Bu köşede sık sık iktidarın vatandaşı kötü ekonomik koşullara karşı korumadığı üzerine yazılar okudunuz. Şimdi düşünüyorum da sanki biraz haksızlık etmişim. Aslında iktidar tüm vatandaşları korumuyor olsa da bazılarını koruyor.

Nasıl mı? Uygulamaya aldıkları bazı ürünlerde bunu açıkça ifade ediyorlar. Mesela, Kur korumalı mevduat. Gördüğünüz gibi, koruduklarını ürünün adına bile yazmışlar. Öyle örtük filan değil, alenen.

Şimdi enflasyona karşı koruma sağlayacak bir ürünü çıkaracaklarını Hazine ve Maliye Bakanı Nebati söylüyor. Sanırım Enflasyon Korumalı Mevduat(EKM) diye bir şey çıkaracaklar. Burada da gördüğünüz gibi koruma sözcüğü var. Peki, bu iki üründe, korumanın dışında ortak başka bir sözcük var mı? Evet, bildiniz. Diğer ortak sözcük de mevduat.

***

Bu iki üründen de anladığımız, iktidar mevduatı olanı korumak için sürekli bir şeyler geliştiriyor. Mevduat derken de öyle üçten beşten bahsetmiyoruz. Kısa sürede harcayacağınız ama şimdilik bankada duran paranız bu kapsamda değildir. Asıl önemli olan yüksek birikimleri olanlar. İşte sundukları bu tür korumalı ürünler onları, yani çok parası olanı, koruyor.

Peki ya parası olmayanlar? Onlar enflasyona karşı korunuyor mu? Mesela ücretli çalışanlar? Onların ücretleri enflasyona endeksleniyor mu? Hayır, onlara yönelik bir koruma yok. Onlardan sabretmeleri isteniyor. Ama biliyoruz ki sabretmek enflasyonla mücadele etmek için bir yöntem değildir.

Enflasyonun yüzde altmışın üzerinde seyrettiği bir dönemde çalışanların ücretlerinin satın alma gücü nasıl korunacak? Türk-İş’in Mart ayı verisine göre; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin 928 lira olmuş. 4 bin 250 liralık bir asgari ücretle bırakın temel ihtiyaçların karşılanmasını, beslenme ihtiyacı bile karşılanamıyor. Yoksulluk sınırı rakamından bahsetmek bile gereksiz çünkü çalışanların büyük çoğunluğu o sınırın yakınından bile geçemiyor.

Sabit gelirliyi enflasyona karşı korumayan iktidar, yüksek tasarruf sahiplerini enflasyondan korumak için kamu kaynaklarını harcamaktan geri durmayacağını açıkça gösteriyor.

MERKEZ'İN FAİZ KARARI

Bu satırları yazarken Merkez Bankasının politika faizini değiştirmediği açıklaması geldi. Zaten kimse bir değişiklik yapacaklarını beklemiyordu.

Alınan kararlar, uygulamaya sokulan enstrüman bize gösteriyor ki ekonomi yönetimi Erdoğan’ın tezini “ispat etmek” için çok büyük kamusal maliyetlerin ortaya çıkmasında bir beis görmüyorlar.

Tüm dünyada merkez bankaları artan enflasyon ile mücadele etmek için faizleri artırıyor. Dün Arjantin, önceki gün Kanada faiz artıran ülkeler kervanına katıldı. Ama bizde MB faizlere dokunmuyor. Neden? Çünkü artan enflasyon ortamında faizleri artırırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezinin tersine iş yapmış olurlar da ondan. Bu da bize gösteriyor ki MB, merkez bankacılığı yapmayı çoktan bırakmış ve siyasi otoritenin bir aparatı gibi davranmaya devam ediyor.

Peki, enflasyon nasıl düşecek? Bu sorunun yanıtını da MB dünkü faiz kararına ilişkin metinde vermiş: küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir.”

Dünyada barışın olması hepimizin istediği bir şey; ama bunu enflasyonu düşürmek için talep etmek de bizim MB’ye özgü bir yaklaşım sanırım.