İnce yerinden kırılan kalpler

DİDEM GÖRKAY

Murat Darılmaz’ın ‘’Akşam Olur Karanlığa Kalırsın’’ adını taşıyan öykü kitabı Meda Kitap tarafından geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluştu. 16 öyküden oluşan kitabın adı pek çoğumuzun da severek dinlediği Sivas yöresine ait bir öyküden geliyor. Hem adı hem de kapağıyla okuyucuyu etkileyen kitap Murat Darılmaz’ın ikinci öykü kitabı. İlk öykü kitabı ‘’Yola Düşen Gölge’’de olduğu gibi bu kitabında yer alan öykülerde de en belirgin izlek; ince yerlerinden kırılan kalpler, ailelerine karşı sorumluluğu olan babalar, hayata tutunmak için uğraşan insanlar…

İçinde yaşadığımız çağın sorunlarını, 12 Eylülün karanlık günlerinden son zamanların en büyük insanlık trajedisi haline dönüşen mülteci sorununa kadar ele alan Murat Darılmaz bunu yaparken mümkün olduğunca okuyucuyu yormayacak şekilde akıcı bir üslup kullanmış. Öykülerin odağında hayat ve hayatın her geçen gün artan zorlukları yer alıyor. Seçtiği karakterlerin her an her yerde okuyucunun karşısına çıkacak olması ve okuyucunun öykülerde kendinden birçok şey bulması okuyucunun sıkılmadan okuyacağını daha ilk satırlarda hissettiriyor. İlk kitabında olduğu gibi ikinci kitabında yer alan öykülerde de karakterleri derinleştirerek işleyen yazar böylece okuyucunun karakterlerle bütünleşmesini sağlıyor. Kitabın girişinde Attila İlhan’ın Korku’nun Krallığı isimli şiirinden dizelere yer veren Murat Darılmaz, kitapta yer alan öykülerde akıcı bir üslup ve temiz bir dil kullanmış. Fazlalıkları ustaca atarak sadece anlatmak istediğini anlatan yazar bu yönüyle okuyucunun sıkılmadan okumasını sağlıyor. Öykülerde yer alan imgelerin okuyucu üzerinde kolayca görsel karşılığı oluşuyor. Bunun nedeni şüphesiz yazarın dile hakim oluşu. Maddi ve tinsel bir dünyanın içinde insanı kendine getirecek, yaşama dair küçük ayrıntıların okuyucunun karşısına çıkması da kitabın sürprizlerinden.

Kitabın ilk öyküsü Şarampol, mültecileri botlarla hareket edecekleri kıyıya taşıyan bir kamyonun kaza yapması sonucunda şoförün kaza yerinden kaçışını anlatıyor. Yaralı şöfor olay yerinden kaçarken okuyucunun aklından uzun süredir devam eden mülteci sorununun karşısında insanların suskunluğu okuyucunun aklından geçiyor.

Mayıs Bitiyor adını taşıyan öykü her şeyin geçici olduğunu satır aralarında vurguluyor. Özellikle de yaşadığımız çağda ucuzlaştırılan aşkı yazar, şu cümleleriyle başarılı şekilde anlatmış. Yirmi Beş Metrekare Mavilik isimli öykü adından da anlaşılacağı gibi oldukça küçük, yirmi beş metre kare bir alanda geçen hayatları anlatıyor. Oldukça başarılı bir gözlem yeteneğiyle yazılmış öyküde yazar adeta kendini kahramanların yerine koyarak onların gözünden hayatı ele alıyor.

Kasiyer Günlüğü isimli öyküsünde ise çalışma ortamının zorlukları ve harcana emeğin hiçbir zaman tam olarak karşılığının alınamamasını anlatıyor. Sürekli iş değiştirmek zorunda kalanların kendini bulacağı bu öyküde, gittikçe zorlaşan iş bulma konusu ve diplomanın eskisi gibi birçok kapıyı açamayışı anlatılıyor. Kartlar Yeniden Dağıtılsın, Havuz Problemi, Derdalan da kitaptaki en güzel öykülerden.

Kitabın içinde yer alan öyküler insanı üzerinde durup düşündürtecek cinsten ve bu yönüyle okuyucuda hayatı sorgulamaya itiyor. Öykülerin konuları, karakterleri ve kitabın adı bir bütün oluşturmuş. Hep gitmeyi anımsatan yol ve zaman izleklerinin yer aldığı öykülerde okuyucu da kendini bir yolculuğun içinde buluyor. Murat Darılmaz Esme Aras ile yaptığı röportajda ‘’Edebiyatın amacı haz almaktır.’’ diyor. Murat Darılmaz’ın ‘’Akşam Olur Karanlığa Kalırsın’’ isimli kitabında yer alan öykülerinde bunu başardığını söylemek mümkün. Murat Darılmaz’ın okuma edimi ve yazma edimini birbirine kenetleyerek başarılı bir yazar olarak bu öyküleri kaleme aldığını okuyucu kitabı bitirdikten sonra mutlaka aklında kalan satırlardan anlayacaktır. Murat Darılmaz kitapta yer alan birçok öyküsünde yarattığı imgelerle, metaforlarla anlatmak istediklerini okuyucuya veriyor.