Hükümet Ortadoğu’da çok tehlikeli ve kendisine zarar verme potansiyeli de olan bir oyun oynuyor. Bu oyunun büyük kısmı Türkiye’nin iç hesapları gözetilerek yürütülüyor… Türkiye’nin IŞİD ile ilişkisi ABD’de de geniş yer buluyor

İktidarda kalmak için her şeyi göze almış

SILAY SILDIR

Toplumsal adaletsizliğin derinleştiği, kentlerin talan edildiği, doğanın yağmalandığı savaş, çatışma ve kaosun hüküm sürdüğü günümüz dünyasında ‘karşı bir mücadele için kentleri örgütlemeyi’ öneren, ‘Yeni muhafazakârlığın izin verdiğinden çok ama çok daha haysiyetli bir yönetim sistemi inşa edilebilir’ diyen Prof. David Harvey ile konuştuk. Harvey’nin yanıtları yeni bir mücadele cephelerine işaret ediyor.

iktidarda-kalmak-icin-her-seyi-goze-almis-105938-1.

>>Asi Şehirler, Neoliberalizm’in kısa tarihi, 17 Çelişki ve Kapitalizmin Sonu.. Yazı pratiğinizin verdiği toplu bir resim var; Kapitalin tarihsel amaçlarının okumasını yapıyor, neoliberal stratejinin sermayeyi tek bir sınıfa yönlendirme arzusuyla kenti, kültürü nasıl da dönüştürdüğünü açığa düşürüyorsunuz. Kalan herkesin mutsuzluğunun sebebi ifşa oluyor. Ancak, kentin ilerici güçlerini bir araya getiren, sivil toplumu, inisiyatifleri, solu ve nicesini konumlandıran bir kontra hegemonik hat da çiziyor kitaplarınız. Umut Mekanları’nda ‘Günümüz şartları böylesine örtüşürken neden insanlar Marx okumuyor’ diye sormuştunuz. Daha adil bir yaşam kurgusu nasıl mümkün olur?

Hoşumuza gitse de gitmese de ayrıcalıksız hepimiz bu mücadelede aktörleriz. Şunu sormalıyız; Mevcut realiteyi (egemen sosyal ilişkileri ve doğayla olan metabolik ilişkisi dahil) onaylayan ve basitçe tekrar üreten bir şekilde davranmak varken nasıl ve neden davranışlarımızı böyle belirli bir amaca yöneltelim? İşte bu soru sistemin nesinin yanlış olduğunu analiz etmeyi gerektiriyor. Sistem, bugün devlet otoriteryalizmi ile yerel ve küresel kapitalist pratiklerin bir karışımı. Aslında, bu mevcut düzenin yeniden üretimine muhalefet üretebilen potansiyel güçlerin koalisyonu oldukça geniş, yaygın, ancak birleşerek hareket etme kapasitesi kısıtlı. İç bölünmeler, asker ve polis güçlerinin devlet aygıtı adına hareketleri yüzünden kısıtlı. Otorite karşıtı ve antikapitalist bir mücadele organizasyon ve liderlik gerektirir. Düşünsel kavramaların yaratılması, devamlılığının sağlanması da gerekiyor. Böylece dünyamızla ilgili neyin hatalı gittiğinin analizi ve yapılabileceklerin geniş bir kesim tarafından düşünülmesi çok önemli. Bu harekette herkese yer olmalı. Lider rolü için doğmuş veya siyasi olarak seçilmiş bir öncüsü yok.

>>Türkiye’de akademi, edebiyat ve yazının ürettiği muhalif söylem ağır şekilde cezaya tabi tutuluyor. Kültürel pratikler sokakla bağı zayıflatılmış, sesi kısılmış ve hükümetin kültür politikasında elit bir tüketim unsuru gibi tasarlanmışken bir direnişte nasıl işlem görürler?

Bugün kültürel pratikler, günlük yaşamın organizasyonunda ve meşrulaşmasında hayli önemli. Hatta öyle ki günlük hayatın siyaseti, bir politik belirsizlik ve mücadele bölgesini tanımlar halde. Tıpkı iş hayatı politikasının olduğu gibi. Kültürel pratikler böylece hiçbir otoritenin veya devletin tam olarak içeremeyeceği kontrol de edemeyeceği ve son derece güçlü bir siyasi içerik yüklendi. Tüm kültürel söylem formları; yazmak, edebiyat, müzik, festivaller, kutlamalar, dikiş dikerek üretme... Hepsi günlük hayatın tekrar tekrar üretiminde rol sahibi ve bu sebeple politik mücadeleye müdahalenin potansiyel noktaları aynı zamanda... Sermaye, edebiyat ve sanatın üretim ve dolaşımını pazar mekanizmaları sayesinde kontrol etme eğilimindedir. İçeriğini sansür ile kontrol eder. Kamuoyu görüşünü ise medya vasıtasıyla yönlendirir. Ancak, kültürel pratikler formları gereği zor kontrol edilir ve her zaman bozgun için potansiyel bir araçtırlar...


Harvey: Gezi ayaklanmasını canlı tutmak gerekiyor...

>>Demeçlerinizde Gezi’ye sık sık atıfta bulunuyorsunuz. Ancak Gezi’ye rağmen seçimler neo-muhafazakâr partinin zaferi ile sonuçlandı. Sol ne yapabilir böyle bir durumda?

Gezi gibi bir patlamanın ardından şu an içinde yaşadığınız koşulların doğması, politik stabiliteyi ve düzeni tekrar teskin etmek üzere muhafazakâr bir tepkinin gelmesi, kısa vadede hiç de alışılmadık bir gelişme değil. Ancak Gezi’nin sönümlenmesine müsaade etmemek lazım çünkü uzun vadede toplum üzerinde güçlü artçı şokları olması muhtemel. Gezi, siyasi hafızanın integral bir parçası olarak gelecek akımları anime edebilir. Dikkat edilmesi gereken a) Kitlelerin politik bilincinde Gezi hareketini canlı tutmak b) Daha genç nesil üstünde mümkün olan her yolla Gezi’nin üzerine inşada bulunmak… Bu sayede devrimci ruh toplum içinde ayakta kalır.

>>Sistem sadece Türkiye’de değil küresel çapta da mutsuzluk üretiyor. Çatışma, savaş, göç vs… Türkiye uzun vadeli bir dış politika yoksulluğu ile denklemin pek doğru bir yerinde durmamakla eleştiriliyor. Sizin durduğunuz yerden tüm bunlar nasıl görünüyor?

Ortadoğu bağlamında ve jeo politik mücadelede Türk hükümeti çok tehlikeli ve kendisine zarar verme potansiyeli olan bir oyun oynuyor gibi. Bu oyunun büyük kısmı Türkiye’nin iç hesapları gözetilerek yürüyor gibi duruyor. Genel olarak söylenen şu ki Erdoğan’ın iktidarda kalma arayışı, varlığını, yolsuzluk suçlamaları ve konumunu kötüye kullanma iddiaları ile tehdit eden, hesap sormak isteyen muhalefeti kalıcı olarak ezme ihtiyacından kaynaklanıyor. Milliyetçiliği, Kürtler’le olan çatışmayı dış müdahale ve destabilizasyon tehdidini kullanıyor. Yanı sıra iktidarda kalmak için polis ve askeri aygıtları vasıtasıyla korku iklimi yaratıyor. ABD’de bile Türkiye’nin IŞİD ile mücadeledeki pozisyonu ve buradaki başarısızlığı geniş yer buluyor.

>>Genel ölçekte devletin, yerelde belediyelerin kenti dönüştürürken başvurdukları aygıtlar açık. Karşı bir strateji geliştirmek için Marx hangi araçları önerirdi? Devamlı, hatta her güne yayılan bir direnişin içinde, sıradan günlük yaşantı içerisinde antikapitalist olmak ne anlama geliyor?

Marx, kendi üretimlerinin kolektif olarak kontrolüne sahip neyi nasıl üreteceğine özgürce karar verebilen birleşmiş işçileri tercih ederdi. Fakat Marx büyük ölçekli altyapısal soruları da tanıyordu. Bununla beraber (küresel ısınma, bio çeşitliliğin yok olması gibi) çeşitli ihtiyaçları koordine edecek ve cevaplayacak kapasitede bir yönetim sistemi gerektiren, daha da büyük ölçekteki meseleleri de tanıyordu. Bunu geliştirmedi. Ben bir tür konfederal sosyalizm yapısını tercih ediyorum (Murray Bookchin'in önerdiği çizgide ve Rojava’da üzerinde konuşulduğu gibi). Tabii, lokal arzuları küresel gereksinimlerle bağlarken bunun işe yarayıp yaramayacağını söyleyebilmek için hem erken, hem de zor zamanlar bunlar.