Bunaltıcı ve terletici ve kendini öldürmek istemeli sıcak yaz aylarından sonra, bir akşam vakti üzerimizdeki ince kıyafetlerle üşüdüğümüzü ilk fark ettiğimiz anda başlar çoğumuz için sonbahar

İlk kış, son bahar

ALEV KARADUMAN - karadumanalev@gmail.com

4 mevsimi yaşayan cennet ülkemizin 4 veli nimetinden biri... Sararan yapraklar, soğuktan birbirine yaklaşan tenler bedenler, sabahları yataktan çıktığınızdaki ilk soğuk ürperiş, Edith Piaf ve Billie Holiday şarkılarının en yakıştığı mevsim... Mevsimlerin ‘en i si’, neco’ların incisi sonbahar...

Bunaltıcı ve terletici ve kendini öldürmek istemeli sıcak yaz aylarından sonra, bir akşam vakti üzerimizdeki ince kıyafetlerle üşüdüğümüzü ilk fark ettiğimiz anda başlar çoğumuz için sonbahar. Sonra bir gün eve döndüğümüz saatte havanın kararmış olduğunu fark ederiz. Sabahında yerlerin nemli ıslak olduğuna şaşırırız. Gelmiştir sonbahar.

Bu mevsimin ilk zamanları büyük bir giyim kuşam krizine yol açar. Keza üşüdüğünüz ilk anda üstünüze alacak bir şey ararken, sanki b.k varmış gibi uzun kollu barbie elbiselerine kadar her şeyi yatakların altına ya da dolapların üstüne kaldırdığınızı fark edersiniz. Neyse ha gayret; idarelik bir iki ceket hırka çıkardıktan sonra bir de onları kullanma çilesi başlar. Keza sabah çıkarken soğuktur giyersiniz, öğleninde ikindisinde sıcaktır, -elinizde sündürürsünüz bütün gün o ceketi kendinize küfrederek-, akşamında serindir yeniden, aferin dersiniz kendinize içinizden... Bir de kolunuzun bir uzantısı gibi

yanınızda taşıdığınız şemsiye vardır ki, taşırsanız salak, taşımazsanız yine salak durumuna düşmek Allah’ın emridir. Çizmeli ve sandaletli insanları moda haftalarının podyumları dışında bir tek sonbaharda görmek mümkündür. Esen serinliğin hatırına her sonbaharda alınan yün ipler ve şişler girer hayatımıza sonrasında. İlk atkı ilk heyecanla örüldükten sonra geri kalan ipler ve şişler bir daha hiç kullanılmamak üzere kenara kaldırılır. -kenara kaldıran kişi bu gerçeği hiç kabul etmese de-

Vapurlarda kış tarifesine geçildiği duyulur kulaktan kulağa, ‘Resmen kış geliyor’ diye yankılanır dudaktan dimağa... Sergi, tiyatro, konser, festival, kültürel ne varsa bir anda ortaya çıkıp boy göstermeye başlarlar. Seçeneklerin arasında seçeneksizlik yaşansa da ayıların uyuduğu şehirlerin uyandığı mevsimin gelişini iliğinize kadar hissedersiniz. Sosyalleştirirken bir yandan da içe döndürür bu mevsim. Yol kenarlarında biriken sarı yapraklara basılır bol bol; onlar kıtır kıtır ettikçe yalnızlar sevgili, sevgilisi olanlar da yalnızlık hayaliyle uzaklara dalarlar... Aniden başlayan yağmur, akabinde aniden açan güneş insan bünyesini alt üst eder, tropikal iklimde yaşanların zihin sağlığını sorgularken bulursunuz kendinizi.

Yaz ne kadar dışarısı demekse, o kadar içerisi demektir sonbahar da. Şöyle bir dönüp evinize göz kırpmalar başlar, bir nevi yuvaya dönüştür aslında... Yaz boyunca yanınızda olsa boğmak isteyeceğiniz tatilciler sonunda deniz görmeyen facebook ekranlarına geri dönerler; bu mevsimin #travel #friends #beach #afternoondrinks #bokpüsür’ü de sonunda bitmiş olur! He hala Güney yarımkürede bir yerlerde tatil yapanlar varsa da, zaten Allahlarından bulsundur...

Sonbaharın ilerleyen dönemlerinde ise artık çıkardığınız bir iki ceket yetersiz kalınca sonunda efsane geri döner: kışlıklar! Eski montlarınızı denersiniz, ceplerinden çıkanlara bakarsak da; kâh parayla sevinir, kâh sertleşmiş sümüklü mendillerle öfkelenirsiniz... Bu arada tabii ki kışlıkların görünür olduğu tek yer sizin dolabınız değil, vitrinler mağazalar yeni sezonun envai çeşit ürünüyle direnilecek gibi değil! Tam da bu sırada herkesin bir kere düştüğü tamiri olmaz hata gerçekleşir... ‘Ama deri ceketim yok, bu botlar bu kış beni götürmez’ deyip aldığınız ürünün kış boyunca ay be ay sizin aldığınız fiyatın üçte birine inişini yüreğinize hançer saplanmış gibi izlersiniz, ‘bir daha asla’ yeminlerinin vekâletinde.

Soğuklar iyice de bastırmış olduğundan kaloriferi yakmadan ne kadar dayanılabileceğinin hesapları yapılmaya başlanır. Geçen sene hangi ayda yakmaya başladığınızı hatırlamak ve bir önceki rekorunuzla yarışmak tabii ki büyük heyecandır. Keza bir kere başlandığında, aylar boyu hiç bitmeyecekmiş gibi gelen yüklü kombi faturalarını gördüğünüzde ne coşku ne heyecan kalır. Varsa yoksa sefalet, garabet (!)

İlk soğuk algınlıklarının da başlamasıyla sonbaharın bitişi, kışın gelişi artık iyice kesinleşir. Bir heyecanla aktardan alınan bitki çayları iyileşene kadar içilse de, kışın geri kalanında ‘entel ve ekolocik’ görünmek gerekmediği sürece raflardan inmeyecektir... Olsun yine de henüz vaktimiz var kışın gelmesine, bir Edith Piaf’tır, Billie Holiday’dir, sonbaharın bu serin günlerinde ne de güzel giderdir...