İLKSAN'ı değiştirmenin tam vakti (2)

Geçen haftaki yazımızda İLKSAN'ı üyesi ve gelir kaynağı olan öğretmenlerin yönetmediğini, yönetmeliğindeki anti-demokratik hükümlere dayanarak açıklamıştık. Kurumun Milli Eğitim Bakanı'nın iki dudağının arasında yönetildiğine dikkat çekerek; bu devasa kurumun yönetiminin sahiplerine bırakılması için Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e çağrıda bulunmuştuk. Ne bakandan ne bakanlıktan ses geldi, her zamanki gibi çıt yok. Bize zamanında yanıt vermeyen bakan, daha sonra yanlıştan dönme konusunda giderek uzmanlaşıyor, bunu da anımsatmak gerek.

 

Bakandan yanıt alamadık ama öğretmenler konunun bu yönüyle gündeme getirilmesinden mutlu olduklarını belirten mesajlarını göndermeye devam ediyorlar. Bugün de İLKSAN konusuna devam edelim. İLKSAN'ın anti demokratik "ana statüsü"nün acilen değişmesi gerektiğine dikkat çekmiştik. Değişmeli çünkü bu ana statü, üye öğretmenlerin yönetime katılımını engellediği gibi bir kısmının birikimine de el koyuyor!

Diyelim ki 23 yıllık İLKSAN üyesi bir öğretmensiniz. Bir nedenden dolayı kurum değiştirdiniz, istifa ettiniz ya da aynı bakanlığın merkez birimlerinden birine atandınız. Böyle bir durumla karşılaşan üyeye İLKSAN birikmiş parasını yüzde 50 fazlasıyla ödüyor. Bu uygulamayla, 23 yıl önce maaşınızın yüzde 2'si olan 200 lira, 300 lira olarak elinize geçiyor! Daha da vahimi, eğer üyelikten beş yılı doldurmadan ayrılırsanız hiçbir şekilde hak iddia edemiyorsunuz.

Biz İLKSAN mevzuatının içine şöyle bir bakalım diye girdik, bir türlü çıkış yolu bulamıyoruz. Öğretmenlerimize kolaylıklar diliyoruz.

 

Öğretmenlerimiz mesajlarında, devlet içinde çöreklenmiş hortumcuların İLKSAN mallarına da "el atacakları" kaygısını dile getiriyorlar. Belli ki, yönetim yapısı değişmediği sürece bu kaygı hep sürecek.

İLKSAN'ın kasasına ayda 4 trilyon lira civarında sıcak para giriyor. Birikmiş parası, iştirakleri ve taşınmazlarıyla katrilyonluk varlığa sahip bir kurum. Sandığın; biri Ankara'da, ikisi Alanya'da (biri 3 yıldızlı, diğeri 4 yıldızlı) biri de Didim Altınkum'da denize sıfır dört oteli var. Ayrıca; Ankara (Kızılay'da), Giresun, Kahraman Maraş, Kocaeli, Yozgat ve Malatya'da iş merkezleri; Bolu, Sakarya, Balıkesir, Ankara (TOKİ'ye devredildi), Aydın (Akbük) ve İstanbul'da toplam 2 milyon 720 bin 299 metrekare arsası var.

1993'te ortaya çıkan skandaldan sonra öğretmenlerin kaygısına hak vermemek elde değil.

Bilirkişi raporuna göre, değeri 20 bin lira olan arsanın 57 bin 500 liraya alınması sonucu ortaya çıkan skandal, aslında İLKSAN'ın otomobil kampanyalarıyla çok önceden soyulmuş olduğunu ortaya koymuştu.

Hükümet, İLKSAN ile Toplu Konut İdaresi arasında 2 bin 788 adet konut yapmak için protokol imzalanmasına aracılık etti. Bu konuda İLKSAN'ın fazla bir iradesi olduğu düşünülmüyor. Protokol, satılmayan konutların bile bedelinin en geç 31 Aralık 2004 tarihine kadar İLKSAN tarafından TOKİ'ye ödenmesini öngörüyor.

Protokolde yer alan başka bazı ifadelerden örnekler verelim:

"Yerleşim planında yer alan iki adet ilköğretim okulu yerine TOKİ tarafından bir adet 32 derslik ilköğretim okulu yapılacaktır."

"Bu projede yer alan Çok Amaçlı Ticaret ve Yönetim Merkezi binası TOKİ tarafından inşa edilerek İLKSAN'a devredilecektir. Bedeli ise ihale safhasından önce proje bedeline yüzde 10 eklenerek İLKSAN tarafından TOKİ'ye ödenecektir."

Satış organizasyonunun İLKSAN tarafından yapılmasını hükme bağlayan 4. maddeye karşın, 7. maddede, "Konut satış sözleşmeleri, TOKİ tarafından belirlenen aracı banka ile konut alıcıları arasında düzenlenecektir" deniliyor.

Bu ifadeler İLKSAN'ın yeni bir skandala gebe olduğunun işaretleri olabilir mi? Zaman gösterecek…

Kamu malları haraç mezat satılırken İLKSAN'ın sahiplerine devredilmesi gerekmez mi? Mantıklı olan bu değil mi? Belli ki, özelleştirme konusunda şampiyonluğa oynayan hükümet, kurumu kendi sahiplerine bırakma konusunda küme düşüyor.

Bizden söylemesi; öğretmenlerin sandığını geri verin… Yeni bir skandal olursa, seçim günü açılan sandıkları sahiplenmeniz olanaksızlaşır.