“Ben onunla aynı masaya oturmam”: Sisi için böyle demiş; Sisi darbeci diye.

“Ben onunla aynı masaya oturmam”: Sisi için böyle demiş; Sisi darbeci diye. Sisi’nin devirdiği Mursi ile otururdu herhalde. Ama, Mursi kızların başının 9 yaşında kapatılması ve evlendirilebilmeleri için çok büyük mücadele verdi, Mısır’ın seçimle gelmiş, sandıktan çıkmış ‘demokratik’ meclisinde.

‘Usta’, işte bunlarla oturur aynı masaya. Mursi bir değil, yüz bin kez sandıktan çıksaydı bile çocuk kızların evlendirilmeleri meşrû mu olacaktı? Ama bunlar sandıkçı; hak, hukuk, adalet, hele ‘insan’ ve ‘insan hakkı’ diye hiçbir şey yok ne ruhlarında ne kafalarında: Kim ki daha kalabalık; işte onlar haklı; Aydınlanma’ya ulaşamamış post-modern sürü replikaları ve de ne ‘tesadüf’, hepsi çocuklarını linç kültürünün anavatanında okutan pişmeden yükselmiş diktatör karikatürleri.
Üstelik bunların sandıktan falan çıktıkları da yok: Mursi de, tıpkı Erdoğan gibi, seçmenlerin sadece yüzde 26 oyuyla iktidara geldi. 2002 seçimlerinde yüzde 9 virgül 9 oy alan partinin oyu bile yüzde 10 barajı yüzünden geçersiz sayılıp AKP’nin hesabına yazılınca, bunlar Meclis’in yüzde 66’sını kapattılar, kullanılmış oyların sadece yüzde 34’ü ile. Bu ise adaletsizlik, dolandırıcılık; hele yüzde 10 barajını sonuna kadar kullanıp müdafaa ederken, bu barajı getiren faşist cuntaya küfretmek, ahlaksızlık ve nankörlüğün zirvesinin de zirvesi.

Erdoğan, Mursi’yle aynı masaya tabiî ki oturur; onlar aynı yatağın çocukları. 9-10 yaşındaki çocuklara başörtüsü getirdiler, özgürlük diye.

Birincisi, erkek başını örtmezken kadın niye örtüyormuş? Bazıları diyor, “Türbana karşı değilim, ama…”. Türbandı, başörtüsüydü, kadının kapatılmasına karşıyım; ama, sırf başı örtülü diye, kadınların kazandığı haklardan yoksun kılınmasına da hep karşı çıktım: Üniversitelerde başörtüsü yasağına karşı ilk bildiriyi biz üç arkadaş benim odamda yazdık, taa 1991’de, tabi Diyanet İşleri faşizminin, din eğitiminin devlet tekelinde tutulmak istenmesinin ve imam hatip liseleri maskaralığının da altına çizerek.

Bir takım da var, diyor ki, dinimiz örtünmeyi 9-10 yaşında değil, ergenlikle birlikte emrediyor. Senin ve ya bir başkasının dini isterse 5 yaşında emretsin örtünmeyi; ne yazar…

Kadın saçı görünce tahrik olanlar da vardır bunlar arasında; ama, sapıklık adamın kendi sapıklığı. Kendini tutamıyorsa, gözlerini kapatsın, kapatamıyorsa biz kapatalım; ama, kadınların giyimine kuşamına tasallutta bulunma edepsizliğine izin vermeyelim.
Sapıklık suç değildir, yeter ki sapık sapıklığının arkasına sığınıp başkalarına zarar vermesin.

Ayrıca, çok daha geniş açıdan baktığımızda, kadın ile erkek karşılıklı olarak tahrik olmasalardı, hiçbirimiz bugün var olamazdık. Önemli olan, insanların karşılarındakinin fiziksel, zihinsel, iktisadî zafiyetleri üzerinden birbirlerini cinsel bir nesne haline getirmemeleri.

Son söz “İsteyen çocuk başını örterek gelir” diyen bakana: AKP ortalamasının çok üstünde okumuş yazmış, adeta bizler gibi bir insanmış izlenimi veriyorsun; ama, 10 yaşında çocuğun kendi isteğiyle kadınlara dayatılan köleliğe razı olmayacağını bilmezden gelmeye utanmıyor musun?
Sondan sonraki söz de şöyle: İnsan, yüzü kızarabilen (utanabilen) hayvandır; ‘reis’leri istedi diye boş kağıdın altına imza atan yaratıklardan utanmak gibi insanî tepkiler beklemek, olsa olsa (Allah muhafaza) “yetmez ama evet”çi bir ‘şey’ olmak gibi bir şeydir.