Ekrem İmamoğlu’na verilen akıllara ziyan ceza sonrasında bir dizi spekülasyon yapıldı. Yandaşlar arasında cezanın Saray tarafından da tasvip edilmediğini söyleyenler hatta CB’ye karşı kurulmuş bir komplo olduğunu iddia edenler dahi çıktı. Ardından Erdoğan karar hakkında birkaç günlük sessizliğini bozdu ve “bu tartışmanın ne bizimle ne şahsımla ne de milletimizle bir ilgisi yok. Çünkü konu bir şahsın hakimlere hakaret ettiği iddiasıyla aldığı mahkûmiyet kararından ibarettir. Ortada ne bir siyasi tartışma ne bir fikir kavgası ne bir hizmet mücadelesi mevcuttur” dedi. CB Başdanışmanı Uçum, İmamoğlu’na verilen cezanın istinafta “muhtemelen” onaylanacağını söyledi. YSK Başkanı Akkaya ise CB seçilen kişinin seçim sonrasında siyasi yasak kararının kesinleşmesi durumunda mazbatasını alamayacağını ileri sürdü. Tüm bu açıklamalar peşi sıra okunduğunda, iktidarın tereddüte yer bırakmaksızın seçimler öncesinde İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak için yeni adımlar atacağı tescilleniyor.

***

2023 seçimlerine yargı kararlarının gölgesinde gidilecek.

İmamoğlu kararını yalnızca İBB Büyükşehir Başkanı’nın şahsına yönelik bir operasyon olmaktan çok muhalefete yönelik çoktan pişirilmiş bir dizi hamlenin neticelenen ilk ürünü olarak görmek mümkün. İktidar İBB’ye kayyım atamayı “şimdilik” göze alamasa da, Büyükşehir üzerindeki kuşatmayı bu karardan sonra iyiden iyiye ağırlaştıracak. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturmaları aklımızda tuttuğumuzda, şapkadan her an yeni bir tavşan çıkması sürpriz olmaz. HDP kapatma davasının akıbeti de yüksek olasılıkla seçime kritik bir süre kala belli olacak. HDP’nin bir B Planı olduğunu iktidar da biliyor bilmesine ancak davanın tek amacı HDP’yi sandık dışı bırakmak değil, asıl hedef kapatılma sürecine tepkilerdeki ayrışma üzerinden muhalefetin yumuşak karnını yumruklamak.

***

Muhalefet tehlikenin farkında mı?

6’lı masadaki liderlerin İmamoğlu’na verilen cezaya ortak bir tepki vermesi, her birinin sürece dair benzer bir bakış açısına sahip olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten kimsenin alıkoyamayacağı mesajını vererek meseleyi İBB’nin yönetilmesine indirgedi. Ayrıca İmamoğlu’na yasak getirme çabasını Haberal, Balbay, Erdem ve Kaftancıoğlu’na daha önce verilmiş siyasi yasak kararlarıyla birlikte ele almayı tercih etti. Ancak Kaftancıoğlu kararını bir kenara koymak kaydıyla İmamoğlu hakkında verilen kararın diğerleriyle aynı kategoride olmadığı aşikâr, zira verilen ceza doğrudan önümüzdeki seçimleri dizayn etmeyi hedefliyor.

Akşener ise kararı, adı CB adayları arasında sivrilen bir ismin önünün kesilmesi olarak yorumladı.

Duruşma sonrasında İmamoğlu’nun ilk Saraçhane davetine hızla icabet etmesi, İBB Başkanı ile verdiği samimi görüntü bunun bir yansımasıydı. Akşener’in hızlı hareket etmesi, diğer 5 lideri ofsayda düşürdü; her ne kadar bir gün sonra neredeyse tam kadro Saraçhane’de boy gösterilmişse de Akşener hadiseyi yorumlama farkından doğan hamle üstünlüğünü korumuş oldu.

Bir bütün olarak bakıldığında, 6’lı masanın Saraçhane’de seçim startının verildiğini söyleyebiliriz.

Fakat liderlerin verdiği görüntü, onları bekleyen tuzaklara karşı yeteri kadar hazırlıklı olmadıkları kanaatini kuvvetlendirdi. Üstelik 6’lı masa içindeki rekabetin seçime doğru vites yükselttiği izlenimi doğdu. Belli ki bu dalgalı durum, CB adayı netleşmeden stabil bir hal alamayacak. Kamuoyuna derhal açıklanmasa da muhalefet artık CB adayını ve programını belirlemek zorunda.

***

Toplumsal Muhalefet Ne Yapıyor?

Saraçhane’de toplanan yurttaşlar, 6’lı masanın temsil gücünün ve enerjisinin çok ötesindeydi.

İmamoğlu kararının 2023 kırılmasında tuttuğu yeri idrak eden binlerce kişi alanı doldurdu. Orada bulunanlar yalnızca İmamoğlu’na destek için değil önümüzdeki süreçte yaşanması muhtemel gelişmelere karşı bilinçli, dirençli ve umutlu olduğunu iktidara göstermek, örtük de olsa muhalefeti uyarmak için de bir araya gelmişti. Moral üstünlük liderlerden performansından ziyade yurttaşların birlikteliğinde saklıydı.

Benzer bir tespiti SGB’nin cumartesi günkü eylemi için tekrarlamak mümkün. SGB, tarikat ve cemaat düzenine son sloganıyla laiklik mücadelesini yükseltmek için alandaydı. İktidarın İslamcı kuşatmasına, 6’lı masanın bu kuşatmaya kayıtsız kalmasına tepki gösteren ilericiler, sosyalistler, cumhuriyetçiler meydanı doldurdular. Birlikte mücadele sözü verdiler.

Son bir haftada gördük ki, toplumsal muhalefet düzen muhalefetinin birkaç adım ötesinde. Şayet bu karanlıktan çıkılacaksa iktidara aday olan muhalif güçlerin toplumsal muhalefetin sesini işitmesi, uyarılarını dikkate alması gerekiyor.