Suriyelilere yönelik linç girişiminin son durağı Adana oldu. Bir taciz iddiası sonrası sığınmacılar saldırıya uğradı, ev ve işyerleri tahrip edildi. Prof. Dr. Gümüş siyasetteki ayrımcı, ötekileştirici dilin sığınmacıları hedef haline getirdiğini söyledi.

İktidarın dili hedef haline getiriyor

GÖKAY BAŞCAN

Adana’nın Seyhan İlçesine bağlı Dumlupınar Mahallesi’nde 11 yaşındaki bir çocuğun taciz edildiği iddiasının ardından Suriyeliler linç edilmek istendi. Sokağa çıkan gruplar “yabancı uyruklu bir kişinin olayın sorumlusu olduğu” duyumları sonrası bölgedeki yabancılara ait iş yerlerinin ve dükkânların camları kırdı. Camları kırarak içeri girdi. Eşyaları dışarı çıkaran saldırganlar, eşyaları yaktı. Erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen kişiye ait ev de yakılmak istendi. İstismar iddiasıyla ilgili soruşturma başlatan, valilik cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen kişinin düzgün Türkçe konuştuğu ve Türkiye vatandaşı olduğunun sanıldığını duyurdu. Sığınmacılara yönelik artan linç girişimlerine ilişkin konuşan Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, yetkililerin, iktidarın ve siyasetçilerin yaptıkları ötekileştirici, ayrımcı açıklamaların sığınmacıların, saldırganlara kolay hedef olmasına yol açtığını ifade etti. Gümüş “Bu sorun bizim sorunumuz değil. Biz sadece ev sahipliği yapıyoruz gibi söylemler bu gruplara yönelik dışlayıcılığı ve kolay hedef olmayı çok daha kolaylaştırmış oluyor” ifadelerini kullandı. Ülkede ekonominin bozulması ve işsizliğin artmasının sığınmacıları hedef tahtasına oturttuğunu belirten Gümüş, kitlelerin krizden kaynaklanan öfkesini, bu durumdan sorumlu olmayan Suriyelilere yönelttiğini, bütün yaşananlardan onları sorumlu tutmaya başladıklarını söyledi.

ÖFKENİN ADRESİ YANLIŞ

Krizin sorumlusunun Suriyeliler olmadığını, yoksulluğun nedeninin sığınmacılara bağlanamayacağını ifade eden Gümüş, “Ekonomi daha da bozulursa hedef sorumlu olmayan Suriyeliler ya da diğer mülteci gruplar olacak. Türkiye içinde de fakirler olacak hedef. Tüm çatışmaların bedelini fakirler, yoksullar ödüyor. Çatışmalar devam ettikçe de bu bedeller artarak devam edecek” diye konuştu.

BU SORUNLA YÜZLEŞİLMELİ

Sığınmacı sorunuyla yüzleşmemiz gerektiğine dikkat çeken Gümüş, yurttaşların, mültecilerin kendilerine ekonomik olarak yük olduğu düşüncesinin kırılması gerektiğini kaydetti. Kalıcı çözümün Suriye sorununun tümden barışçıl şekilde çözümlenmesiyle giderilebileceğini kaydeden Gümüş, ancak normalleşme sağlansa da Suriyelilerin hepsinin geri dönmeyeceğini, bir kısmının artık burada kalıcılaştığını ve bu durumun kabul edilmesi gerekildiğini söyledi.

Gümüş sözlerini şöyle sonlandırdı: “Suriye ile ilişkiler düzelip ticaret, turizm, kültür alışverişleri artarsa, kamuoyunda Suriyeliler bize yük değil; ticari, insani ve coğrafi olarak bize güç katıyor algısı da yerleşecek. Bölgede birlikte büyüyeceğiz noktasına gelirsek o zaman bu düşmanlıkları da aşabiliriz. Türkiye ile olan her rahatlama Türkiye’deki Suriye kökenli mülteci anlamında da rahatlamamız demek. Tersi durumda da iktisadi krizler, çatışmalar arttığı sürece de bu potansiyel tehditler daha fazla artacak.”