak üzere ya da dışarıdan gelecek bir yatırımla. Bu haliyle swaplar çözüm üretmiyor.
Dünyadaki rezerv paraya hakim ülke merkez bankalarıyla swap yapmıyoruz. Çin, Güney Kore, Katar ve son dönemde BAE gibi ülkelerle anlaşmalar gündemde. Bunlar yerel para birimleri cinsinden ticareti kolaylaştırıcı, yoksa Türkiye'nin uluslararası rezerv paralar cinsinden, rezerv pozisyonunu güçlendiren swaplar değil. Yani Merkez Bankası'ndaki rezervleri güçlendiren swaplar değil. Bizim ihtiyacımız olan şey Merkez Bankası'nın elini güçlendirebilecek, pozisyonunu güçlendirebilecek bir rezerv tablosu. Şu an yapılan işler öyle bir tablo oluşturmuyor. Herkes Merkez Bankası'nın brüt rezervlerinin swaplar aracılığıyla ya da başka yöntemlerle büyük gözüktüğünü görüyor ama swap düşüldükten sonra net miktarda maalesef negatifteyiz.”
'AMAÇLARI REZERV KAYBINI GİZLEMEK'
Swapların, kur konusundaki endişeleri ortadan kaldırmasının pek mümkün olmadığına dikkat çeken ekonomist Uğur Civelek de şu ifadeleri kullandı: “Ağustos 2018’den önce ve sonrasında yapılan swapları incelemek gerekiyor. O tarihten önce kaç ülkeyle swap yaptık, Ağustos 2018’den sonra kaç ülkeyle swap yaptık buna bakılmalı.
Swap anlaşması yapılmasının bazı sorunları var. Öncelikli olarak o ülkelerle Türkiye’nin yıllık ticaret hacimlerine bakılması gerekiyor. Eğer ticaretin büyüklüğü, yapılan swap anlaşmasının büyüklüğünden azsa, sıkıntı var. O para nerede kullanılacak? Swap anlaşması yapılan ülkeler eğer bir gün paralarını geri çekmek isterse Türkiye için yine bir sorun olabilir.
Biz swap anlaşmaları yaparak ticaret gelişsin mi istiyoruz yoksa rezervlerdeki erimeyi durdurmak mı istiyoruz? 130 milyar dolardan fazla rezervimiz kayboldu. Biz kaybolan rezervlerin yerine swaplarla dolgu yapıyoruz. Bizim amacımız rezerv kaybını gizlemek.
Güney Kore ve Türkiye arasında ciddi bir hareketlilik var. Ama bu hareketlik tek yönlü. Biz Güney Kore’den ürünler alıyoruz ama satamıyoruz. Türkiye’nin ne kadar hukuk devleti olduğu konusunda Güney Korelilerin soru işaretleri var. Swap yapmak için karşı ülkenin hukuki kaygılarının giderilmesi lazım.”
SWAP NE DEMEKTİR?
Takas; iki tarafın bir varlık veya yükümlülüğe bağlı olan nakit akışını aralarında değiştirdikleri işleme verilen isimdir. Swap işlemlerinde, faiz oranları ile döviz kurlarındaki değişmeler sonucunda ortaya çıkan riski en aza indirmek amaçlanıyor. Swap, özellikle döviz kurlarında oynaklığın yaşandığı zamanlarda yatırımcının bu oynaklıktan kaynaklanan riskinin önünü alması için önemli bir araç olarak ortaya çıkıyor.