İktidar, halk desteğinin azaldığı her dönem çareyi, yargı eliyle baskı ortamı oluşturmada arıyor. Toplumda artan hoşnutsuzlukla birlikte oylardaki erimenin önüne geçemeyen AKP, yine baskı yasaları ile seçim düzenlemesine sarıldı. Bu yüzden de Meclis’i çalıştırma kararı aldı.

İktidarın üç silahı: Meclis, yargı, para
İktidarının baskı politikalarının son örneklerinden olan sansür düzenlemesine karşı protestolar devam ediyor. (DepoPhotos)

Hüseyin ŞİMŞEK

Geleneksel olarak her yıl 1 Temmuz’da tatile giren TBMM’nin çalışma süresi, “ileri bir tarihe” ertelendi. Meclisin önünde yılın ilk altı ayı sonunda eksiye düşen bütçesi nedeniyle TBMM'ye sunulan ek bütçe var. Başta sansür düzenlemesi ve yandaşlara yeni rant sağlayacak teklifler olmak üzere çok sayıda tartışmalı düzenlemeyi kanunlaştırmak için Meclis’te sırasını bekliyor. Kulislere göre uzatmanın arkasındaki temel balıklar bunlar.

OHAL KOŞULLARINDA YENİ BASKI ORTAMI

Tüm anket şirketlerine göre iktidarın oyu günden güne eriyor. Buna çözüm bulamayan Cumhur ittifakı iktidarını korumak için geçmişte yaptığı gibi yine baskı yöntemlerine sarıldı. Bu yöntem AKP için neredeyse bir gelenek haline geldi.

Özellikle 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal (OHAL) ilan ederek krizi fırsata çeviren AKP, bu süreçte kaybettiği çoğunluğu, “Başkanlık sistemi vaadiyle” ve mühürsüz oy pusulalarının kabulüyle yeniden sağladı.

Ekonomik çöküş ve siyasi çıkmaz sürecini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yoluyla atlatmaya çalışan Erdoğan’ın sloganı, “Yetkiyi verin, sorunları çözeyim” olmuştu. Ancak OHAL şartlarında ve tartışmalı bir oylama sonucu geçilen yeni sistem de Erdoğan iktidarını rahatlatamadı. MHP ile birlikte kurulan Cumhur İttifakı’nın 2018’de resmen başlayan birlikteliğinde daha ilk yıl dolmadan, 2019’da yerel seçimlerde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok önemli belediyeyi muhalefet kazandı. Erdoğan başta sosyal medya ve sokak olmak üzere toplumsal muhalefete nefes aldırmayacak adımlara da bu dönemde hız verdi.

ALTERNATİF KOLLUK SİLAHLANDIRILDI

Saray rejimi, krizden çıkışın yolunu kanun değişikliklerinde aradı. Kolluk sayısını ve yetkileri artırdı. 2020 yılının Haziran ayında, alternatif kolluk gücü olarak bilinen bekçilere, başta silah taşıma ve geniş arama yetkisi olmak üzere birçok hak tanındı. Mevcut bekçiler, “Zor kullanma ve silah kullanma yetkisi” ile “Suça el koyma yetkisi” için sadece üç günlük eğitimden geçerek iş başı yaptı. Bekçilerle kentin içinde en küçük sokağı bile gözetler, gündelik hayata müdahale edilir hale soktu. Hatta SADAT ve benzeri yapılarla paralel ordu, paralel emniyet gücü oluşturduğuna dair çokça haber yapıldı.

SOSYAL MEDYAYA SINIRLAMA

Bu süre zarfında iktidarın en çok uğraştığı alanlardan biri de sosyal medya oldu. Yine 2020 yılının Temmuz ayında da "sansür" olarak nitelendirilen sosyal medya yasa teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oyları ile kabul edildi. Düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılarına yönelik erişimi engelleme yolları genişletildi, mahkemelere içerik kaldırma yetkisi verildi. En geç 24 saat içerisinde, istenilen içeriklerin kaldırılmaması durumunda, sosyal ağ sağlayıcılarına on milyonlarca TL’lik ceza ve bant daraltma yoluyla erişimi tamamen sonlandırma öngören yeni cezalar tanımlandı.

Yerel seçimlerde muhalefet belediyelerinin nüfusun çoğunluğunu yönetmeye başlamasının ardından, iktidarın oy oranlarındaki düşüş hızlandı. Sorunların yerel yönetimler tarafından çözülmesinden rahatsızlık duyan iktidar, büyükşehir belediyelerinin çok sayıda önemli yetkisini ve gelir getirici faaliyetini, yasal düzenlemeler yoluyla merkezi yönetime ve ilçe belediyelerine devretti. Belediyelerin İller Bankası’ndan alacağı ödeneklerin geçmiş dönem borçları için kesintili olarak ödenmesine karar veren Cumhur İttifakı, ayrıca belediyelerin bağış toplamasını da yasakladı.

MÜLAKAT BARİKATI LİYAKATI BİTİRDİ

Baskı ortamı, iktidarı desteklemeyenlerin kamudan soyutlanmasıyla sürdü. Geçen yıl, Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilen kamuya girişte güvenlik soruşturması uygulaması tartışmalı bir şekilde, ikinci kez Genel Kurul oylamasına sunularak kabul edildi. Bu düzenleme ile öğretmenliğin de içerisinde bulunduğu çok sayıda mesleğe alımda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması uygulaması hayata geçti. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi getirilen mülakat uygulamasıyla istedikleri isimleri kamuya alma şansı yakaladılar.

İTTİFAKLARA KARŞI SEÇİM KANUNU

Toplumun hemen her kesiminden günden güne yükselen itirazlar ve altılı masa etrafında bir araya gelen muhalefet partileri nedeniyle iktidarı sarsılan AKP-MHP ortaklığı, yaklaşık bir yıl boyunca üzerinde çalıştığı yeni Seçim Kanunu’nu, 15 Mart’ta TBMM’ye sundu. Düzenlemeyle, ittifak anlamsız hale geldi. Seçim barajı, yüzde 10’dan yüzde 7 seviyesine indirildi. İttifakların aldığı oyların, düşük oy alan partilerin milletvekili çıkarmasına etki ettiği düzenleme iptal edildi. Seçim kurullarının yapısı değiştirildi. En kıdemli hakimlerin İl ve İlçe Seçim Kurulu Başkanı olması uygulaması son buldu. Seçim Kurulu Başkanları’nı kurayla belirleme yoluna giden iktidar, Temmuz ayında gerçekleştirilecek kura çekiminden hemen önce, 5 bin 426 yargı mensubunun görev yerini değiştirdi.

YENİDEN SANSÜR DÜZENLEMESİ

Yükselen itirazların son bulmamasının ardından AKP’nin attığı bir diğer adım, tıpkı iki yıl önce olduğu gibi yine sansür teklifi hazırlamak oldu. Bu kez sansürün boyutu, basın kuruluşlarına kadar uzandı. TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeyi bekleyen teklifin yasalaşması durumunda, gazeteciler soyut gerekçelerle yıllarca hapiste kalabilecek. Gazetelere ve internet sitelerine yeni sınırlamalar getirilecek. Sosyal medya kuruluşlarının yükümlülükleri artacak. Basın kartları konusunda Saray’a tanınan yetkiler artacak, kartların iptal edilmesi kolaylaştırılacak.

***

Meclis bir avuç yandaş için açık

1 Temmuz’da yaz tatiline girmesi gereken TBMM’nin çalışma takviminin uzatılması konusunda BirGün’e değerlendirmelerde bulunan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Başta sansür düzenlemesi olmak üzere, ek bütçe, endüstri bölgeleri gibi tartışmalı teklifler için TBMM’yi çalıştıracaklar. Meclis’i halk için çalıştırmayan AKP’nin bu tartışmalı düzenlemelerine karşı etkin muhalefetimiz sürecek” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek sansür düzenlemesinin ileri bir tarihe ertelenmesinin ardından Meclis’in çalışma programının uzatılmasının “iyi niyetli bir girişim olmadığını” dile getiren CHP Grup Başkanvekili Altay, şunları söyledi: “Gündemdeki tekliflerin bir kısmı belki suya sabuna dokunmayan düzenlemeler ama birçok da sakıncalı teklifle karşı karşıyayız. Ek defans yapmamız gereken teklifler mevcut. İktidara ve kamuoyuna da beyan ettik, asla bu düzenlemelerin kolayca geçmesine izin vermeyeceğiz. Torba kanun teknikleri ile tartışmalı düzenlemeler için meclisi çalıştıranlara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. 1 Temmuz’dan sonrası için alınan çalışma kararı gösteriyor ki yeni teklifler de bu süreçte Meclis gündemine gelebilir. Bu konuda kamuoyunun içi rahat olsun. TBMM İçtüzüğü’nün bizlere muhalefet olarak verdiği tüm yetkileri kullanacağız ve direneceğiz” diye konuştu.

***

Yandaşlar hiç unutmuyorlar

Son yıllarda yürürlüğe giren düzenlemelerle kıyıların özel sektöre peşkeşinin önü açıldı. Özel yatırımlarda Saray’ın ofislerine onay ve söz söyleme yetkisi verildi. Bazı kamu işletmeleri anonim şirket haline getirilerek özelleştirilmesinin önü açıldı. Çok sayıda fabrika, özel sektöre devredildi. Ormanlık alanların vasfı değiştirilerek yapılaşma için kullanılmasına imkan sağlandı.

TBMM Genel Kurulu’nun gündeminde yer alan, “Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” de yine yandaşı kalkındırmayı amaçlıyor. Bu kanunla, yatırım yapmak için zorunlu tutulan “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Süreci” endüstri bölgelerinde artık yürütülmeyecek. Yatırımların daha “cazip” hale gelmesi için Hazine arazileri başta olmak üzere, değerlendirme süreçlerine tabii tutulmadan endüstri bölgelerine dahil edilecek alanlar, “yatırımcılara” devredilebilecek. Var olan alt yapı ve üst yapılar, özel işletmelere ait olacak.