Uyguladığı hiçbir politikayla Kürt seçmenden istediği oyu alamayan AKP bu kez inanca sarıldı. İktidar HÜDAPAR ve Barzani üzerinden ‘ümmet ve inanç birliği’ söylemiyle yeni bir açılım yapmayı planlıyor.

İktidarın HDP’siz yeni açılım planı
Fotoğraf: YSP

Politika Servisi

Seçimlerde yanına HÜDAPAR’ı alan ve Cumhurbaşkanlığı göreve başlama törenine de Neçirvan Barzani’yi ağırlayan Saray’ın yeni planı HDP’siz açılım yapmak. Kabineye eklenen Kürt bakanların da bunun yansıması olduğu dile getiriliyor.

Bir yanda kabineye Kürt bakanlar eklemekle övünen iktidar kanadı, diğer yandan seçim öncesi başladığı HÜDAPAR - Barzani temasına hız kazandırıyor. Kürt siyasetinde denge değiştirme adımları, iktidarın bir diğer “umutsuz adımı” olarak nitelendiriliyor.

14 Mayıs seçimlerinden önce İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan ile temas kurduğu ancak istediği sonucu alamadığı öne sürülen iktidar, bu aşamadan sonra HÜDAPAR ile yakınlaştı. Bölgede kısmen etkin olan partiye, Hizbullah ile olan geçmiş bağlantılarına rağmen dört milletvekili kontenjanı verildi. Bu parti üzerinden seçim öncesi defalarca Barzani ile temas kuran AKP, HÜDAPAR heyetini de Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Genel Başkanı Mesud Barzani ile görüşmesi için Erbil’e gönderdi.

UMUTLARI BARZANİ

Seçimlerde HÜDAPAR’lı dört ismi TBMM’ye sokan AKP, Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nu “Saray kutlamalarında” da başköşeye yerleştirdi. Yapıcıoğlu ile birlikte Barzani ailesi de yeniden devreye girdi. HDP ve tabanı ile karşı karşıya kalan, oy oranlarını hiçbir zaman istediği seviyeye ulaştıramayan AKP, Neçirvan Barzani’yi Saray kutlamalarına dahil ederek görüntü vermesini sağladı. Ancak AKP’nin bu adımı “beyhude bir çaba” olarak nitelendiriliyor.

KABİNE AÇILIMI TERS TEPTİ

AKP’nin bir diğer hamlesi ise Kabine’ye yansıdı. Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığına, Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi, “Kabine’de Kürt açılımı” olarak nitelendirildi. Ancak 28 Aralık 2011’de 34 sivilin ölümüyle sonuçlanan ve tarihe “Roboski Katliamı” olarak geçen hava saldırısı düzenlendiği sırada Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Yaşar Güler’in Milli Savunma Bakanlığı’na getirilmesi, bu açılımın da bölgede tepkiyle karşılanmasına neden oldu.