İnce: Pencereden etek boyu ölçmeye kalkışan bir Cumhurbaşkanımız var

Eski CHP Grup Başkanvekili ve milletvekili Muharrem İnce, kutuplaşmanın gündelik yaşamımızda belli toplumsal kesimlerin diğerlerine karşı husumet yaratan davranışlar içine girmesine neden olduğunu söyledi. İnce, "Hemen her gün bireyin sadece kendisini ilgilendiren giyim, eğlence ve siyasal tercihlerine yönelik saldırılarla karşılaşmaktayız. Sokaktaki yaşama, kendini ahlak zabıtası ilan eden, pencereden etek boyu ölçmeye kalkışan bir Cumhurbaşkanımız var" dedi.

T24'ün haberine göre, ekonomiden siyasete, kutuplaşmadan dış politikaya Türkiye’nin temel sorunlarına ilişkin sorulara cevap veren İnce, Erdoğan'ın "toplumdaki ayrışmaları sert ideolojik kalıplara dökmeye çalıştığını" belirterek, "Kutuplaşma, toplumdaki sorunları sağlıklı bir şeklide çözülmesini engelliyor. Kutuplaşan toplumlarda hak kavramı yerini ayrıcalık kavramına bırakır" dedi.

'HEMEN HER GÜN BİR BİREYİN YAŞAM TARZINA YÖNELİK SALDIRILARLA KARŞILAŞIYORUZ'

"AKP döneminde tırmanan kutuplaşma, AKP’nin geliştirdiği dini söylem üzerinden bireyi dışarıda tutan, onun yaşamındaki özel bağlamları dikkate almayan, herkesi aynı ya da öyle olması gerekti gibi düşünmeye zorlayan bir kurgunun topluma dayatılmasıdır" diyen İnce, "Bu dayatmadan kaynaklanmaktadır. Bu dayatma bireyin yaşama tutunmasında rol oynayan tarikat, hemşerilik, etnik köken bağları kullanılarak yapılmaya çalışıldı. Cumhuriyet toplumumuzu, büyük çoğunluğu Sünni bir toplum olarak tanımlamadı. Kendimizi modern bir toplumun olması gerektiği biçimde ama kendi geliştirdiğimiz, kendi irademizle kabul ettiğimiz bir hukuka göre tanımladı. Hukuka dayalı bir toplumun kuralları bireyleri önce birbirine karşı sorumlu yapar. Hiçbirini özel nedenlerden dolayı birbirinden ayrı tutmaz. Oysa AKP iktidarı tersini yapmaya çalıştı. Hukuka dayalı modern bir toplum olmak yerine inanç temelli bir toplum olduğumuz gerçeğinden hareket ederek toplumsal yaşamı düzenlemeye kalkıştı. Onunla uyumlu hukuk kuralları koymaya çalıştı. Yaşamakta olduğumuz kutuplaşmanın altında bu yatmaktadır. AKP bu yaklaşımı ile iktidar için gerekli seçmen desteğinin bu şekilde konsolide edileceğine, bir arada tutulacağına inandığı için tercih etti. Ama AKP’nin bu tercihi, günümüzün temel sorunlarından biri haline geldi" şeklinde konuştu.

Çünkü kutuplaşma gündelik yaşamımızda belli toplumsal kesimlerin diğerlerine karşı husumet yaratan davranışlar içine girmesine neden olmakta. Hemen her gün bireyin sadece kendisini ilgilendiren giyim, eğlence ve siyasal tercihlerine yönelik saldırılarla karşılaşmaktayız. Sokaktaki yaşama, kendini ahlak zabıtası ilan eden, pencereden etek boyu ölçmeye kalkışan bir Cumhurbaşkanımız var.

'TOPLUMSAL SERVETİN YARISINDAN FAZLASI YÜZDE BİRİN ELİNDE'

Ekonomik krizin sebebinin tek adam rejiminden kaynaklandığını söyleyen İnce, çözümün yine 'hukuk ve demokrasi'de olduğunun altını çizdi. İnce, "Türkiye’de eşitsizlik sorununu gelir dağılımının bölüşümünde yaşanılan eşitsizlikle, dar anlamda ekonomik göstergelerle sınırlamamak gerekir. Sosyal, sınıfsal, toplumsal cinsiyet boyutları bir yana eşitsizliklerin politika tercihlerinden kaynaklanan boyutları vardır ve bunlar çok önemlidir. Önce gelir dağılımı eşitsizliklerinden örnekler verelim. En zengin yüzde 20’lik kesim ile en düşük gelire sahip yüzde 20’lik kesim arasındaki fark 8 katına ulaştı. Yani toplam gelirin yaklaşık yarısını 20 kişi alırken diğer yarıyı 80 kişi paylaşıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Toplam servetin yarıdan fazlası en zengin yüzde birin elinde. Ve Türkiye dünyada servet dağılımının en hızlı bozulduğu üç ülkeden biri" dedi.

'NE YAZIK Kİ TÜRK ORDUSU BİZE OLUMLU BİR MİRAS BIRAKMADI'

Ordu ve siyaset ilişkileri üzerine de yorum yapan İnce, "Vesayet ya da kurtarıcılık anlayışının, sadece ordunun yapısından yola çıkarak anlaşılamayacağını" vurgularken, "Türk ordusu ne yazık ki demokratik siyasetin kurallarına bağlı kalma konusunda olumlu bir geçmişi bize miras bırakamadı. Diğer yandan, bir ülkenin sivil siyaseti demokratik değilken ordusunun demokratik olmasını istemek, öyle olması gerektiğini söylemek anlamsızdır" dedi.

'KÜRT SORUNUNU HER KOŞULDA ÇÖZERİZ'

"Temel sorunlardan bir başkası da Kürt sorunu. Bu sorun sizce nasıl çözülebilir?" sorusuna da yanıt veren İnce, "Önce sorunun adını doğru koymalıyız. Sorun Kürt sorunu mu Kürdistan sorunu mu? Kimlik mi, egemenlik mi? Eğer bu sorun Kürt sorunu ise, bu sorunu biz çözeriz. Her koşulda çözeriz. Eğer sorun Kürdistan sorunu ise, bu Türkiye’nin bir bölgesinde farklı bir egemenlik, farklı bir statü, farklı bir bölge oluşturmak demektir. Böyle bir talep varsa bu sorundan kaynaklanan çatışmaların Türkiye’nin her tarafına taşınması kolay kolay önlenemez. Sorun bir sınır çizme noktasına geldiği andan itibaren bu bölgelerde etnik çatışma, arınma tehlikesi doğar. Osmanlı Devleti'nden ayrılarak kurulan devletler bize bu konuda net bir fikir vermektedir. Mesele sorunu bu anlayış noktasına taşımadan çözümler üretebilmektir. O nedenle adını doğru koymalıyız. Eğer sorun Kürt sorunu ise, bu bir demokrasi ve özgürlük sorunudur. Eğer Kürdistan sorunu ise siyasi partilerin çözme kapasitesini aşan, devletin kendi var oluşunu tartışmaya açan bir sorundur" diye konuştu.