İLKSAN (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve S

İLKSAN (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı) , 1943 yılında, ilkokul öğretmenlerinin sağlık ve sosyal gereksinimlerini karşılamak amacıyla 4357 sayılı kanuna dayalı olarak kurulmuş. Emekli sandığının henüz kurulmamış olduğu o yıllarda sosyal güvenlik teşkilatı olarak düşünülmüş. Mali kaynağı ise ilkokul öğretmenleri; her ay maaşlarının yüzde 2'si kesilerek kurum hesabına yatırılıyor...

İLKSAN "ana statüsü"ne göre, göreve başlayan her ilkokul öğretmeni bu kurumun zorunlu üyesi sayılıyor. Şimdi ilkokul öğretmeninin karşılığı olan sınıf öğretmenleri İLKSAN üyesi oluyorlar. "Ben üye olmak istemiyorum" demek yok!

12 Eylül'e kadar İLKSAN'ın yönetimini üye öğretmenler belirliyordu. Milli Eğitim Bakanı'nın yetkisi genel kurulun hazırladığı "ana statü" yü (yönetmelik) onaylamaktan ibaretti. İLKSAN'ın, daha sonra kurulan MEYAK ve Tasarrufu Teşvik Fonu gibi benzer oluşumlardan çok daha demokratik bir işleyişi vardı.

İLKSAN'da atanmışların yönetimdeki ağırlığı 12 Eylül'den sonra kuruluş kanununda yapılan bir değişiklikle sağlandı. Öğretmenlere, "Siz para işlerinden anlamazsınız" denildi. Kamuoyunda "İLKSAN skandalı" olarak bilinen olay da bundan sonra yaşandı.

Bugün İLKSAN'ı, üyesi olan ve aidatını ödeyen öğretmenler yönetemiyor. Yönetim kurulunu oluşturan yedi kişinin üçünü 300 bin üye belirlerken, 4 üyeyi bakan atıyor! Bakanın atadıkları da her iktidar ile değişen bakanlık üst bürokratları oluyor. İlginçtir, bugün bakanın atadığı İLKSAN yönetim kurulu üyelerinden hiçbiri İLKSAN üyesi değil. Tamamının görevli oldukları makam İLKSAN üyesi olmalarına engel. Daha da vahimi, mevcut yönetim ve denetleme kurulunda hiç sınıf öğretmeni yok. İLKSAN'ı, üyesi bile olamayan kişiler yönetiyor. Genel müdür, hukuk müşaviri, daire başkanı ve bakanlık başmüfettişi olan bu kişiler asli işlerinden artan zamanlarda aralarında turizm acentesinin de bulunduğu birçok iştiraki yönetiyorlar!

 

SEÇİM SAÇMALIĞI

İLKSAN'da öğretmenlerin temsil sistemi, Türkiye'nin seçim sisteminden de beter. İLKSAN'ın "ana statü"sü bir ilde en fazla 4 genel kurul delegesi seçilmesine izin veriyor. Seçimlerde, illerdeki sandık üyelerinin sayıları esas alınıyor. Buna göre, üye sayısı 2 bine kadar olan illerde 2; 2 binden 5 bine kadar olan illerde 3; 5 binden fazla üyesi bulunan illerde 4 kişi Temsilciler Kurulu Üyesi olarak seçiliyor.

Örneğin İstanbul'daki 27 bin üye 4 delege ile temsil edilirken, Tunceli'deki 500 üye 2 delege ile temsil ediliyor. Yani İstanbul'un delegesi 6 bin 750 üyeyi, Tunceli'nin delegesi 250 üyeyi temsil ediyor. Buyurun size demokrasi! Temsil sistemindeki bu çarpıklıkla, bakanın üye bile olamayanları atamasını birlikte değerlendirdiğimizde sınıf öğretmenlerinin kurumdan dışlandığı sonucunu çıkarmak yanlış olmaz.

Öğretmenler, ilk fırsatta kendilerini dışlayanlardan intikam alacaklarını gösterdi. 2004 Nisan'ında yapılan temsilcilik seçiminde Çankaya ilçesinden temsilci adayı olan İLKSAN genel müdürünü ilçe temsilciliğine bile layık görmediler. Ama bu kişi genel müdürlük görevine devam ediyor. İlçe temsilcisi bile olamadığın koca kurumun genel müdürlüğünü yapacaksın. Bu kadarına ne denir bilemiyorum.

 

Milli eğitimin amaçlarından birisi de demokratik tutumları benimsemiş bireyler yetiştirmek. Sormazlar mı adama; demokratik davranmadığın öğretmen, çocuklara demokrasiyi bu örnekten hareketle mi kavratacak? Sınıfının başkanını seçerken hangi seçim yöntemini kullanacak? Konuşmaya başladığında mangalda kül bırakmayan Çelik'e sesleniyoruz. Demokratikleşme adımlarının havada kalmadığını göstermek için şimdi iş yapmanın tam sırasıdır. İşte yasa, işte uygulama… İLKSAN'ın anti-demokratik "ana statü"sünü değiştirmek için daha ne bekliyorsunuz?

İLKSAN'a mercek tutmayı sürdüreceğiz...