Yurdun her yanına düşman girmiş. İstanbul işgal altında. Osmanlı Padişahı İşgalci emperyalistlerle kucaklaşıyor. Damat Ferit vatan toprağını pazarlıyor. Beyoğlu’nda İngilizler kadınları kovalıyor. Mersin’de Fransızlar köyleri yakıyor. Millet aç, susuz ve silahsız. Tam bu sırada Çanakkale kahramanı Gazi Mustafa Kemal tüm yurda sesleniyor. “Geldikleri gibi giderler!” Ve 19 Mayıs 1919 Samsun’da atılan ilk adımla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş […]

Yurdun her yanına düşman girmiş. İstanbul işgal altında. Osmanlı Padişahı İşgalci emperyalistlerle kucaklaşıyor. Damat Ferit vatan toprağını pazarlıyor. Beyoğlu’nda İngilizler kadınları kovalıyor. Mersin’de Fransızlar köyleri yakıyor. Millet aç, susuz ve silahsız. Tam bu sırada Çanakkale kahramanı Gazi Mustafa Kemal tüm yurda sesleniyor. “Geldikleri gibi giderler!” Ve 19 Mayıs 1919 Samsun’da atılan ilk adımla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş serüveni başlıyor!

***

Böylece; tarihin altın sayfalarına yazılan ve tüm mazlum dünya uluslarına örnek olan, cesaret veren ve kararlılıkla sömürgeciliğe karşı çıkan dönemin perdesi açılıyor…

***

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece insana yapılan vahşete ve sömürüye karşı duran, vatan kurtaran bir kahraman değildir. Mirasyedi sultanların çökerttiği, cehalete mahkûm ettiği, çağın dışına ittiği toplumu insanlık onuruyla uluslaştırarak laik, demokratik bir cumhuriyet kuran dehadır! Mustafa Kemal, Churchill gibi siyasetçilerin gıptayla övdüğü ve kendilerinden daha üstün olduğunu kabul ettikleri bir devlet adamıdır. Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini belirleyen, yurttaşlarına çağdaş uygarlıkların üzerine çıkılma yolunu gösteren, hak, hukuk ve adaletle geleceğin kurulacağını söyleyen bir siyasetçidir.

***

Mustafa Kemal Atatürk, laik cumhuriyetin temelinin kültür olduğu belirtir.

Sanatı bir ülkenin can damarı olarak açıklar. Engin Anadolu kültürünün ortaya çıkarılmasıyla insanlığının gelişmesine katkı sağlayan bir kültür adamıdır. Müziğe, tiyatroya, opera bale ve resme hayran gerçek bir sanatseverdir.. Bu yüzden Yunus Emre’nin sevgisini, Mevlana’nın hoşgörüsünü, Hacı Bektaş’ın akılcılığını kendine şiar edinmiştir. Bu anlayışla Cumhuriyet; önce laiktir, demokratiktir, insana saygı duyar, hukukun üstünlüğünü kabul eder, hak ve özgürlükleri korur, sosyal devletin tüm gereklerini yerine getirir. Yani Türkiye Cumhuriyeti; bir kan ve kafatası cumhuriyeti değildir. İslam cumhuriyeti hiç değildir. Cumhuriyetimiz, yurttaş temelli ve her yurttaşın yasalar önünde eşit olduğunu kabul eden çağdaş bir yönetim anlayışına sahiptir!

***

Bugün Türkiye de yaşayan bizler, yaşamımızı ve dünya ülkeleri içinde aldığımız yeri, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının olağanüstü koşullarda yarattıkları mucizevi çabalarına borçluyuz.

19 Mayıs 1919 bizim için bu nedenle ayrı ve önemli bir anlam taşır!

***

Yüz yıl sonra bu gün, o günleri anlayan, örnek alan, ülkenin daha da ileriye gitmesini isteyen bir yönetim anlayışı var mıdır? Maalesef yoktur! Son 16 yıla bakılırsa; Cumhuriyeti “İki Ayyaşla” tarif eden, çağdışı düşüncelere dalmış bir anlayış bizi yönetmektedir. Ne yazık ki günümüzde; Hak, hukuk, adalet kavramlarının yok edildiği, laik, demokratik, sosyal devlet yapısının sadece “ ulufe dağıtımı” düzeyine indirildiği bir ülkede yaşıyoruz.

***

Rejimin değiştiği, tek adamın yasama, yargı ve yürütmeyi elinde tuttuğu bir düzendeyiz. İki dudak arasından çıkan sözün kanun olduğu bir “sanal anayasayla” yönetiliyoruz. Öyle ki; artık beğenilmeyen seçimler bile, kırıntısı kalmış hukuk kurumlarına talimatla yenilenebiliyor. Son örnek İstanbul İBB Başkanlığının Ekrem İmamoğlu’nun elinden alınması. Bu düzen devam ederse bir sonraki aşamanın seçimlerin tamamen ortadan kaldırılması olacaktır. Yani  Bindiğimiz alamet bizi kıyamete doğru götürüyor.

***

AKP’liler seçimlerden 44 gün sonra İstanbul’da oyların çalındığını söylüyorlar. Kim çaldı? Nasıl çaldı? Ve de kimler çaldırdı? Onu açıklayamıyorlar!.. Ama çalındığını biliyorlar! “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış” sözü burada tam oturuyor.Demek ki geriye doğru 9 seçimde oy çalan profesyonellerin nasıl oy çaldıkları AKP tarafından biliniyordu! Ama açıklamak işlerine gelmedi.

***

Bu anlayış, ülkenin ayıramayacağımız değerde ki sanatçılarını da rencide ediyor!.. Zaten kendilerinden yana olmayan sanatçılara “dalkavuk” diyecek kadar nezaketten uzaklaşan bir kafanın, Laik demokratik Cumhuriyetle uzlaşmasını beklemek saf dillik olur!

***

Ama içtenlikle söylüyorum “umut ve kararlılık her zaman dikta rejimlerini yıkmıştır!”
İnanın; # HerŞeyÇokGüzelOlacak