Google Play Store
App Store

Faizi 200 baz puan düşüren Merkez Bankası, dövizdeki tırmanışın önünü açarken Erdoğan’ın büyükelçileri ‘istenmeyen adam’ ilan etmesi adeta ateşe benzin taşıdı. Saray’ın tutarlı politikalardan büsbütün koptuğunu vurgulayan uzamanlar ise bu hamlelerin seçim odaklı olduğunu, içeride baskının daha da artacağını vurguluyor.

İktidar ülkeyi ateş çemberine atıyor

Mehmet Emin Kurnaz

Saray iktidarı ülkeyi son sürat uçuruma sürüklüyor. Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından Türk Lirası döviz karşısında hızla erirken Saray yönetimi her çıkışıyla yangına benzin taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yandan yabancı yatırımcıyı ülkeye davet ederken öte yandan 10 ülkenin büyükelçisinin ‘istenmeyen adam’ ilan edilmesi için talimat veriyor. Avrupa Birliği raporu, Halkbank’ın ABD’de yargılanabilmesi kararı, ülkenin kara para aklamadan gri listeye alınması gibi pek çok gelişme de yangını daha fazla körüklüyor.


Yaşanan krizlere karşı bir reçetesi olmayan iktidarın kontrolü giderek kaybettiği görülüyor. Ekonomik kriz, derinleşen yoksulluk, kamuoyu yoklamalarına yansıyan tabandaki erime ve girilen seçim atmosferi Saray yönetimini panikletiyor. 2023’e kadar tünelin ucunun karanlık olduğunu gören iktidarın bir erken seçimle son şansını denemek istemesi de olası senaryolar arasında gösteriliyor. Türk Lirasının değer kaybetmesiyle ihracatta yaşanacağı varsayılan artışın nispi bir istihdam yaratma ihtimalinin seçim öncesi hükümeti rahatlatacak bir beklenti olduğu yorumları yapılıyor.

Öte yandan içerideki baskının daha fazla artacağı, gerek ABD ve Rusya’nın tepkisine rağmen Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyon mesajları gerekse Erdoğan’ın büyükelçilere yönelik tutumu milliyetçi oyları konsolide etme çabası olarak değerlendiriliyor. 2018’de Rahip Brunson krizinde olduğu gibi krizi yine “dış güçler” algısına çekme çabası iktidar için yabancısı olduğumuz bir politika değil. Sürecin çok boyutlu krizler doğurması ise kaçınılmaz görünüyor.
Etkilerini yakın zamanda görmemizin muhtemel olduğu büyükelçiler krizi ile döviz kurundaki büyük tırmanışın olası sonuçlarını ekonomist, siyaset bilimci ve diplomatlar BirGün’e değerlendirdi.

ERDOĞAN GERİ ADIM ATSA DA ETKİLERİ SÜRER

“Ortada bir politika tutarsızlığı var. Mantık aramak ne kadar doğru tartışılır” diyen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, Saray açısından işler istenildiği gibi gitmeyince anlık, kişiye ya da bir gruba bağlı tepkiler verildiğini hatırlatıyor. Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Başkan Biden ile görüntü vermeye çalıştığını ancak bunu başaramayınca tutarsızlıkların derinleştiğine vurgu yapıyor.

iktidar-ulkeyi-ates-cemberine-atiyor-935947-1.
Prof. Dr. Öner Günçavdı - İTÜ İşletme Fakültesi
Öğretim Üyesi



“Seçim havası ve anketlerden gelen kötü sonuçların ardından Erdoğan kendisini emniyette hissetmiyor ve kimsenin anlam veremediği tepkiler ortaya koyuyor” diyen Prof. Günçavdı, “Diplomasi krizi düşünülürse hafta başı doların on liraya doğru yükselmesini engellemek çok zor. Ülke ekonomisini 2001’e götürecek sonuçlar bunlar. Bu duruma ‘mükemmel fırtına’ deniyor, yani her şeyin üst üste gelmesi durumu. Özellikle büyükelçileri ‘istenmeyen adam’ ilan etmek büyük sonuçlar doğurur.”

“Kavala’nın içeride tutulması AİHM kararına rağmen her şeyden önce ayıp ve hukuksuz” diyen Prof. Günçavdı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Erdoğan’ın aşırı tepkisi sonucu bana kalırsa milliyetçi kanat da şaşkın durumda. Bu hafta dövizde yine bir tırmanış olur. Bu açıklamadan geri dönseler bile dünyada “Türk dış politikası tahmin edilemez” algısı oluşur. Bunun olumsuz sonuçları da kaçınılmazdır. 2018’de benzer bir süreç Rahip Brunson ile yaşanmıştı. O dönem de kriz kalıcı etkiler bıraktı. O dönem de yine seçim atmosferi vardı ve bugün de benzer bir durum söz konusu. Oylar düşüyor, kitleyi konsolide edecek bilindik yöntemler devreye sokulmaya çalışılıyor. Ancak milliyetçi kanat da şu ana dek istedikleri reaksiyonu göstermiş değil. En nihayetinde tüm bunlarla tek adama büyük fonksiyonlar yükleyerek mücadele etmek imkansız.”

YEDİ DÜVELE KARŞI SAVAŞ KONSEPTİ

AKP iktidarı özellikle Biden’ın başkan seçilmesinin ardından yeniden Batıya yanaşma sürecini başlatmış, küresel sermayeye de birtakım güvenceler verme anlamına gelen adımlar atmıştı. Ancak ne Batı ne de küresel sermaye bu adımlara bir yanıt verdi” diyen Siyaset Bilimci Akademisyen Fatih Yaşlı ise beklenen yanıt gelmeyince, ekonomide yaşanan krizin daha da derinleştiğini vurguluyor. Ekonomik krizin kaçınılmaz olarak iktidarın oy oranlarına yansıdığını ve sandığın AKP’nin elindeki en önemli koz olmaktan çıktığına dikkat çeken Yaşlı,” Seçim sürecine giren bir Türkiye’de gidişatın nereye doğru olduğunun AKP de farkında ve bunun için seçmen tercihlerini değiştirecek, ekonomik krizin ve onun sonuçlarının sandığa yansımasını engelleyecek adımlar atmak zorunda” değerlendirmesini yapıyor.

iktidar-ulkeyi-ates-cemberine-atiyor-935948-1.
Fatih Yaşlı - Siyaset Bilimci Akademisyen



Önümüzdeki sürecin “yedi düvele karşı savaş konsepti” olarak krizin faturasının “dış güçler”e kesileceği ve milliyetçilik dalgasının yükseltileceği bir strateji ile ülkenin seçime götürülmek istendiğini söyleyen Yaşlı, şu ifadeleri kullanıyor: “Ancak iktidarın işi bu sefer o kadar kolay değil. Ekonomik kriz, dış politikadaki sıkışmışlık, iktidar içi çekişmeler ve toplumun geldiği noktada, AKP giderek oyun kurmakta zorlanan bir görünüme kavuşuyor. Aynı anda Batı sermayesini çekmek için ülkeyi ucuz emek cennetine çevirmek ama öte yandan Kavala açıklamasını yapan elçileri sınır dışı etmeye kalkışmak, bir yandan faizleri indirip ucuz kredi dağıtmanın altyapısını hazırlamak ama öte yandan döviz kurlarındaki artışla halkı daha da çok yoksulluğa sürüklemek, iktidarın tutarlı politikalar izlemenin çok uzağına düştüğünü ve giderek daha fazla hata yapmaya başladığını net bir şekilde gösteriyor.”

***

‘Biz de sizi istemiyoruz’ tepkisi vereceklerdir

Büyükelçiler krizini değerlendiren diplomatlar ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışının ülke için çok ağır sonuçlar doğuracağının altını çizdi.

Eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu: “Erdoğan 10 büyükelçinin ‘istenmeyen adam’ ilan edilmesi için talimat verdi. Ama bunun olup olmayacağı, ya da ne zaman gerçekleşeceği kesin değil. Bana göre içerik ayrı bir tartışma konusu ama on ülkenin tavrını ortaya koyma biçimi de yanlıştı. Bu konudaki tutumlarını ikili görüşmelerle, büyükelçileri çağırıp konuşarak gerçekleştirebilirlerdi. Bunun dışında Türkiye’nin 10 büyükelçiyi ‘istenmeyen adam’ ilan etmesi ise çok vahim sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Daha önce tek tek büyükelçiler ‘istenmeyen adam’ ilan edilmiştir ancak belki tarihte ilk kez 10 büyükelçi birden bu konuma oturtulacak. Diplomasideki en ağır hamleyi masaya sürmek son derece yanlış ve karşılığı Türkiye için büyük sıkıntı. Mesela Türkiye’ye karşı misilleme yapıp ‘Biz de sizi istemiyoruz’ diyebilirler. Zaten o ülkelerin kamuoyuna bakarsak sert bir tepki verilmesi gerektiği yönünde tavır gelişiyor.

iktidar-ulkeyi-ates-cemberine-atiyor-935949-1.
Faruk Loğoğlu - Eski Washington Büyükelçisi



Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik kırılgan yapı düşünüldüğünde bu karar uygulanırsa küresel çapta sıkıntılar ortaya çıkar. Pandoranın kutusu açılmış olur. Buradan Türkiye lehine olumlu sonuçlar beklemek mümkün değil. Ay sonunda G20 Zirvesi de var. Orada bu mesele yeniden gündeme gelebilir. Erdoğan, Biden ile görüşecek mi? Bu hamle bu görüşmeyi de riske atmış olabilir. Avrupa Konseyi’nden tepkiler gelebilir. Bu 10 ülkenin Türkiye’nin çok katmanlı ilişkiler kurduğu ülkeler olduğunu da unutmamak gerekiyor.

AİHM kararlarını uygulamalısınız

iktidar-ulkeyi-ates-cemberine-atiyor-935950-1.
Uluç Özülker - Emekli Büyükelçi



Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: Eğer bir ülke büyükelçisini ‘istenmeyen adam’ ilan ediyorsanız orada doğrudan o devlet ya da devletler ile sorununuz var demektir. Genelde buna devletler karşılık verirler. 10 büyükelçinin tutumunun kendi inisiyatifleriyle gerçekleştiğini düşünmüyorum, bu konuda yöntemi de yanlış buluyorum. Ancak buna verilen tepki de oldukça yanlış. Avrupa Konseyi’nde yer alarak AİHM’ye bireysel başvuru hakkı tanıdık. Hukuk çok net, bu karara uymak zorundasınız. Buna rağmen olayı diplomasi krizine çevirmek birtakım sıkıntılar ortaya çıkaracaktır. Geçmişte Avusturya’daki ırkçılık sonrası bu ülkeyi toplantılardan dışladılar, etkinliklerini durdurdular. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Konseyi Başkanı Türkiye’yi ziyaret etti. ‘AİHM kararını uygulayın’ dedi ama ona hiçbir reaksiyon göstermediler. Şimdi ne değişti bu kadar sert tepki veriliyor? Anlamak çok zor. Öte yandan AİHM kararlarını uygulamayacaksanız Avrupa Konseyi’nde ne işiniz var? Diye sorarlar. Bu kararların ülkeye yansımaları maalesef ağır olacaktır.

***

Ülkelerden peş peşe açıklama

Erdoğan’ın 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesinden sonra 5 ülkeden açıklama geldi. Norveç ve İsveç, büyükelçilerinin sınır dışı edilmeyi hak edecek bir şey yapmadığını belirtti. Dışişleri Bakanlığı ise Alman Bild gazetesinin Hollanda Büyükelçisinin sınır dışı edildiği haberini yalanladı. Finlandiya Büyükelçisi’ne ise istenmeyen adam ilan edilmesine ilişkin bir bildirim gelmediği ve 10 büyükelçinin henüz Türkiye’yi terk etmediği öğrenildi. Danimarka Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada ise “İlkelerimize bağlı kalacağız” ifadeleri kullanıldı.

***

Yandaş gazetede tepki var

Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında olduğu Turkuvaz Medya Grubu’na bağlı Sabah gazetesinde dikkat çeken bir eleştiriye yer verildi. Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, Erdoğan’ın kararlarını eleştiren bir yazı kaleme aldı.

Barlas dün yayımlanan “Gülümsemeye Çalışmalıyız” başlıklı yazısında, Erdoğan'ın, 10 büyükelçiliğin Osman Kavala açıklamasıyla ilgili olarak, “10 ülkeyle neredeyse diplomatik ilişkileri kesmek üzereyiz. Oysa bu gibi durumlarda daha esnek tepkilerle gerginlikler azaltılabilir” ifadelerini kullandı.

***

Son iki haftada yaşananlar

AB’den sert Türkiye raporu: 2021 Türkiye raporunda Ankara’ya sert eleştiriler yapıldı. Raporda Türkiye’de demokratik kurumların işleyişinde “ciddi” eksiklikler bulunduğu kaydedildi.

► Suriye operasyon krizi: ABD ve Rusya karşı çıksa da Suriye’ye sınır ötesi operasyon tezkeresinin iki yıl daha uzatılması Meclis’e geldi.

► F-16’lara yalanlama: Türkiye’nin F-35 programı için yaptığı 1 milyar 400 milyon doların ödenmesi konusunda ABD’nin Türkiye’ye F-16 alım teklifinde bulunduğu iddiası ABD tarafından yalanlandı.

► Doğu Akdeniz yalnızlığı: Atina’da enerji anlaşması imzalayan Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır liderleri, Üçlü Zirvede Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki eylemlerini kınayan ortak bir bildiri yayımladı.

► Gri liste krizi: Türkiye’nin, kara para aklama ve terörizmin finansmanına karşı mücadelede başarısız olduğu gerekçesiyle Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alındı.

TÜSİAD’ın çıkışı: AKP’nin 2002’de iktidara gelmesinde bizzat rol oynayan TÜSİAD da AKP’ye bayrak açtı. Laiklik, demokrasi, kurumların işlevsizliği üzerinden hükümeti eleştirdi.

► Merkez Bankası faiz kararı: Merkez Bankası, politika faizinde yaptığı 200 baz puanlık indirimden sonra Türk lirası dolar karşısında 9,60’lara Avro ise 11, 25’lere kadar yükseldi.