Direniş ateşini söndürmek için şiddete başvuranlar dünyayı değiştirebileceğine inanan insanlara boyun eğdirmeyi umuyor. Öldürülen Phungula, Zulu, Mkhwanazi ve Mdazo, bizleri isyan ateşini yeniden alevlendirmeye zorluyor

İktidarın hedefi komünistler

Vijay Prashad

Hindistan’ın iktidardaki Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) üyeleri 8 Eylül’de Tripura eyaletinin başkenti Agartala’nın Melarmath bölgesindeki üç binaya saldırılar düzenledi. Bu saldırılar, Hindistan Komünist Partisi-Marksist (CPI-M), komünist gazete Daily Deshar Katha ve iki özel basın kuruluşu Pratibadi Kalam ve PN24’ün ofislerini hedef aldı. Söz konusu saldırılar gün ortasında düzenlendi ve polisler olan biteni kenarda durup seyretti.

Komünist parti CPI-M ve basın kuruluşları, BJP liderliğindeki eyalet hükümetini sık sık eleştiriyor. CPI-M ve diğer örgütler yönetimin bir dizi politikalarını protesto etmek için sokaklara çıktı ve bu eylemler halktan hatırı sayılır bir şekilde destek gördü. CPI-M, 1978’den 1988’e ve 1993’ten 2018’e kadar yönetimde olan Sol Cephe’nin kilit bir bileşeni oldu. CPI-M lideri olan eski Başbakan Manik Sarkar, bu saldırılardan yalnızca birkaç gün önce, Tripura’daki Sepahijala bölgesine halk toplantısına katılmak için ziyarette bulundu. BJP üyeleri Sarkar’ın arabasının bölgeye girmesini engellemeye çalıştı. Sarkar ise aracından inerek yanındaki CPI-M kadrolarıyla birlikte BJP barikatlarını aşıp altı kilometre yürüdü. Sarkar’ın halka açık toplantısı, BJP’ye karşı yürütülen mücadelenin bir parçasıydı.


CPI-M’ye yönelik saldırılar 2018’den beri rutin bir hale geldi. Mart 2018 ve Eylül 2020 tarihleri arasında Tripura eyaletinde komünistlerin yüzlerce ofisi hedef alındı, parti kadrolarının kaldığı yaklaşık 190 eve saldırı düzenlendi. CPI-M’nin 18 yöneticisi öldürülürken 2 bin 656 parti üyesi fiziksel saldırılara uğradı. Hindistan soluna yönelik saldırılar, Uluslararası Halk Meclisi de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından kınandı. Hindistan’ın kuzeydoğusunda yaklaşık 3,6 milyon nüfuslu bir eyalet olan Tripura’da yaşananlar, günümüzde demokrasinin olağan bir yüzü haline geldi. Sağcıların halkın sesini yükseltmeye çalışanlara yönelik siyasi şiddeti artık bir rutine dönüştü.

SUİKASTLARIN FAİLİ MADEN ŞİRKETLERİ

Tripura’daki bu saldırılardan birkaç hafta önce korkunç bir saldırı Güney Afrika’da bir sendika liderini susturdu.Malibongwe Mdazo, 19 Ağustos’ta Rustenburg’da Uzlaşma, Arabuluculuk ve Tahkim Komisyonu’yla yapacağı görüşme için gittiği binanın kapısında öldürüldü. Güney Afrika Ulusal Metal İşçileri Sendikası’nın (NUMSA) lideri Mdazo, bu saldırıdan yalnızca bir ay önce dünyanın en büyük ikinci platin üreticisi Impala Platinum şirketine karşı yaklaşık 7 bin işçinin katıldığı bir greve öncülük etmişti.

Mdazo’ya düzenlenen siyasi suikast, bir İngiliz maden şirketi olan Lonmin’in işlettiği platin madenlerinde çalışan 34 madencinin Marikana’da korkunç bir şekilde katledilmesinden dokuz yıl sonra yaşandı. Madencilik şirketlerinin ortakları yaşanan endüstriyel anlaşmazlıkları çözmek için bu tür acımasız şiddete başvurmayı normal görüyor.

SENDİKA LİDERLERİ BİR BİR ÖLDÜRÜLDÜ

Sendika liderlerine dönük suikastlar devam etti. Afrika Ulusal Kongresi’nden (ANC) bağımsız Güney Afrika Demokratik Belediye ve Birleşik İşçiler Sendikası’nın (Demawusa) başkan yardımcısı Bongani Cola, 4 Temmuz 2019’da Port Elizabeth kentinde suikasta kurban gitti. 26 Ocak 2020’de Shamandla Phungula ve Mlondolozi Zulu, KwaZulu-Natal kırsalındaki bir kömür madenciliği kasabası olan Dannhauser’de öldürüldü. 25 Mayıs 2020’de hem madencilik karşıtı eylemci hem de ANC meclis üyesi olan Philip Mkhwanazi, yine KwaZulu-Natal’da bulunan küçük sahil kasabası St. Lucia’da öldürüldü. Bir ay sonra, Mzothule Biyela da yine KwaZulu-Natal’ın kuzey kıyısında, Mpukunyoni Kabilesi tarafından yönetilen bölgede bir suikast girişiminden kurtuldu.

Siyasi liderler, sendika aktivistleri ve toplumu örgütleyenler insanların güvenini artırma dürtüsüne sahip kişilerdir. Bu kişiler öldürüldüğünde bir ışık yanıp sönmeye başlar. Şiddete başvuranlar, direniş ateşini söndüreceğini ve dünyayı değiştirebileceğine inanan insanlara boyun eğdirmeyi umuyor. Ancak bu ölümler ve bu şiddet cesarete ilham verir. Phungula, Zulu, Mkhwanazi ve Mdazo bizleri isyan ateşini yeniden alevlendirmeye zorluyor.

DEVRİMCİ LİDERİN HEYKELİNİ YIKTILAR

Hindistan’da iktidar partisi BJP’nin üyeleri Hindistan Komünist Partisi-Marksist’in ofisine düzenlediği son saldırıda, Tripura’daki kurtuluş mücadelesine önderlik eden Dasarath Deb’in de heykelini yıkmaya çalıştı. Dasarath Deb, kökleri Tripura’nın yerli kültürüne dayanan yoksul bir köylü ailesinde doğdu. Deb, eyalette 1993’ten 1998’e dek başbakan olarak görev yaptığı dönemde, Tripura’da yaşamın tüm yönlerini demokratikleştirmek için savaşan saygıdeğer bir komünist liderdi.

Deb’in ve ardından Manik Sarkar’ın liderliğindeki Sol Cephe hükümetinin önderlik ettiği mücadeleler sayesinde eyalette dikkat çekici bir şekilde ilerleme kaydedildi. Komünistler 2018 yılında görevi bıraktığında, eyalette ücretsiz sağlanan eğitim hakkıyla birlikte okuma yazma oranı yüzde 97’ye ulaşmıştı. BJP, Tripura eyaletinde iktidara geldiğinde ise parti üyeleri Dashrath Deb’in birkaç heykelini yıktı ve onun adını taşıyan kurumların tabelalarına saldırdı. BJP üyeleri yalnızca sola saldırmakla kalmadı, Deb’in aynı zamanda bir aşiret lideri olması nedeniyle de aşiret gruplarına ve ezilen kastlara güçlü bir mesaj göndermek için düşmanlığını sergiledi.

DOĞA İÇİN SAVAŞAN YERLİLER KATLEDİLDİ

Bu aynı zamanda da toplumsal bir şiddet. Honduras’taki Garifuna yerlilerinin liderleri ve Kolombiya’daki Afrika kökenli liderlere yapıldığı gibi, dünyayı yeniden inşa etmeye cüret edenlere yönelik bir şiddet. Global Witness, geçen yıl çok sayıda yerli aktivistin öldürüldüğünü gösteren bir rapor açıkladı ve öldürülenlerin yarısı Kolombiya, Meksika ve Filipinler’dendi. Hepsi insanların onurunu ve doğanın bütünlüğünü savunmak için savaştı.

Tripura’nın büyük şairlerinden ve komünist liderlerinden Anil Sarkar, edebi ve siyasi kariyerinin çoğunu ezilen Dalitlerin sesini duyurmaya adadı. Sarkar’ın güçlü şiirleri, egemenlerin topluma artık eskisi gibi hükmedemeyeceğini söylüyordu. Yalnızca Dr. Bhimrao Ramji Ambedkar’ın değil aynı zamanda Karl Marx ve solun da mirasını taşıyordu. Sarkar, Marxer Prati’de Marx’ı keşfetmesiyle ilgili şu ifadelere yer vermişti: "Yaklaşan adımın sesi beni uyandırıyor ve toprağımın mahrumiyetini görüyorum". Sarker, bir başka şiirinde ise bir Dalit olan Heera Singh Harijan’a gücün kendisine verilmeyeceğini söylüyor: "Sen, büyüdükten sonra zorla almalısın."

Tricontinental’dan çeviren BirGün Çeviri Kolektifi