İstanbul'da etkili olan sağanak yağışlarda alanda olmadığı yönünde eleştiri alan İBB Başkanı İmamoğlu, "Gelişmeleri ekiplerimizden bilgi alarak an ve an takip ettim. Gelişmeleri ekibimizle yönettik. Çizmemi gösteriş olsun diye değil, afet öncesinde altyapı çalışması yaparken giyerim" dedi.

İmamoğlu'ndan İstanbul'daki sele ilişkin açıklama: Eleştirilere yanıt verdi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentteki aşırı yağışlar sırasıdna şehir dışında olması nedeniyle gelen eleştirilere yanıt verdi.

"İstanbul genelinde adına afet denilecek bir olay yaşanmadığını, sadece Esenyurt'ta sınırlı bir sorun yaşandığını söyleyen İmamoğlu, "Aynı yerde geçmiş yıllarda defalarca sorun yaşandı" dedi. İmamoğlu, "Yağış gece yarısından sonra şiddetini arttırmıştı. Gelişmeleri ekiplerimizden bilgi alarak an ve an takip ettim. Gelişmeleri ekibimizle yönettik" diye konuştu.

"Esenyurt'ta dere yatağını ben başka yere aldırmadım. Dere yatağını ben daraltmadım. Esenyurt'u vahşi yapılaşmaya ben açmadım. Geçmiş dönemin Esenyurt Belediyesi ve İBB yönetimi, dünyanın en çirkin şehrini var eden o zihniyet yaptı tüm bunları" ifadelerini kullanan İmamoğlu, "Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver şeklinde telefonlar aldım. Ben çizmemi gösteriş olsun diye değil, afet sonrasında değil, afet öncesinde altyapı çalışması yaparken giyerim" dedi.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"O gün İstanbul genelinde afet benzeri bir durum yaşanmadı. Birkaç ilçede yaşanan su baskınları oldu. Sadece Esenyurt'un Pınar Mahallesi'nde sınırlı bir hatta, hatta bir sokakta sorun yaşandı. Kaldı ki aynı yerde geçmiş yıllarda defalarca sorun yaşanmıştır. Son olarak 2020 yılında yaşanan sorun sonrası bu bölgeye kalıcı çözüm oluşturmak adına da yatırım kararı aldık ve süreci devam ediyor. Tam 8 milyonu aşan bir yatırımdan bahsediyoruz.

'GELİŞMELERİ AN VE AN TAKİP ETTİM'

Yağış gece yarısından sonra şiddetini arttırmıştı. Gelişmeleri ekiplerimizden bilgi alarak an ve an takip ettim. Gelişmeleri ekibimizle yönettik. Ne yazık ki son yıllarda Türkiye'de pek çok alanda işlerin normalinden saptığını yaşamaktayız. Mevcut iktidarın uygulamaları nedeniyle dejenere bir olgu ortaya çıktı. Tüm alanlarda tek adamlık anlayışı. Bu tek adamlık anlayışı yaygın bir hale getirilmek isteniyor.

'TEK ADAM OLMAZSA HİÇBİR ŞEY YÜRÜMEZ, YÜRÜYEMEZ ALGISI YARATILMALI'

Ülkenin önemli noktalarında görev yapanlar kendi akıllarıyla değil hep o 'tek adam' dediği ne ise onun için harekete geçiyor. Her şeyi yapan o tek adam olmalı. Tek adam olmazsa hiçbir şey yürümez, yürüyemez algısı yaratılmalı. Bu milim milim işlenen bir algı süreci. Bu dejenere bir yönetim şekli ve iş yapma halidir. Tek adamlığın bu denli yüceltilmesi ve her alana yayılmaya çalışması çok tehlikeli bir durumdur. İBB 3 yıldır tek adam kafasıyla yönetilmiyor. Ülkeyi tek adam kafasıyla yönetenler bu gerçeği anlasın. Ben başkan olarak kaldığım sürece İBB tek adam anlayışı ile yönetilmeyecek.

'ÇİZMENİ GİY, ALANDA FOTOĞRAF VER TELEFONLARI ALDIM'

Keşke Ekrem İmamoğlu'nun elinde sihirli değnek olsa, olay yerine gelince o problemi orada anında çözse ama bu tür şeyler ancak filmlerde olur. Bir de basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına şov yapan bazı siyasilerin iş yapma biçimini başka yerde göremezsiniz.

Benim üzerimden binlerce yol arkadaşımın emeklerini yok saymaya o arkadaşlarımın bütün çabalarını görmezden gelmeye kimsenin hakkı yok. Objektifin önüne geçip çizme görüntüsü vermeyle kimse bu emeğin üstünü kapatamaz. Ben huzurlarınızda o gece boyunca çalışan her bir mesai arkadaşımı İstanbul halkı ve kendi adıma yürekten teşekkür ediyorum. Küçük, büyük zarar gören tüm vatandaşlarımızın her zaman yanında olacağımızı belirtmek isterim.

O gece sabaha kadar İBB'nin çalışanları sahadaydı. Sabahın ilk ışıklarına kadar tüm süreci dev kadro ile yönettik. Şov yapmaya değil sorunu çözmeye odaklandık ve sorunu çözdük. 'Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver' şeklinde telefonlar aldım. Ben çizmemi gösteriş olsun diye değil, afet sonrasında değil, afet öncesinde altyapı çalışması yaparken giyerim. Ben çizmeyi 25 yıldır çözülmemiş altyapı sorunlarını çözmek için giyiyorum.

Popülizm yapa yapa bu şehirde pek çok sorunu kangrenleştirmiş zihniyeti eleştirecek açıkçası bu saatten sonra ne yetkisi ne de ahlaki hakkı var. Ben afete neden olacak siyaset uygulayıp sonra afet sahasında fotoğraf çektirsem açıkçası hem kendimden utanırım hem milletimize karşı da yüzüm kızarır.

Esenyurt'ta dere yatağını ben olduğu yerden değiştirip başka yere kaydırmadım. Çünkü Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım. Alt yapı olmadan binlerce beton gökdeleni ben dikmedim. Aynı zihniyet sadece Esenyurt'ta değil rant uğruna İstanbul'un birçok vadisine, dere yatağına kötü yapılaşmaları soktu. Bu dere yataklarında İstanbulluların ne bedeller ödediğini görebilirsiniz.

Bu rantçıların yarattığı kaosu azaltmak için büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Yağmur üç yıl önce yağsa hala selde kaybolanları arardık.

'SIKINTILARIN ASIL SAHİBİNİN 20-25 YILLIK AYMAZLIKLARI ELE ALINMIYOR'

İstanbul'un makus su baskını sorununu çok büyük oranda çözmüş kalan az bir kısmı da tamamlayacak gururu yaşayan bir ekibiz. Ne yazık ki bu düzende ne bu çalışmalar konuşuluyor ne de sıkıntıların asıl sahibinin 20-25 yıllık aymazlıkları ele alınıyor. Ben televizyon kanallarınızı izlemiyorum. Çünkü dejenere edilmiş bu düzende insanımıza yakışan konuşmalar o kanalların çoğunda yapılmıyor.

Ortada bir cinayet var zanlı elini kolunu sallayarak olay yerinde geziyor, kurtarıcı gibi bir de poz veriyor. Herkes onun suçlu olduğunu biliyor ama her nedense maktulü yaşama döndürmeye çalışan insan suçlanıyor ve linç ediliyor. Basının yaratmak istediği bu.

Bize başka amaç gütmeden vicdanıyla eleştiri yapan tüm vatandaşlarıma, her gazeteciye sonsuz saygım var ama art niyetli insanların veya medya mensubu görünümlü propagandistlerin niyetini de aklımızdan çıkarmıyoruz ve vatandaşlarımızın da aklından çıkarmamalarını öneriyorum. Benim temiz kalpli milyonlarca dostum var. 'Sana çok yükleniyorlar ama sende aman onlara koz verme' diyorlar. Konu inanın koz vermek meselesi değil. Onların bir hesabı olduğunu unutmayalım. O hesap tutana kadar benimle uğraşmaya devam edecekler. Hangi tedbiri alırsanız alın uyduracaklar benimle uğraşmaya devam edecekler. Benim derdim İstanbul'un en başarılı, en hizmetkar ve en demokrat belediye başkanı olmak.

'PARTİZANLIĞA GEÇİT VERMEYECEĞİZ'

O partizan kafa bizim karşımızda asla galip gelemeyecek. Partizanlığa da asla ve asla geçit vermeyeceğiz.

Halkımızın benimle bir sıkıntısı yok. Halkımızın geçim derdiyle, karnını doyuramamakla, gelecekle ilgili sorunları var. Keşke aklı başında yorumcular her gece bu dertlere çözüm arasa.

Birilerinin gölgesine kendimi atıp, İstanbulluların dümen suyuna girsem ve bir avuç insanın özel menfaatleri için kullananların dümen suyuna girsem inanın bu şehirde kimsenin dokunmadığı bir başkanlık yapmak mümkün olabilir. Biz İstanbul'da hizmete ve dayanışmaya devam edeceğiz.

'ÜÇ YILDA 25 GÜN İZİN KULLANDIM'

İstanbul seçimlerini kazandığım günden bu güne 3 yıl geçti. Üç yılda izin kullandığım gün sayısı tam 25 gün. Yani her yıla sadece bir hafta düşüyor. Her yıl bir hafta ailesine vakit ayırmış bir babayım. Ailelerin birlikte zaman geçirmeye, paylaşmaya ve mutlu olmaya da hakkı var. Ben İstanbul'a hizmet etmeyi kutsallaştırmış bir belediye başkanıyım. Bu anlamda en üstün çalışkanlığı, eforu ortaya koymaya kararlıyım ama aynı şekilde ben çocuklarımı dinlemeyi ve onları anlamaya çalışmayı, onlarla kaliteli zaman geçirmeyi kutsallaştırmış da bir babayım. İki tatilimde de yağmura denk geldi İstanbul. Bütün İstanbul çalışkanlığımı da iyi niyetimi de iyi biliyor. Benim aile fertlerim, çoluk çocuğum siyaset ortamında hiç gezmediği için ben onlara siyaset ortamında vakit ayıramıyorum. Ben onlara ancak evimde ve yıl içindeki bir haftada vakit ayırabiliyorum. Onların siyasi ortamda vakit geçirmesi bizim aile prensiplerimize aykırı."