“İktidarın yapması gereken, polis göndermek değil, bizi işe iade etmek”

Burcu Cansu
burcucansu@birgun.net

Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin 65’inci gününde Yüksel Caddesi’ndeki direniş alanına polis saldırısının ardından kitlesel katılımlı eylem yapıldı. Özakça, “Buraya saldırarak halkı sindirmeye ve desteği azaltarak bu eylemi bitirmeye çalışanlar bilsin ki mücadelemiz büyüyecektir. İktidarın yapması gereken alana polis göndermek değil, bizi işimize iade etmektir” dedi

OHAL KHK’sı ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevi 65’inci gününde. Sağlık durumları giderek kötüleşen ve kritik bir aşamada olan Gülmen ve Özakça’nın 185 gündür direndiği Yüksel Caddesi’ne sabah saatlerinde polis saldırısı oldu. Alanda nöbet tutan dört kişiyi gözaltına alan polis alanda bulunan çiçekleri de bir araca doldurup götürdü. Alana yapılan saldırının ardından Gülmen ve Özakça sosyal medya hesaplarından bir video yayımlayarak kitlesel katılımlı bir eylem yapılacağını duyurdu.

Direnişe uluslarası destek

Alana gelenler ellerinde çiçekler getirdi ve direniş alanı yeniden bir bahçeye dönüştürüldü. Kitlesel eylem çağrısı üzerine yoğun katılım gerçekleşti. Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) Başkanı Gianni Pittiella, HDP Milletvekilleri Mithat Sancar, Müslüm Doğan ve CHP Milletvekilleri Necati Yılmaz, Şafak Pavey, Aytuğ Atıcı, Nihat Yeşil, Selina Doğan da eyleme destek verdi.iktidarin-yapmasi-gereken-polis-gondermek-degil-bizi-ise-iade-etmek-285751-1.

Pittiella, direnişe yapılan saldırıyı kınarken, direnişe destek verdiklerini açıkladı.

Özakça, “işimizi alana kadar direnişimiz sürecek”

Kitlenin meydanda toplanmasının ardından Gülmen ve Özakça’da tekerlekli sandalye ile alana getirildi. Gülmen ve Özakça alkışlarla ve sloganlarla karşılandı. Basın açıklamasını

Semih Özakça yaptı. “Bizler kamu emekçileri olarak işimizi istemek için, ekmeğimizi geri alabilmek için burada büyük bir direniş yapıyoruz, bu direniş hepimizin direnişidir” dedi. Yüksel Caddesi’nde polis tarafından defalarca gözaltına alındıklarını anımsatan Özakça, şunları söyledi:

“Gözlerimin içine bakan arkadaki polisler, ‘Bizi buradan 27 defa gözaltına aldınız ama başarabildiniz mi, bizi buradan silmeyi?’ Başaramadınız. Bizler burada işimizi ve ekmeğimiz için duruyoruz, siz ne için duruyorsunuz? Sabah arkadaşlarımız gözaltına alındı. Polis Yüksel Caddesi’ni abluka altına alıp insanları korkutmaya, sindirmeye çalıştı. Bizler korkmayız, kimi korkutacaksınız? Buna gücünüz yetmez. Yüksel Caddesi’ne olan saldırı açlık grevcilere olan saldırıdır, Yüksel Caddesi’ne olan saldırı halkın demokratik haklarına saldırıdır. Bizler işimizi, ekmeğimizi istemeye devam edeceğiz. 65 gündür iradi kararlılığımızla açlık grevimizi sürdürüyoruz. 185 gündür bu alandayız. Bizler eylemimizi eriyerek vücutlarımızda devam ettiriyoruz. Yüksel Caddesi bizim evimizdir, soluğumuzdur, buraya saldırarak halkı sindirmeye ve desteği azaltarak bu eylemi bitirmeye çalışıyorlar. Korku politikasına karşı cevabımız alana çıkmamak mı olacaktı, bu alana daha kitlesel çıkacağız. Bütün alanlara daha kitlesel çıkacağız. İşimizi, ekmeğimizi istemekten vazgeçmeyeceğiz. İktidarın yapacağı tek şey bizi işimize geri döndürmek, bunun yerine polisleriiktidarin-yapmasi-gereken-polis-gondermek-degil-bizi-ise-iade-etmek-285752-1.ni buraya göndermesin, bizim sabrımızı sınamasın, mücadelemizi daha da büyütürüz.”

İşlerine iade edin

CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, “Buradan aylardır yükselen bir itiraz var. Hiç bir sebebi olmadığı halde siyasi duruşlarından dolayı bir çok kamu çalışanına yapıldığı gibi hocalarımızında siyasi görüşleri açlık üzerinden terbiye edilmeye çalışıldı. Onlar da bizim terbiye edilecek durumumuz yok diyerek ve işimize aşımıza sahip çıkıyoruz diyerek açlık grevine başladı. İçine girdiğimiz bu karanlık ve hukuksuz döneme simgesel anlamda itirazlarını yüklediler. Sabah saldırı oldu, daha çoğalarak buradayız. Hocalarımız bir an önce işine iade edilsin” diye konuştu.

Mithat Sancar da, Gülmen ve Özakça’nın zulme karşı karşı direndiğini belirterek, “Öyle bir zulüm ki insanları açlık ve yoklukla terbiye etmeye çalışıyor. Bize düşen görev bu onurlu sesi yükseltmek, direnişi yalnız bırakmamak... Hükümete de çağrı yapıyoruz, ‘Vicdansızlık politikalaro ile halkları yönetmeye çalışan çok yönetici çıkmıştır ama hiç biri bugün onurla yad edilmiyor. Hepsi tarihin karar sayfalarındalar. Zulüm politikasından biran önce vazgeçin. İşlerini iade edin” sözlerini kaydetti.

Sağlıkçılar uyardı: “Gülmen ve Özakça’nın sağlıklarında kötüleşmenin daha belirginleşti”

Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İş Sendikası , Türk Psikologlar Derneği, Türk Hemşireler Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri Ve Teknikerleri Derneği temsilcileri de Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumuna ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Sağlık emek ve meslek örgütleri adına açıklamayı yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel, Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumları ile ilgili şunları paylaştı:

“Özakça 17, Gülmen 9 kilo verdi. Her ikisinin de kas-iskelet, gastrointestinal sistemde sorunları bulunuyor. Bağışıklık sistemlerinin zayıflaması ve açık alanda yapılan bir eylem olması nedeniyle enfeksiyon riskleri yüksek. Her geçen gün artan çabuk yorulma, unutkanlık ve yaygın vücut ağrısı gibi şikayetleri var. Yenilenmemeye bağlı olarak kaslar hızla erimekte, buna bağlı olarak çabuk yorulma, yaşamı destekle sürdürme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Mineral ve vitaminlerin alınmaması özellikle kadınlarda kansızlığa neden olmakta, açlığa bağlı olarak bağışıklık sistemi bozulmakta, vücut savunma hücrelerinin üretilmemesi sonucunda mikroplar kolay bulaşmakta ve gelişen enfeksiyonlar çok ağır seyretmektedir. Enfeksiyonlar, açlık grevindeki kayıpların nedenlerinden biridir.

iktidarin-yapmasi-gereken-polis-gondermek-degil-bizi-ise-iade-etmek-285784-1.

Kırklı günlerle birlikte sindirim siteminde sorunlar ortaya çıkmaya başlamaktadır. Bu dönemde ishal ve sindirim sistemi kanamaları görülmektedir, duyu organlarının etkilenmesine bağlı olarak, ışığa, sese, kokuya duyarlılık artarken işitme, görme, koku ve tad alma zayıflamaktadır. Kulak çınlaması, baş dönmesi belirtileri ortaya çıkmaktadır.

Kırkıncı günden itibaren yaşamsal organ olan kalpte ritm bozuklukları, kalp kasının güçsüzleşmesine bağlı olarak kalp yetmezliği ve bunlara bağlı ölümler ortaya çıkabilmektedir.

İleri evrelerde kas dokusunun erimesine bağlı olarak böbrek yetmezliği ortaya çıkmaktadır.

Bu bilgiler ve tıbbi gözlemlerimiz doğrultusunda, açlık grevinde geçirdikleri her geçen gün, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarında kötüleşmenin daha belirginleştiğini, yaşamsal risklerinin giderek arttığını belirtmek isteriz.”