İBB; Başakşehir, Arnavutköy ve Çatalcalı çiftçilere ücretsiz verilmek üzere, toplam bin 152 torba yağlık ayçiçeği tohumu dağıtımını başlattı. Millet İttifakı’nın tarımsal üretime destek olacak projeleri hazırladığını belirten İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, “Benim sizlerden tek ricam; siyasetçilerin, yöneticilerin, sizlere verdiği her sözü takip edin. Sözünü tutmayanı da derhal sandıkta cezasını kesin, evine yollayın. Verdiği sözleri tutmayanı, gönderin. Bir de hele hele 20 yılı aşkın, 21 yıldır görevinin başında olup, hala ‘-cek, -cak’ diyenler var ise, onları hiç dinlemeyin bile. Sözünde durmayan biz isek de günü geldiğinde bizi de gönderin” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu: 21 yıldır görevinin başında olup 'cek-cak' diyenleri dinlemeyin

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbullu çiftçilere yaptığı tarım desteğini, yağlık ayçiçeği tohumu dağıtımıyla devam ettiriyor. İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, kuruma başvuru yapan 681 üreticiye, toplam bin 152 torba tohum dağıtımını, “300 Günde 300 Proje” maratonu kapsamında Çatalca’dan başlattı.

İmamoğlu; Başakşehir, Arnavutköy ve Çatalcalı çiftçilerin yararlanacağı tohum dağıtım kampanyası için düzenlenen törendeki konuşmasına, Türkiye’nin geçmişte tarımsal üretimde kendi kendine yeten ülkelerden biri olduğunu hatırlatarak başladı. “Ama acı bir biçimde dışarıya, tahmin edilemez şekilde bağımlıyız” diyen İmamoğlu, bunun temel sebeplerini, “Üretime değer vermezseniz, ithalatı ana bir hat haline getirirseniz, ister istemez böylesi bir duruma düşürürsünüz milletinizi” şeklinde sıraladı.

“BU GİDİŞ, GİDİŞ DEĞİL”

Yaşananların, daha fazla yapılaşma ve daha fazla rant uğruna tarım alanlarını gözden çıkaran anlayıştan kaynakladığına vurgu yapan İmamoğlu, “Bu gidişin gidiş olmadığını ve gerçekten bizi sıkıntıya sokacağını hepimizin görmesi lazım. Bu ülkeyi tarımın gücüyle, tarımın bereketiyle yeniden buluşturmak, hepimiz için, geleceğimiz için önemli bir karardır” diye konuştu. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin tarıma yaptığını, Türkiye’nin ise kendi hataları nedeniyle bu alanda gerilediğini kaydeden İmamoğlu, “İstanbul'da, Türkiye'nin en büyük şehrinde, dört yıldır tam da bunun için çalışıyoruz. Yani bu yanlış gidişi tersine döndürme noktasında öncü adımlar atıyor, Türkiye'ye örnek uygulamaları harekete geçiriyoruz. 4 yıl önce, ‘İstanbul'da Tarım’ diye bir başlığı Belediye Başkanı olarak açtığımızda ve insanlara bahsettiğimizde, yüzümüze şaşkınlıkla bakılır, ‘Bu konuya hiç girmesen de olur’ diye tavsiyelerde bulunanlar olurdu. İstanbul ve tarım, sanki yan yana gelmeyecek iki kavram, iki kelime gibiydi. Ama bugün her şey çok farklı. İnanın güzel memleketimizin neresine gitsem; doğusuna, güneydoğusuna, İç Anadolu'suna, Karadeniz'ine, ‘İstanbul'da sizin yaptıklarınızı keşke bize burada da yerel yönetim ya da devletimizin kurumları yapsa’ diye anlatanlar, sorgulayanlar ve bize teşekkür edenler oluyor” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK BİR ZİHİNSEL DEVRİME İHTİYACIMIZ VAR”

Yakın dönemde meydana deprem felaketinde yaşanan can ve mal kayıplarının yüksekliğinin ana nedenlerinden birinin de tarım alanlarının imara açılması olduğunu belirten İmamoğlu, “Meseleye, ülke ölçeğinde bakarak, şehrimizden başlayıp, bütün ülkenin bu yanlışlardan dönmesini sağlamak konusunda büyük bir yolculuğa, büyük bir dönüşüme, büyük bir zihinsel devrime ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. İstanbul özelinde tarım, hayvancılık, balıkçılık ve arıcılık alanlarında üreticilere verdikleri desteklerden örnekler veren İmamoğlu, “Üreticilerimize, bizim için ne kadar değerli olduklarını en güçlü bir şekilde onlara hissettirmek, onları morallendirmek, onları cesaretlendirmek ve kabiliyetlerinin farkına varmalarını sağlamayı çok istemiştik. Aslında bunu da başardık. Ne oldu biliyor musunuz sonuçta? 2019 yılı sonuna doğru yola çıktığımız ve 2021 yılında İstanbul'da ilk uygulamalarına destek uygulamalarına başladığımızda, 693 üretici olduğunu tespit edip, onlara katkı sunduk. Bugün üretici sayımız, İstanbul'da 8 bin 226 kişiye ulaştı” bilgilerini paylaştı.

“TARIMIN, ÇİFTÇİNİN KIYMETİNİ BİLMEYEN YÖNETİCİLERDEN KURTULMAK ZORUNDAYIZ”

“Siz imkan ve fırsat verirseniz, inanın bu memleketin boşta, açıkta, kullanılmayan, ekilmeyen hiçbir köşesi kalmaz” diyen İmamoğlu, “Bitkisel üretimde, hayvansal üretimde, arıcılıkta, balıkçılıkta faaliyet gösteren 8 bin 226 İstanbul İstanbul'da yaşayan hemşehrimle, -az önce hanım çiftçimizin dediği gibi- biz de ‘16 milyon İstanbullu için üretiyoruz’ diyen çiftçilerimizle gurur duyuyorum. Hepinizin emeğine sağlık” şeklinde konuştu. İstanbul’un dışındaki bazı kentlere de tarımsal anlamda katkı sunduklarını aktaran İmamoğlu, “Tarımın, çiftçinin kıymetini bilmeyen yöneticilerden kurtulmak zorundayız. Bu çok net. Bu cennet vatanın en önemli kalemlerinden birisi olmalıdır. Tarımın, çiftçinin kıymetini bilmeyen muhtarsa bile, adı siyasi partinin ilçe başkanı bile olsa, belediye başkanı da olsa, büyükşehir belediye başkanı da olsa, bakan da milletvekili de olsa, cumhurbaşkanı da olsa; tarımın kıymetini bilmiyorsa, ona güle güle demek lazım. Çok net” şeklinde konuştu.

“BU İŞİN ŞAKASI YOK; SİZLERDEN DESTEK İSTİYORUZ”

“Tarımda dışa bağımlılıkla mücadele etmeli ve buna son vermeliyiz” diyen İmamoğlu, “Bu işin şakası yok. Bu iş, ‘beka sorunu’ dediğimiz meselelerden birisidir. Temennimiz, isteğimiz, memleketimizde tarıma hak ettiği değeri verecek kadrolar olarak, başta Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı seçtirerek ve onun yol arkadaşları olarak bizleri, özellikle atılı masanın kıymetli liderleriyle beraber, kocaman bir ekibi bu devrimi başlatmak, demokrasiyi, hak, hukuk, adalet düzenini tekrar ülkemizin her sathına yaymak adına, elbette ki sizlerden destek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Tarıma destek miktarının Anayasa’nın 21. maddesinde, ‘gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’inden az olmaması gerektiği’ şeklinde güvence altına alındığının altını çizen İmamoğlu, “Ne yazık ki, bugüne kadar çiftçilerimize hiçbir zaman bu kaynak verilmedi. Hatta bu kaynağın seviyesinin yanına bile yaklaşılmadı. Ben, açıkçası bunu içime sindiremiyorum. Ve çiftçinin hakkını ona vermeyip, bir avuç insana aktarılan bir düzenin varlığına, artık ben tahammül edemiyorum” dedi.

“SÖZÜNDE DURMAYAN BİZ İSEK, GÜNÜ GELDİĞİNDE BİZİ DE GÖNDERİN”

Kendisinin de çiftçi çocuğu olduğunu kaydeden İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Bu tür desteklerin, hak ettiği şekliyle çiftçilerimizle buluşturulması önemli. Birçok husus var. Mazotta ÖTV yükünü indirmekten, çiftçilere kullandığı gübre ve tohum maliyetine dönük yüzde 50’sini destek olarak geri vermeye kadar birçok hususu, siz kıymetli çiftçilerimize Millet İttifakı hükümeti hazırlıyor. Benim sizlerden tek ricam; siyasetçilerin, yöneticilerin, sizlere verdiği her sözü takip edin. Sözünü tutmayanı da derhal sandıkta cezasını kesin, evine yollayın. Verdiği sözleri tutmayanı, gönderin. Bir de hele hele 20 yılı aşkın, 21 yıldır görevinin başında olup, hala ‘-cek, -cak’ diyenler var ise, onları hiç dinlemeyin bile. Biz, 4 yılda ne diyoruz? ‘Yaptık. Yanınızda durduk. Tarımı destekledik. Her hususta örnek verebilirim. Ben değil sadece. Ankara'da Mansur Yavaş Başkanım da verir, diğer şehirlerdeki bütün belediye başkanlarımız da verir. Bugün itibariyle o ‘-cek, -cak’ diyenlerin sözlerini bile dinlemeyin. Televizyonlarınızı mümkünse ya kapatın ya sesini kısın. Sizi huzursuz etmesin. Sözünde durmayan biz isek de günü geldiğinde bizi de gönderin. Bu kadar net. Siyaset yapan insanların, hizmet yapan insanların, hele hele bizler gibi belediye başkanı, bakan, cumhurbaşkanı gibi, inşallah yarınlarda başbakan gibi, birtakım hususları yerine getirmekle mükellef, devletin yöneticileri, mutlaka sizlere hesap vermek zorundadır. Ne olur, hakkınıza bu anlamda sahip çıkın. Bu ülkenin sahibinin siz olduğunuzu unutmayın. Bu ülkenin sahibi, 86 milyon insanımız.”

“ÇOCUKLARA VE GENÇLERE, GÜZEL BİR GELECEĞİ HEDİYE ETMEK ZORUNDAYIZ”

Cumhuriyet’i, yöneticilerin haddini bildiği bir sistem olarak tanımlayan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

“Atatürk'ten gördüğümüz şekliyle; memleketine, milletine, amasız, fakatsız hesap vererek ve her zaman vatandaşına karşı sorumlu olduğunun bilincinde olan, çoluğunu, çocuğunu ailesini, akrabasını görev yaptığı alanın içine değil, hayatına terk edecek, orayı bir aile makamı olarak kullanmayacak, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ kavramıyla memleketini yönetecek bir düzeni kurmaya az kaldı. Bu ülkede bereketli, şenlikli bir hasat yapar gibi, kardeşçe ve mutlu yaşamak istiyoruz. Gerçekten özlemimiz ve gayretimiz budur. Bunu başarmalıyız. Kim için biliyor musunuz? Burada oldukça deneyimli insanları görüyorum. Ama çocuklarımız da var aramızda gençlerimiz de var. En çok da çocuklarımız ve bu ülkenin enerji kaynağı gençlerimiz için bunu yapmak zorundayız. Onlara çok güzel bir geleceği, hep birlikte hediye etmek zorundayız. Özlemimiz ve gayretimiz bunun için olacak. 14 Mayıs'ta bu yolda çok büyük ve çok güçlü bir adım atacağız. Sonrasında, açıkçası ne olacağını sizler biliyorsunuz. Aynen 2019’da yolladığınız gibi; halkın, milletin iktidarı gelecek ve Allah'ın izniyle o güzel kalbinizdeki dualarınızla, sizlere söz veriyoruz ki, her şey çok güzel olacak bu güzel memlekette. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Ayçiçeği tohumlarının sizlere bereket, bolluk getirmesini diliyorum. Size şans getirmesini diliyorum. İnşallah bir an önce kuraklığın gittiği ve bu ülkenin üstünden kara bulutların dağıldığı, bolluğu ve bereketi yaşadığımız bir gelecekte buluştuğumuz sürecin var olmasını diliyorum.”