“Gitgide gerginlik de yükseldi yağmalama haberleri sebebiyle ama şunu da belirtmek gerekiyor insanların ilk üç gün gıdaya erişimi yoktu, o günlerde edinilen ihtiyaçlar yağma değildir. Herkesin birbirine daha sağduyulu ve kazanımcı yaklaşması gerekiyor.”

İktidarın yıktığı yaşamı dayanışma kuruyor

Ayşegül Uçar

Geçtiğimiz Pazartesi, Türkiye tarihinin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadı. İktidarın yıllardır sistemleşmiş ihmal ve rant politikaları, afet plansızlığı yaşadığımız felaketi kapsamlı bir insanlık dramına çevirdi. Ancak devletin yokluğuna rağmen, milyonlarca yurttaş insan üstü bir dayanışmayla ülkenin her yerinde felakete karşı güçlü bir seferberlik örgütledi. Yaşanan felaketin hemen ardından bölgeye intikal eden arama kurtarmacı, doktor, hayvan aktivisti, dayanışma gönüllüsü ve depremzedelerle bölgede yaşanan sorunları, dayanışma faaliyetlerini, eksiklikleri ve yapılması gerekenleri konuştuk.


Güldane Pekdoğan – Arama Kurtarma Ekibi

Depremin hemen ardından hemen pazartesi günü ekipmanlarımızla yola çıktık. Amacımız dayanışma ile facianın hafifletilmesiydi. Yola çıkarken depremin büyüklüğünü ön görüyorduk ancak geldiğimizde öngördüğümüzün ötesinde bir tabloyla karşılaştık. İnsanlar yalnız çaresiz ve ne yapabileceğini bilmez haldelerdi. Biz bir planlama yaptık ihbar olan bölgelere ekipleri oluşturarak enkazlara gittik. Benim ilk kurtarmam canlı oldu. Fakat bize ulaşana kadar çok geç olabiliyor can kaybı olabiliyor. Orada yaşanan sevinç duygusunu sanıyorum aktaramam. Ama sürecin tamamı böyle yürümüyor. Farklı zorluklarla karşılaştık. Kimi zaman sesi duysak da vinç eksikti bu da çalışmalarımızın yavaşlamasına sebep oldu. Bazen vinçsiz çıkaramayacağımız enkazlara denk geldik. İlk gün böyle devletin eksikliğinden dolayı ekipman yetersizliğinden dolayı çok zorlandık. Bu sonraki günlerde de giderilmedi ama birçok gönüllü geldi. İskenderun ve Hatay’da çalışmalar yürüttük kurtarma ekibi olarak. Şimdi Antakya’da çalışma yürütüyoruz. Son gece bir yaşlı teyzeyi çıkardık, günü sordu, Perşembe dedik ama o Pazartesi olduğunu iddia ediyordu. Keşke Türkiye için de hepimiz için de böyle olsaydı, uyansak ve yaşadığımızın gerçek olmadığına inanabilsek ama öyle değil. Bu yüzden önümüzdeki süreç gerçek bir dayanışma gerektiriyor. Gitgide gerginlik de yükseldi yağmalama haberleri sebebiyle ama şunu da belirtmek gerekiyor insanların ilk üç gün gıdaya erişimi yoktu, o günlerde edinilen ihtiyaçlar yağma değildir. Herkesin birbirine daha sağduyulu ve kazanımcı yaklaşması gerekiyor. Dün yine enkazdan bir bebek çıkardık. Ekiplerimiz gelen ihbarları toparlayan bir merkez ekibimiz var bilgisayar başında, sağlık ekibimiz var, gittiğimiz anda da orada özellikle madenci ve itfaiyecilerle, ulusal uluslararası ekiplerle çalıştık. Büyük bir dayanışma ruhu var sivil halkta ve sivil toplumda. Ancak devletin planlaması ve sürecin başından beri yürütülemediği bir durum da söz konusu. Umarım bundan sonrası için bir planlama olur çünkü çok acil temel ihtiyaçlar var. Temizlik, güvenli barınma bunların başında geliyor. Kış çok ağır geçiyor. Çok fazla yaşamını kaybeden insan var. Bu başka sağlık sorunları ortaya çıkarabilir. Antakya için kurtarmaya destek olurken sonrası için kaygılarımızı paylaştığımız bir dönemdeyiz. Canla başla umutla dayanışmaya devam edeceğiz.

Yüksel Dönmezer - Depremzede

İsmim Yüksel Dönmezer. Deprem anında iki çocuğum ve eşim ile evdeydik zaten enkazın altında kaldık. Tahminim sekiz dokuz gibi çıktık. Enkazdan çıktıktan sonra komşularıma yardım ettim. 4-5 kişi çıkardık. İkinci gün eşimi babamın yanına köye gönderdim. Üçüncü gününden itibaren büyük kızımla şu an dayanışma gönüllüleri grubunda depremzedelere mümkün olduğu kadar yardım yapmaya çalışıyorum.

Mert Ünal – SOL Parti Ankara İl Başkanı (Dayanışma Gönüllüsü)

Öncelikle hepimize geçmiş olsun. Deprem sabahı biz de aynı acıyla tüm ülkede hissedilen aynı acıyla uyandık. İlk elden genel merkezimizde bir deprem koordinasyon merkezi kurduk. Bu merkez ilk günden itibaren Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz dayanışma faaliyetlerini koordine etmek ve bundan sonra gelişecek faaliyetleri koordinesini üstlenmek amacıyla faydalı oldu. Bugün de bu merkez dolayımıyla çalışmalarımıza deprem bölgesinden devam ediyoruz.

İlk günün ardından hızlı bir şekilde dayanışma faaliyetlerimize Türkiye’nin bütün illerinde başladık. İlk günden itibaren de merkez yürütme kurulu üyelerimiz deprem bölgelerine intikal etmeye başladılar. İkinci günün sonunda ise Türkiye’nin tamamında süren dayanışma faaliyetlerimizin sonucu olarak deprem bölgelerine intikal etmeye başladık, burada merkezlerimizi inşa etmeye başladık. Bunlardan biri olarak Hatay Defne’de bir spor salonunu dayanışma merkezi haline getirdik. Türkiye’nin her tarafından topladığımız dayanışma malzemelerinin tamamını her gün buradan depremden etkilenmiş vatandaşlarımıza iletmek için gayret ediyoruz. Aynı zamanda burada arama kurtarma çalışmalarının da bir parçası olmaya çalışıyoruz. Bugünden itibaren 100 arkadaşımızla bu dayanışma faaliyetini yürütüyoruz yürütmeye devam edeceğiz.

Söylenmesi gereken bir şey şu; özellikle Hatay ve çevre illerde toplumun bütünüyle yalnız bırakılmışlığını gördüğümüzü söylemek oldukça mümkün. İlk günden itibaren burada ne polis ne jandarma ne AFAD ekibi görmek mümkün değildi. Bir grup gönüllü dışında burada depremde hayatını kaybeden kaybetmek üzere olan kimsenin yardımına koşulmamış vaziyetteydi. Bugün eğer ortaya çok daha acı bir tablo çıkmadıysa Türkiye toplumunun yarattığı dayanışma pratiğinin sonucudur bu. Bu dayanışma pratiğini daha da ileriye götürmek ve sürdürmek zorundayız. İlk günden göründü, daha önce de ortaya çıkan bir dizi katliamda da gördüğümüz üzere bizim kendimizden başka ilacımız yok. Dolayısıyla bugün bu dayanışma faaliyetini ilerletmemiz çoğaltmamız daha da büyütmemiz gerekiyor. Bu yüzden herkesin desteğini yine talep ediyoruz. Özellikle bugünlerden itibaren söyleyebiliriz ki birçok arkadaşımız birçok yurttaşımız evsiz kalacak. Kalacak yere ihtiyacı olacak ve Türkiye’nin birçok yerinden dayanışma ailelerine ihtiyacımız olacak. Dolayısıyla tüm toplumumuzu dayanışma ailesi olmaya davet ediyoruz. Aynı zamanda depremden olumsuz yönde etkilenmiş yurttaşlarımızdan da bu konuda bizden kalacak yer talep etmelerini istiyoruz. Bizimle iletişime geçmelerini istiyoruz.

Zuhal Arslan – HAYTAP İstanbul Temsilcisi

Maalesef ülkemizde yaşanan felaketten son derece üzgünüz. Biz de HAYTAP olarak bölgeye intikal ettik. Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay’a geldik. Göçük altından kalan, yaralanan sahipsiz kalan hayvanlar için yardıma geldik. Çok sayıda göçük altında kalan yaralanan hayvanlarımız var. Biz burada bir sahra hastanesi kurduk ve ilk müdahaleleri yapıyoruz. Burada ameliyat edilemeyecek olanları da İstanbul, Ankara, Bursa gibi illerdeki merkezlerimize tedaviye gönderiyoruz. Çok fazla sahibi ölen, sahipsiz kalan hayvanlarımız var, kedilerimiz, kuşlarımız güvercinlerimiz var. Öncelikli olarak sahiplerini arıyoruz bulamazsak sahiplendirme yapıyoruz. Bir anne koyunumuz var, yavrusu yaşamını yitirmiş, anneyi kurtarabildik, ilk müdahalelerin ardından Bursa’da tedaviye yardım edeceğiz. Yaşadığımız çok korkunç bir felaket. Biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz hem insani hem hayvanlar konusunda her türden desteği veriyoruz, bu süreç bitene kadar da yardım etmeye devam edeceğiz.

Selim Başaran, Hande Gazey – Dayanışma Gönüllüsü Doktorlar

9 Şubat Perşembe sabahı Antakya'ya geldik. Burada pek çok meslektaşımız -depremde kendileri kayıp yaşayanlar dahil- hastanelerde, revirlerde, dayanışma noktalarında canla başla sağlık hizmeti vermeye çalışıyor. Koordinasyon eksikliği, teknik imkansızlıklar, sağlık hizmeti verenlerin de temel ihtiyaçlarının karşılanamaz halde olması ilk gözlemlerimizdi.

Dayanışma için burada olanlar, onca koordinasyonsuzluğa rağmen, su ve gıda gibi temel ihtiyaçların karşılanması için seferber olmuş durumda. Barınma ve ısınma şu an için en temel sorun; gebelerin, kronik hastalıkların izlemi, hastaların rutin ilaçlarına ulaşamaması, rutin yataklı tedavi hizmetlerinin verilememesi, bunun yanında bilgi akışının eksikliği de yaşanan ciddi sorunlar arasında. Tuvalet ve çöp sorunu da bunlara eklenince bölge, kronik hastalıkların kontrolünün yanında bulaşıcı hastalıklar da ciddi halk sağlığı sorunları olarak karşımıza çıkacak.

Bununla birlikte, erken dönemde toplum ruh sağlığı ile ilgili öncelikli ihtiyaçlar da mevcut. En başta kronik psikiyatrik hastalığı bulunanlar ve sürekli ilaç kullanması gereken hastaların ilaçlarını temin etme sorunları gelmektedir. Buradaki deneyimde de en göze çarpan aciliyet bu gibi görünüyor.

Bununla birlikte yaşanan felaketin boyutları, dehşet duygusu, yakınların kaybı, belirsizlik, evsiz, işsiz kalma, yaşam alanını kaybetme, yaşadığı yerden, anılardan ayrılmak zorunda kalma... Travmatik olayın pek çok etkisine dönük erken dönemde ruhsal destek sağlanması ve gerektiğinde ruhsal tedavi uygulanması için çalışma, planlama ve koordinasyonun önemi çok büyük.