Google Play Store
App Store

Halkın AKP-MHP iktidarından bıkkınlığı kamuoyu yoklamalarına yansıdı. Yurttaşlar anketlerde erken seçim talep ederken ezici çoğunluk memleketin kötü yönetildiğini söylüyor. Ekonomik kriz ve adalet ise en büyük sorun. Yöneylem Araştırmalar Koordinatörü Derya Kömürcü, “İktidar açısından bakıldığında halkı ikna edecek söyleminin kalmadığı görülüyor. Son 6 ayda bir ideoloji ya da Türkiye vizyonu sunmak gibi dertleri de yok” dedi.

İktidarını uzatacak argümanı yok
Fotoğraf: Depo Photos

Politika Servisi

Halkın neredeyse hiçbir konuda rızasını alamayan Saray yönetimi, 19 Mart yargı darbesinden bu yana baskıyı her geçen gün artırıyor. Kamuoyu yoklamalarında ülkenin en önemli sorunu açık ara farklı ekonomik kriz, geçim sıkıntısı ve adaletsizlik çıkıyor. Milyonlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin değişmesini isterken AKP-MHP iktidarının ömrünü tamamladığını düşünüyor. Erken seçim talepleri toplumun yarısından fazlası tarafından benimsenirken iktidarın ülkeyi kötü yönettiği her fırsatta dillendiriliyor. Önceki gün yayımlanan Yöneylem anketi de dün yayımlanan Area Araştırma’nın son anketi de benzer çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.

Area Araştırma’nın nisan 2025 gündem araştırmasının sonuçları iktidarın içine sürüklendiği durumu gözler önüne serdi. Ankete göre katılımcılara yöneltilen “Sizce erken seçim olmalı mıdır?” sorusuna, katılımcıların yüzde 54,5’i evet yanıtını verdi. Yüzde 41,4’lük bir dilim ise erken seçimin olmaması gerektiğini savunurken katılımcılar, “Türkiye’deki yargı sistemine/ mahkemelere güveniyor musunuz?” sorusuna yüzde 70,1 oranında hayır yanıtını verdi. Katılımcıların yalnızca yüzde 22,5’i güvendiğini söyledi.

26 ilde 87 ilçede 2 bin kişi ile yapılan araştırma kapsamında yurttaşlar, “Bugün milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna yüzde 28,4 oranında CHP yanıtını verdi. Yurttaşların yüzde 24,7’si AKP’ye oy vereceğini belirtti. AKP’nin ardından gelen DEM Parti yüzde 7 oy aldı. MHP yüzde 6,1, İYİ Parti yüzde 5,3, Zafer Partisi ise yüzde 3,4 oy alabildi. Yüzde 19’luk bir dilimin kararsız kalması dikkat çekti. Kararsızlar dağıtıldığında CHP’nin oyu 35,0 olurken, CHP’yi yüzde 30,6 oranında oy ile AKP takip etti. AKP’nin arkasında yüzde 8,6 ile DEM Parti, onun arkasında yüzde 7,6 ile MHP yer aldı. İYİ Parti yüzde 6,6 oy alırken, Zafer Partisi de yüzde 4,2 oranında oy topladı.

YARGIYA GÜVEN YOK

Uzun süredir pek çok ankette yargıya güvenin diplerde olduğu görülmüştü. Özellikle CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve diğer birçok siyasetçinin hukuksuz yere cezaevinde olması, gençlerin yurt genelinde yaptığı protestolardan kaynaklı tutuklanmaları da bu yargıyı daha da derineştirdi. Katılımcılar, “Türkiye’deki yargı sistemine/ mahkemelere güveniyor musunuz?” sorusuna yüzde 70,1 oranında hayır yanıtını verdi. Katılımcıların yalnızca yüzde 22,5’i güvendiğini söyledi.

PARLAMENTER SİSTEM

Ülkedeki tüm krizlerin kaynağının “tek adam” rejimi olduğu pek çok anketin sonuçlarında ortaya çıkmıştı. “Sizce Türkiye’nin yönetim sistemi ne olmalıdır?” sorusu yöneltilen yurttaşlar, yüzde 54,5 oranla parlamenter sistemi seçti. Yalnızca yüzde 37,7’lik kesimin cumhurbaşkanlığı sistemini seçtiği görülürken, katılımcıların yüzde 58,9’unun mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden memnun olmadığı kaydedildi.

ERKEN SEÇİM İSTENİYOR

Muhalefet erken seçim çağrısı yaparken iktidar bu gündemden ısrarla kaçıyor. Katılımcılara yöneltilen “Sizce erken seçim olmalı mıdır?” sorusuna, yurttaşların yüzde 54,5’i evet yanıtını verdi. Yüzde 41,4’lük bir dilim ise erken seçimin olmaması gerektiğini savundu. Ankette, 2023 yılında yapılan genel seçimlerin 2’nci turunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verdiğini belirten yurttaşların yüzde 22’sinin erken seçim istemesi dikkat çekti.

İMAMOĞLU KARARI SİYASİ

19 Mart operasyonları ve İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi konusunda yurttaşı ikna edecek bir delil sunamayan iktidar ve yandaşlar panik olurken halkın İmamoğlu’na yapılanların siyasi olduğu konusunda düşüncesi pekişti. İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali kapsamında sorulan soruya yanıt veren katılımcıların yüzde 63,5’i “Yanlış buluyorum, siyasi bir karardır” dedi. İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmasına yönelik soruya ise katılımcıların yüzde 52,1’i “Olumsuz, iddialar asılsızdır” yanıtını verdi.

HÜKÜMET BAŞARISIZ

Area Araştırma, katılımcılara, “Hükümetin ekonomi politikasını başarılı buluyor musunuz?” sorusunu da yöneltti. Katılımcıların yüzde 75,8’i AKP iktidarının ekonomi politikalarından memnun olmadığını belirtti. Yalnızca yüzde 20,2’lik dilim, ekonomi politikalarından memnun olduğunu dile getirdi.

∗∗∗

HALKIN ÇOĞUNLUĞU ERKEN SEÇİMDEN YANA

Yöneylem Araştırma’nın son anketi de iktidarın içine girdiği çıkmazı gözler önüne serdi. 09-12 Nisan tarihleri arasında 26 ilde 2 bin 400 kişiyle yapılan araştırmanın sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 52,4’ü ülkenin kötü yönetildiğini düşünüyor. İyi yönetildiğini düşünenlerin oranı ise yalnızca yüzde 25’te kaldı. “Türkiye’nin erken seçime gitmesini ister misiniz?” sorusuna verilen yanıtlara göre katılımcıların yüzde 53,4’ü erken seçim istediğini belirtti. “Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptal edilmesi doğru bir karar mıdır?” sorusuna yüzde 58 yanlış cevabını verirken yüzde 27 ise doğru bulduğunu söyledi. “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise yüzde 57,7 yanlış yanıtını verdi. Bu soruya da doğru yanıtını verenlerin oranı yüzde 28’de kaldı.

∗∗∗

REJİMİN TEK DERDİ İKTİDARDA KALMAK

Yön Eylem Araştırmalar Koordinatörü Derya Kömürcü anketlere yansıyan verilerin yansımalarını değerlendirdi.

Kömürcü, “19 Mart’tan bu yana araştırmalara yansıyan tabloya göre toplumun yüzde 75’e yakını ülkedeki adaletsizliklere, yaşanan hukuksuzluklara karşı tepkisini yükseltiyor ve artık mücadele etme iradesini ortaya koyabiliyor. Seçmen yapısının yüzde 25’i ise hala iktidar blokuna desteğini sürdürüyor” dedi.

Yurttaşların rejime karşı birlikteliğinin verilere yansıdığını belirten Kömürcü, “Ancak bu kadar kısa süre içerisinde toplumsal muhalefetin ayağa kalkmasıyla birlikte yurttaşlarda bu iktidar blokunun karşısında durma eğiliminin arttığı bir hal oluştu. CHP’deki yüzde 5 artış oranı da bu anlamda önemli. Rejime karşı muhalif olan kesimlerin toparlandığı ve birlikte durabildiği bir durum bu. Diğer yandan hep karşı mahalle diye belirttiğimiz o kısımda henüz kitlesel bir kopuş yok.” diye konuştu.

Derya Kömürcü
Yön Eylem Araştırmalar Koordinatörü

MÜCADELE YENİ BAŞLADI

Kömürcü mevcut durumun mücadelenin yeni başladığı anlamına geldiğini belirtti. Kömürcü şu ifadelere yer verdi: “Halk rejimin bu saldırıları karşısında kaybetmedi ancak tam anlamıyla da henüz kazanmıyor. Hamle yapamayanın kaybedeceği koşullara girdik. Muhalefet partileri de bu açıdan mücadeleyi sürdürmek zorunda. Bundan sonraki süreçte topluma kazandık duygusunu doğrudan yerleştirmemek ve bir kez daha olan biteni seçimlere indirgememek önemli. İktidar blokunun yandaşları Şamil Tayyar ve Abdulkadir Selvi gibi isimler özellikle sürekli seçim konuşur bir vaziyette bunu öne sürüyorlar. Ancak dediğim gibi bu süreç mücadele devam ediyor. Beyazıt’taki barikatın yıkılmasıyla, on binlerin aynı gece sokaklara dökülmesiyle, milyonların Maltepe’de buluşmasıyla cesaretlenen kitlelerin taleplerine, isteklerine dikkat edecek bir muhalefet, mücadeleyi bu hatta sürdürmeli.

SÜREÇ SEÇİME İNDİRGENMEMELİ

Araştırmalardaki bir diğer verdi olan erken seçim talebinin de yükselmesi gereken mücadeleye işaret ettiğini söyleyen Kömürcü, “Erken seçim isteyenlerin oranı azımsanmayacak derecede artmış olsa da henüz iktidarı erken seçime mecbur bırakacak bir seviye ve toplumsallığa ulaştığını söylemek güç.

Dolasıyla bu çağrının bugünün bir unsuru olması ile birlikte sadece seçimlere indirgenecek bir yaklaşımın toplumun geniş kesimleri tarafından verilen demokrasi mücadelesine zarar vereceğini es geçmemek gerekli” diye konuştu.

Kömürcü konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir sonraki seçimi kesin olarak muhalefet kazanacak” psikolojisi bu anlamda yükselen mücadele dinamiğini aşağılara çekecek bir etkiye sebep olabilir.

Öte yandan bugün yapılan bu kamuoyu araştırmaları toplumun ne düşündüğünü anlamak açısından yararlı şeyler. Çok değişkenli bir tablo önümüzde var. Ancak halkın adalet, hukuk, eşitlik talepleri bu tabloyu ortaya çıkaran etkenler. İktidarın daha fazla otokratikleştiği koşullarda halkın mücadelesi de demokratik bir ülke talebiyle ortaya çıkıyor.

İktidar bloku açısından bakıldığında ise söylemlerinin kalmadığını söylemek mümkün. Neredeyse son 6 ayda Erdoğan’ın bir ideolojisi ya da Türkiye vizyonu sunmak gibi bir derdi de kalmadı. Çünkü temel motivasyonları artık iktidar da kalmak. Dolayısıyla rejimin yeni inşasında daha fazla otokratikleşmekten başka yolları da kalmamış bir görüntüleri mevcut.

Son olarak ellerinde kalan tek şey dış politikadaki iflasına rağmen ‘Güçlü bir Türkiye’ söylemi. Suriye’de çizdikleri zafer görüntüsünün, AB ile oturdukları masanın, Trump ile kurulan ilişkinin hala kendi cenahları için bir alıcısı var. Oradaki tüm hezimetlere rağmen bunu da kullanmaya çalışıyorlar.