Ülke deprem, pandemi ve katlanılmaz hale gelen ekonomik krizle boğuşurken Erdoğan, partisinin üye sayısıyla uğraşıyor. Halkın gerçeğinden tamamen kopan iktidar cephesi, sadece ekranlarda boy gösteriyor, ülkeyi ve yurttaşı ruhen çoktan terk etmiş görünüyor.

İktidar ülkeden ayrıldı

Yaşar Aydın

Türkiye tam anlamıyla sallanıyor. Sadece Ege’deki deprem ve artçılarıyla değil, ekonomik krizi, salgını, uluslararası alanda yapayalnız bir ülke olmasıyla da derin bir buhran ve sarsıntı içinde.

Yaşanan sorunların önemli bölümünün kaynağı olması, AKP eliyle çözümü de imkansız kılıyor. Durumun farkındalar. O yüzden kafalarını başka tarafa çevirmiş, sadece kendilerine ait bir dünya kurmuşlar.


GÖZLERİ TAMAMEN KAPALI

Memleket tam anlamıyla yangın yeri olmuş durumda. Yurttaş çaresiz başına gelecekleri bekliyor. Televizyona çıkan iktidar sözcülerinden medet umuyor. Ama nafile, onlara göre halkın sorunu yok. Sorun başlıkları önemsiz.

Deprem: Seferihisar açıklarında yerin 30 kilometre derinliğinde yaşanan bir depremde yüzü aşkın yurttaşımız öldü. Bine yakın yaralı var. Ağır hasarlı bina sayısı daha hesaplanmış bile değil. Depremin merkez üssü olan Sisam Adası’nda sadece iki can kaybı yaşandı.

Türkiye’nin birçok ili aynı tehditle karşı karşıya. Sadece olası bir Marmara depreminden 30 milyona yakın insan etkilenecek. Ama iktidarın çok daha acil işleri var.

Pandemi: Salgın ülkeyi kasıp kavuruyor. Durum zirveye ulaştığı nisan ayından bile kötü. Yoğun bakımlar dolu, sağlık çalışanları perişan, fabrikalar, okullar hasta dolu. Önlem alınması için tüm ülke çağrı yapıyor. Hükümet maske-mesafe-hijyen üçlüsünden başka çözüm önermiyor. İktidarın çok daha önemli işleri var.

Ekonomik kriz: Döviz aldı başını gidiyor. Dolar 9, Avro 10 lira oldu. Ekim enflasyonu 2020’nin rekorunu kırdı. İşsiz sayısı her gün biner biner artıyor. Bakana göre her şey çok iyi, müdahaleye gerek yok. İktidarın çok daha önemli işleri var.

KENDİ ÜLKELERİNİ KURDULAR

MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında Ege depremine ilişkin değerlendirme yaparken “Keşke riskli binalarda oturmayı tercih etmeselerdi” dedi. Aynı saatlerde benze bir cümleyi Mersin Akdeniz Belediye Başkanı AKP’li Mustafa Gültak “Cebimizden de biraz para verip sıfır bir ev alacağız. Yani her şey devlet tarafından yapılmaz” diyerek halka akıl verdi.

AKP’liler ve onların ortakları iktidarın nimetlerinden faydalanarak kazandıkları paralarla kendilerine ayrı bir dünya kurdular. Yüksek duvarlarla örülü sitelerde oturup, çelik-cam ağırlıklı yapılan iş merkezlerinde çalışıyorlar. Yaklaşık bir milyonluk, gayet zengin ve müreffeh yaşayan ayrı bir ülke oldular. Halkla temas etmeden, hatta gündelik hayata görünmeden hayatlarını sürdürebiliyorlar. Halka göründükleri tek yer medya. Başarı ölçütleri de orada ne kadar göründükleri oluyor. O yüzden her önemli olayda tespih tanesi gibi kameraların karşısına diziliyor, görevlinin elinden telefonu alıp enkaz altında kalan çocukla konuşuyorlar.

KONGREDE ÜYE PEŞİNDE

Ülke gündemiyle, yurttaşın derdi tasasıyla iktidarın gündeminin hiçbir alakası yok. Yurttaş hayat pahalılığını konuşurken, onlar ihracat rakamlarını konuşuyor, yeni başarı hikayeleri uyduruyor. Yurttaş işsizliği konuşurken onlar duble yolu, köprüleri konuşuyor. Yurttaş hastane kuyruklarında salgınla pençeleşirken onlar şehir hastanelerini anlatıyor. Depreme ilişkin, çözüme önleme ilişkin tek laf etmeden sadaka verir gibi depremzedelere dağıtacakları paralardan bahsediyorlar.

Bütün iktidar ve onun lideri o kadar gerçeklikten kopmuş ki sorumluluğu olduğu yıkıntıların altında yüzlerce insan varken parti kongrelerine devam edebiliyor, yeni üye kazanımlarından bahsedebiliyor. Yaşananlardan bahsetmediklerinde vatandaşın bunları görmeyecek duymayacaklarını sanıyorlar. Oysa tüm ülke depremde enkaz altında kalanların acısını hissediyor, acıyı paylaşıyor. Yoksulluğu ve çaresizliği iliklerine kadar yaşıyor.

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ HALK

İktidarın ülkede yaşanan hiçbir temel ve acil sorunu çözme becerisi kalmadı. AKP ve ortağı MHP’den çözüm beklemek anlamsız. Çözüme en yaklaştıkları an “askıda ekmek” kampanyası olan bir iktidar blokundan bahsediyoruz. Çok açık ki ne içinde yaşadığımız ekonomik kriz ya da salgınla mücadelede adım atacaklar ne de on binlerce insanın hayatına mal olabilecek deprem hazırlık yapacaklar.

Bu devasa sorunlarla yurttaş baş başa kalmış durumda. Ya kaçınılmaz sonu sessizce yaşayacak ya da kendi çözümünü bulacak.