"Arjantin bağımlılıktan kurtulmak için IMF kredilerini ödemeyi reddetmeli. Bağımlılık için tasarlanmış aşağılık bir anlaşmayla hiçbir gelecek yoktur."

IMF kredileri neden geri ödenmemeli?

Emmanuel Alvarez

Uluslararası Para Fonu (IMF) "üçüncü dünya" ülkeleri ve özellikle Latin Amerika ülkelerinin egemenliği ve ekonomik bağımsızlığına diz çöktürmek için emperyalizmin bir aracı olarak işlevini sürdürüyor. Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri (2015-2019) döneminde alınan 55 milyar dolarlık kredi, ülke tarihinde IMF'den alınan en yüksek kredi ve bugünkü hükümetin yeni bir anlaşmayla bu borcu ödemesi isteniyor.

Macri, Bolivya'da Evo Morales'e, Brezilya'da Lula da Silva'ya yönelik zulmü, Venezuela'nın tecrit edilmesi ve Juan Guaido'nun meşrulaştırılmasını destekleyen IMF'nin stratejik bir müttefikiydi.

ABD, Arjantin'i kontrol etmek için IMF'yi kendi tüzüklerini ihlal etmeye zorladı. Arjantin bölgede önemli bir ülke, Asya'nın süper güçleriyle ticaret, finans ve teknoloji anlaşmalarını derinleştirme potansiyaline sahip. Borç sorunu da teknik veya idari değil, derinliği olan siyasi bir sorundur.

KREDİ BORCU HİLELİ BİR ALDATMACADIR

IMF “borcu”, IMF'nin kendi tüzüklerine ve uluslararası hukuka aykırı olarak Macri döneminde Arjantin hükümetine verildi. Anlaşmadaki madde 6, bir ülkenin "büyük veya sürekli bir sermaye kaçışını karşılamak için fonun genel kaynaklarını kullanamayacağını" belirtir. Sermaye kaçışının kanıtlarına rağmen, IMF Arjantin'e borç vermeye devam etti.

Bu arada ülkeye giren dolarlar, özel borç alacaklılarına, yurt dışında temettü ödeyen şirketlere ve döviz kuruyla spekülasyon yapan kısa vadeli yatırımcılara gitti. 2020 yılında Arjantin Merkez Bankası borç alınan doların sermaye kaçışında nasıl israf edildiğini, kişi ve şirketlerin isimleriyle birlikte detaylandırarak bir rapor hazırladı. Bu rapor halka açıktır ve borçtan asıl yararlananları göstermektedir. Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi bu sahtekarlığı ve IMF'nin kendi tüzük ihlallerini kınamalıdır.

IMF BAĞIMLILIK VE ZORBALIK DEMEKTİR

En sık duyulan argümanlardan biri, IMF ile acilen bir anlaşmaya varılması ve Arjantin'in “büyümesi” için bir ekonomi planı sunulması gerektiği. Devlet Başkanı Alberto Fernandez ve Ekonomi Bakanı Martin Guzman'ın argümanları budur. Ancak bu bir hayal. Çünkü borç halihazırda ödenemez durumda ve 3-4 yıl sonra da öyle kalacak. Kredinin son ödeme tarihlerini ileriye çekecek herhangi bir anlaşma, üzerine ödenmesi imkansız meblağlar ekleyecek.

Arjantin'i neler bekliyor? Yunanistan'da olduğu gibi, borç ödenemediği için birçok müzakereler yürütülecek ve daha sert talepler istenecek. Aynı durum Arjantin'in IMF ile yaptığı 22 yıl önceki anlaşmada da oldu. Bu anlaşmaların her biri ekonomide istikrarsızlık yarattı ve başarısız oldu.

SAĞCILAR YURTTAŞLARI BORÇLA KORKUTUYOR

Ülkede sağcıların önderlik ettiği bir korku kampanyası yürütülüyor. Arjantin'in IMF borcunu ödememesi halinde bir cehennemin beklediğini iddia ediyorlar. Bu kampanyanın amacı, IMF'nin şartlarını kabul etmek ve ödeme yapmaktan başka bir alternatif olmadığına ikna etmektir.

Ancak sözü edilmeyen şey, borcu tanımanın ve ödeme biçiminin halkı daha da karmaşık bir duruma sürüklediği. 2001'de Ulusal Kongre'de ilan edilen "borç ödemelerinin durdurulması" ve sonraki yıllarda borcun ağırlığının hafifletilmesi kararına rağmen ülkenin IMF'ye borcunu ödememe geçmişi olmadığı söyleniyor. Son 50 yılda 30 ülke IMF'ye borcu nedeniyle temerrüde düştü. Yüzde 50'yi aşan enflasyon, yüzde 40'ın üzerinde yoksulluk oranlarıyla ve barınma, eğitim, sağlık gibi temel hizmetleri karşılamadan yaşamak imkansızdır.

BAĞIMLILIĞI TASARLAYAN ANLAŞMA REDDEDİLMELİ

Borçtan sorumlu olan muhalefet ise bugün Fernandez hükümetine IMF'yle yeni bir anlaşma yapması için çağrı yapıyor, tüm siyasi kesimlerin de bu anlaşmaya oybirliğiyle destek sunmasını istiyor. Bu oybirliği çağrısı, borç sahtekarlığını ve IMF dolandırıcılığını sorgulamaya tamamen gölge düşüyor. Arjantin halkına ödemesi için dayatılan bu borç aldatmacası ile zenginlerin daha da zenginleşmesine izin veriliyor. IMF'ye borcun ödenmesi asla müzakere edilmemelidir.

Bağımlılık için tasarlanmış aşağılık bir anlaşmayla kısa veya uzun vadeli hiçbir gelecek yoktur. Komşu ülke Şili'de 30 yılı aşkın süren Pinochet diktatörlüğü ve muhafazakar statükodan sonra halk seçimlerde zafer elde etti, neoliberal restorasyona ve yükselen faşist gericiliğe direnen bir dalga başlatıldı. Amerikamız henüz yenilmedi ya da teslim olmadı.

Peoples Dispatch'ten
çeviren BirGün Çeviri Kolektifi