Dün duyarlı bir savcımız “Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi”nin yayın organı gazetede “İmam hatipler Kapatılsın” biçiminde atılan başlığa soruşturma açmış. Gerekçesi, halkın dini duygularını rencide etmek anladığım kadarıyla. O halde ifade özgürlüğü nedir, halkın dini değerleri bir görüşle nasıl rencide olur ve esas halkı kamplaştıran ve aşağılayan kimdir, tartışmanın tam zamanı!

Herhangi biri kalkıp, “dindar nesil yetiştireceğiz” dediği zaman kovuşturma gereği duymayan hassas savcılarımıza anımsatmak gereği duyduğum konular var. İlkin bu ülke anayasal olarak hâlâ laiktir, bunu bilsinler. Böyle bir devletin dini değerler ölçüsüyle eğitim yapması suçtur. Kaldı ki, dindar bir nesil diye tarif edilen, bir dinin bir mezhebine yönelik öğretidir. Bunun dışında kalan inanç gruplarını hedef almak, ayrıştırmaktır toplumu. Dahası, bu sözler eğer ifade özgürlüğü kapsamındaysa, aksini düşünmek ve söylemek haktır, meşrudur ve babalar gibi ifade özgürlüğü sınırları içindedir.

Diyeceksiniz ki, sen saf mısın hangi anayasa, hangi hukuk, sarayın sözü kanun bu ülkede. Bilmez değilim elbet. Boyun eğecek de değilim. Ben ve milyonlar çocuklarımızın bilimsel bilginin esas alındığı, soran sorgulayan, dünyayı kavrayan bireyler olarak yetişmesini istiyoruz. En son TÜBİTAK bilimsel durumumuzun ne hale geldiğinin kanıtı oldu. Cehalet, hamaset iktidar memleketimizde… Buna ses çıkarmayacak mıyız?

Ayrıca imam hatipler bir işlevi olduğu savıyla ortaya çıkmış okullardır. Din görevlisi yetiştirmek için görevlendirilmiştir. Yani öte dünyayla ilgili sorunlara ve bu dünyadaki ahlak meselelerine, inanç ekseninde bakarlar. Bütün memleketi imam hatiplerle donatmak demek; hukukçu, hekim, fizikçi, sanatçı, mühendis yetiştirmekten vazgeçmek anlamına gelir. Ne bürokrat, ne öğretmen, ne düşünür çıkar buradan. O halde, doğal olarak tepki göstermek gerekir. Kaldı ki, tüm imam hatipler işe yaramaz diye de düşünebilir biri ve bunu dile getirebilir. Bunun nesi suç?

RTE farklı inanç gruplarına neler neler söyledi, niye bir yürekli savcı bu sözlere soruşturma açmaz mesela? “Artık ülkeyi Alevi dedeleri yönetemeyecek” demek suç değil mi? “Af edersiniz bana Ermeni bile dediler” demek suç değil mi? Ya da “Bunlar Zerdüşt” diyerek bir inanç grubunu hedef almak, aşağılamak suç değil mi? Hele bu cümleleri devleti yönetirken kurarsanız daha büyük suç olmaz mı? Eğer bu sözler ifade özgürlüğüne giriyorsa, bizim de “imam hatipler kapatılsın” dememiz bal gibi bu özgürlüğün içindedir…

“Artık tuz koktu” diye bir deyim var ya, dün gazetemizin manşet tam da bu türdendi. Göçmen çocuklarına üç beş kuruş verip kandırarak, ırzlarına geçen alçakların yaşadığı bir ülkenin yurttaşı olmak utanç verici. Kapalı devre sürülen hayatlar, gizli kapaklı işlere olanak sağlıyor. Ensar’la başlayan pislik furyası alabildiğine sürüyor. Nereye elinizi atsanız rezillik çıkıyor. Çocuk bedenine yapılan bu saldırı anlamlıdır, rastlantı değildir. Savcıların bu meselelere yoğunlaşmasını öneririm. Böyle giderse hep birlikte boğulacağız bu bataklıkta.

Asıl soruyu sona saklıyorum. RTE anayasa mahkemesi kararı için “tanımıyorum” dedi ve hiçbir hukukçudan gık çıkmadı. O halde, biz de artık dilediğimiz mahkeme kararını tanımama hakkına sahibiz demektir. Eğer devletin en üst makamı, tüm anayasal ve yasal kuralları yok sayarak bildiğini okuyorsa, yurttaşlar da aynı hakka sahiptir. Biz de aynı yaklaşımla kendimizi savunabiliriz. Yani nereden tutsanız elinizde kalan çarpık bir düzen!

Gelelim manşetin haklılığına. Halk bugün yurdun pek çok yerinde ayakta ve devlet okullarının imam hatipleşmesine karşı kavga veriyor. Çocuklarının dünya dengi bir eğitim almasını istiyor. Bu eylemlere kim haksız diyebilir? Görüldüğü gibi haddinden fazla imam var memleketimizde ve her konuda fikir beyan ediyorlar, lakin bilimsel veriden, düşünsel özgürlükten uzak oldukları için burnumuz pislikten kurtulmuyor.

Eğer “İmam hatipler kapatılsın” demek gibi en sıradan demokratik hak suç olmuşsa, biz de bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Hukuktan umut kesilir, insandan kesilmez. Er ya da geç bu halk hakikati görecektir… Eğer bunca çocuk tecavüzü karşısında sessiz kalacak kadar duygusuz, vicdansızsa halkımız, zaten ne desek boş!