Yeni yılın ilk günü. Yakamızı bırakmayan felaketleri en azından bugün için biz bırakalım ve 2022’den beklentilerimizi konuşalım. Ne diyordu 60’ların o muhteşem sesi: Imagine!

Hayal et!

Biz zaten hayallerine zincir vurulamayan düş insanlarıyız! Düşleri gerçekleşsin diye bu günlerini yakabilen insan türü!

2022’de rekabet olmasın!

Hani şu bize bütün gelişmelerin temeli diye öğretilen rekabet. Bir hoca olarak mesela, şu hayatta yırtmanın mümkün olduğunu kanıtlamak için öğrencilerime Mark Zuckerberg’i örnek vermek zorunda kalmayayım.

Biri Zuckerberg olacak diye milyonlarcasının işsizliğe mahkum olduğu bir rekabeti reddetsin gençler. 10 kişilik iş için bir spor salonu dolusu binlerce benzerinizle yarışıp, kaybedenler çoğunluğundan sıyrılmak başarı sayılmasın.

Rekabet! Onun bir de yazılı engelinin başarıyla atlanılan ama sözlü engellinde eliniz, ayağınız, diliniz bağlı yarıştırılıp atanamadığınız KPSS halleri var. Rezalet!

Rekabet olmasın işte 2022’de. Ubuntu olsun! Bir yere varacaksak; el ele, omuz omuza, birlikte, birbirimizin üzerine basarak değil, birbirimizin eksiklerini tamamlayarak ilerlediğimiz bir yıl olsun 2022.

Dolar indi, avro çıktı, enflasyon yükseldi, üretim durdu gibi şeyler de olmasın. Şu ekonomi dediğimiz ve ben doğdum doğalı hep kriz halleriyle tanıdığım şey, kimin ne kadar kar edeceğine göre değil de hepimizin ortak ihtiyaçlarına göre planlansın. Planlansın yani. Hiç olmasa daha iyi de, 2022’de henüz tümden yok edilemeyeceği için yoksulluk, yoksulların ve çalışanların öncelendiği bir ekonomi olsun.

Son iki yılda neler çektik pandemiden! Kimileri aşıları çöpe attı, fazla alıp son kullanım tarihini geçirdiklerinden, kimileri aşı bulamadı yoksulluktan.

Patent diye bir şey bilimi de servetin hizmetine sundu. Fikri mülkiyet hakkı, patent falan olmasın 2022’de. Bilimsel ilerleme bütün topluma ait olsun. Fikirler yarışsın, buluşlar icatlar uçuşsun havada ve hepsi bütün insanlığın olsun.

Vahşi bir rekabete dayalı yıllar boyunca, enerji için ne yaptığımıza, neleri inşa ettiğimize, bunları inşa ederken hangi kaynakları kullandığımıza, bir parça altın için hangi kimyasalları, zehirleri havaya, suya, toprağa saldığımıza hep gözü doymaz birkaç şirket karar verdi. Geri dönüşü imkansız bir şekilde yıkıma uğrattılar çevremizi, doğayı. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı küstürdüler bize. Dünyayı birlikte paylaştığımız birçok türü yok ettiler hoyratça.

2022’de bunlar son bulsun. Ne HES olsun ne siyanürle aranan altın ne de nükleer… Bir yere HES yapılıp yapılmayacağı, bir yerde maden aranıp aranmayacağı öncelikle o yörenin insanlarına sorulsun. 2022, dünyamızı içindeki tüm türlerle, karşılıklı saygı içinde paylaştığımız bir yıl olsun.

2022’de; herkesin zamanı geldiğinde gidebileceği bir okulu, gerektiğinde gidebileceği bir hastanesi olsun. Bunlar hak olsun. Ücretsiz. Tıpkı başımızın üstündeki bir çatı, o çatının ışıtılıp ısıtılması gibi. Çocuğun geleceği ebeveynlerin bırakacağı mirasa bağlı olmasın, bir okul bitiriyorsa, işi aşı garanti olsun.

Kadın erkekten düşük ücret almasın. Cinsel yönelim farklılıkları, farklı diller, farklı renkler, farklı dinler kucaklaşmaya engel olmasın.

İnsanlık tarihinin paylaşımcı, dayanışmacı yeni bir aşamasına doğru atılmış bir adım olsun 2022.

Öyle kaptırdım gidiyorum, ama şimdi fark ettim ki ben iyiliğin örgütlü hali sosyalizmi tarif ediyorum!

Fazla abartmayayım, bunların tümünü 2022’den beklemek zavallı bir yıla haksızlık. Ama hiç değilse bu düşü görenleri bir araya getiren ve düşü daha görünür kılan bir yıl olsun 2022.

Ha, bir de sağlık getirsin. Zaten gerisi aslında bizim işimiz!

Mutlu yıllar!