İlk Gülen röportajını yapan Nuriye Akman röportajın detaylarını anlattı

Kapatılan "Zaman Gazetesi'nin eski yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında tutuksuz sanıkların ifadeleri alınıyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada çoğunluğu Zaman gazetesinin eski çalışanı veya yazarı olan, aralarında Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’ın da bulunduğu 30 kişi sanık olarak bulunuyor.
Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda görülen davanın ikinci duruşmasında ise davada tutuksuz sanıkları, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy’dan oluşuyor. Davanın ikinci oturumunda davanın tutuksuz sanıklar İhsan Duran Dağı, Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lale Sarıibrahimoğlu, Nuriye Akman ve Orhan Kemal Cengiz'in sorguları yapılacak.
P24'ün aktarımlarına göre duruşmada yaşananlar şöyle:
Davanın tutuksuz sanığı Ahmet İrem savunmasında, Cihan Haber Ajansı'nda çalıştığını ancak Aralık 2016'dan beri züccaciye işiyle uğraşıtığı bilgisini vererek başladı. İreim, "Adım iddianamenin en başında ve en sonunda geçiyor. Ne yaptığımı bilmiyorum. Ön muhasebe işlerini yapıyordum. Emniyet'te neden hem Feza A.Ş. hem de Cihan A.Ş. işlerini vekaleten yaptığım soruldu. Bize vekalet verip şunu şunu yapacaksın diyorlardı. İddianamede benim hakkımda herhangi bir suçlama olmadığı için beraatimi talep ediyorum.
Ali Hüseyinçelebi: Zaman gazetesinin seri ilan bölümünde çalıştım. Çalıştığım sürede fatura gibi muhasebe evrakının bilgisayar sistemine kaydını yapıyordum. İmza yetkim yoktu, vasıfsız bir çalışandım. Çalışanların maaşları Bank Asya'ya yatırıldığı için hesabım var, ancak herhangi bir talimatla bankaya para yatırmışlığım yoktur. 14 Nisan 2016'da ayrıldım. Kayyum heyeti terörle bağlantısı olabileceklere tazminat ödemesi yapmıyordu. Bana 3 kez kısmî tazminat ödemesi yaptılar. Suçlamaların hepsini reddediyorum. Beraatimi talep ediyorum.
Osman Nuri Öztürk: Cihan Medya Dağıtım A.Ş.'ye yüzde 4 gibi küçük bir hisseyle ortak oldum. Ben ortak olduğumda şirketin Feza A.Ş. ile ilgisi yoktu. Feza A.Ş. ortak olunca düşündüğüm işlerin yapılamayacağını anladım. 2013 sonunda ayrıldım. Cihan Medya Dağıtım'ın Türkiye genelinde dağıtımı yoktu. Yaysat'ın yaptığı dağıtımı il merkezlerinde Cihan Medya görevlileri alıp kent içi dağıtımı yapıyordu. Demokrasinin ortadan kaldırılması için yapılan darbe girişimine karşı net duruş gösterdim. Bunun için suçlamalar ağır geliyor.
Nuriye Ural (Akman): Terör örgütü üyeliği ve darbecilik suçlamalarını reddediyorum. 2002'de Sabah grubundan ayrıldıktan sonra ekonomik gerekçelerle Zaman gazetesinde çalışmaya başladım. 2008'de Hürriyet'ten teklif aldım ve kabul ettim. Ancak birkaç gün sonra Zaman'da çalışmam nedeniyle benimle çalışamayacaklarını söylediler. Böylece Zaman'da çalışmaya devam ettim. Gülen'i hiçbir zaman hayatıma yön verebilecek bir lider gibi görmedim. Evet, 20 yıl önce kendisiyle ilk röportajı yapan benim. O zaman Sabah'ta çalışıyordum. Gülen'le röportaj görevi bana Hürriyet'teyken Ertuğrul Özkök tarafından verilmişti. O zaman yapamadığım bu işi yapmak Sabah'a transfer olduktan sonra mümkün oldu.
SEGBİS'le Ankara'dan duruşmaya katılan Lale Kemal: İddianamede hakkımda tek bir delil olmamasına rağmen 3 müebbetle yargılanmam talep ediliyor. Bir yazı içinden alınmış bir cümle ile darbe suçunu oluşturan cebir ve şiddet unsuru kanıtlanmış olmuyor. Gazeteciliğimin 30 yılını siyasete müdahalelere karşı savaşarak geçirdim. 20 yılı aşkın süredir Jane's Defense adlı prestijli savunma dergisinin muhabirliğini yapıyorum. Dergi editörünün referans mektubunu mahkemeye sunuyorum. İktidarın başlangıçtaki reformlarını destekledim. Bu reformlar kesintisiz sürdürülebilseydi 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşmezdi. Darbeden 2 gün sonraki yazımda 15 Temmuz kalkışmasının temel nedenlerinden birinin hükümetin askeri vesayeti sonlandıramamış olması olduğunu ifade ettim. 15 Temmuz'un arka planında hükümetin TSK üzerinde yerleştirdiği demokratik denetimin tamamlanmamış olması yatmaktadır, düşüncesini sürdürüyorum. Bugün huzurunuzda oluşumun nedeni kariyerim boyunca darbecilik hevesi olanlara ters düşmemdir. Mücadelemin bedelini kariyerimde ağır ödedim; askerin sürekli baskısı altında kaldım. Askeri vesayet karşıtı yazılarım yüzünden ana akım medyada uzun yıllar iş bulamadım. Bugün burada delilsiz ve gerekçesiz yargılanıyor olmamın gerisinde bu düşmanlığın da rolü olduğunu düşünüyorum. İktidara karşı verdikleri kavgada gazetenin kullanıldığını, bunun benim kavgam olmadığını düşünerek 11 Nisan 2014'te Zaman'da yazmayı bıraktım. Bu tarihten sonra kamusal hayattan çekildim. Buna rağmen 15 Temmuz sonrası bu soruşturmaya dahil edilmemi anlamıyorum.
İddianamede suçun şahsiliği ilkesi görmezlikten gelinerek kollektif suçlama yöntemine başvurulmuştur.
SEGBİS'le duruşmaya katılanİhsan Dağı: İddianamede hakkımdaki suçlamalara ilişkin tek bir delil yoktur. İddianamede tek bir belge vardır, o da ByLock kullanmadığıma dair belgedir.Zaman'da köşe yazıları yazdığım için suçlanıyorum ama ben yazmayı 17-25 Aralık sonrası bırakmıştım. Gazetenin FETÖ propagandasına dönüştüğünü anlayınca ayrıldım. Diğer gazetelerde de yazmadım, TV'lere çıkmadım. Ben gazeteci değil akademisyenim. Gazetenin sayfaları hükümetin reformlarını destekleyen demokratların buluştuğu bir platform gibiydi. Bu nedenle yazmaya başmalıştım. Özgürlükçü fikirlerim ve seküler yaşam tarzımla hiçbir dini yapılanma içinde yer almadım. Gazetede kendi görüşlerimi yazdım, yazılarım için bırakın talimat verilmesini herhangi bir telkin bile söz konusu olmadı, olamazdı. Yazılarımda AKP'nin reformlarını destekledim, bırakınca eleştirdim. Dış politikada barış arayışını destekledim, ideolojik yaklaşımları eleştirdim. Fikirlerim ve geçmişim ortadayken bana darbe suçlaması yapılamaz. Her zaman darbe karşısında durdum. Yazılarımın içeriğine bakılmaksızın sadece bir dönem Zaman gazetesinde yazdığım için suçlanıyorum. azete 17-25 Aralık sonrası Gülen örgütünün propaganda makinesi olmaya başlamıştı. Zaman'da yazmayı kayyum atanmadan 2 yıl önce bıraktım.
DAVANIN İDDİANAMESİNDE YER ALAN SUÇLAMALAR ŞÖYLE:
Davanın 64 sayfalık iddianamesinde tüm sanıklar hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.