İnfaz değil ‘insafsızlık’ düzenlemesi: Suçluya af var, tweet atana yok

Korona salgını nedeniyle cezaevlerinden tahliyelerin bir an önce başlaması amaçlanıyor. Cumhurbaşkanı’na sunulan infaz düzenlemesi için kamuoyunda tepkiler oluşmuş, Recep Tayyip Erdoğan da kapsam hakkında rahatsızlıklarını dile getirmişti. Kamuoyunun en çok tepkisini çeken konular arasında ise ‘cinsel istismar’ ve ‘uyuşturucu’ suçları vardı. Erdoğan da bunları ‘kırmızıçizgisi’ olarak ele almıştı.

ETRAFINDAN DOLAŞILACAK

Geldiğimiz noktada tasarının etrafından dolaşılacağı endişesi var. Özellikle kadınlar ve korumasız toplum bireyleri risk altında. İnfaz kapsamından TCK’nin 82’nci maddesinde yer alan ‘kasten öldürme’ suçunun, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli hâlleri muaf tutuluyor. Yani insan canına kast edenler, aftan yararlanamayacak. Ancak sembol Şule Çet davasının avukatı Umur Yıldırım önemli eksikliği dile getiriyor:

KEZZAP ATAN NE OLACAK?

“82’nci madde kasten öldürmenin nitelikli halini esas alıyor. Ama kadınlar sadece öldürülmüyor; yaralanıyor, yüzlerine kezzap atılıyor, sokak ortasında öldürülmekten daha kötü hale getiriyor. Yaralama ve ağırlaştırılmış yaralamayı ilgilendiren 81, 82 ve 83’üncü maddelerin ‘kırmızıçizgi’ dışında olması kadına karşı şiddeti önlemeyecek aksine bunun daha da önünü açacak. Bunlar suçluluğu kanıtlanmış insanlar. Mağdurlar, bu suçlularla belki de yeniden aynı ortamlarda yaşamak zorunda kalacak. Bu suçların işlenme potansiyeli çok yüksek. Sistem mağdurla değil suçlu ile empati kuruyor. Rehabilite altyapısı olmadan cezaevlerini bu suçlulardan arındırmak, aynı vakaların yaşanması ve hapishanelerin kısa zamanda aynı faillerle bir daha dolması demek.”

‘İSTİSMARI TARTIŞMAK BİLE UTANÇ’

Avukat Yıldırım, bir diğer maddeyi ‘cinsel istismar’ suçunu değerlendiriyor: “Bundan 2 yıl önce de af kanunu tartışılıyordu. 15 yaşından küçük çocuklar ve çocuk gelinler ile ilgili olarak gündeme gelen ‘istismar’ tasarısı da kamuoyunun tepkisini çekmişti. Isıtıp ısıtıp önümüze getiriyor. Bir kez daha salgının arkasına sığınarak aynı şeyi yaptılar. Kamuoyu yine geri adım artırdı. Bu hali ile bir infaz yasası düşünmeleri bile utanç vericiydi.”

PEKİ, CİNSEL SUÇLAR NE OLACAK?

Yıldırım; “Burada da gözden kaçan bir nota var” diyor: “Cinsel istismar suçu, gelen tepkiler sonucu kapsam dışına çıkarılmış olabilir. Oysa ‘cinsel suçları’ bir üst başlık olarak ele almalıyız. Altında; 18 yaşından küçük olanlara ilişkin söz konusu ‘cinsel istismar’ suçunun yanı sıra, ‘cinsel saldırı’ ve ‘cinsel taciz’ suçları var. Çocuklara yönelik cinsel istismar suçları kapsama girmezken diğer alt başlıkların infaz kapsamına tabi tutulacağı endişesi var.”

Avukat Umur Yıldırım, bunu Şule Çet davası ile somutlaştırıp kaygılarını dile getiriyor: “Kadınlara tecavüz edip öldürenler bu af kapsamından yararlanacak mı? Kadınların, öldürülmeden ya da şiddete maruz kalmadan önce tecavüze uğradığı vakalar oldukça yüksek. Yakın tarih de bunun örnekleriyle dolu. Bizim kamu yarına gösterdiğimiz emek ve çabalar heba olacak. Faallerin hak ettikleri cezayı alması için uğraşıyoruz. Fakat etrafından dolanılmaya çalışılan maddeler ve afla, bunun da hiçbir anlamını bırakmıyorlar.”

KİŞİYE GÖRE AF

İnfaz paketindeki, topluma karşı işlenen ve kamunun bütününü ilgilendiren ‘uyuşturucu suçu’ maddesi de kafa karıştırıcı. Böyle bir suçta, ‘baron’ ve ‘satıcı’ ayrımı yapmak doğru mu ya da bu sınırı ayrıştırabilmek mümkün mü? Avukat Umur Yıldırım, çarpıcı ifadeler kullanıyor: “Bu suçlar kapsamında kimler var, bunlardan kim yararlanacak, araştırılması gerekiyor. Çünkü infaz kapsamındaki maddelerin kişi bazlı olduğunu düşünüyoruz. Belli kişilerin çıkarılması için belli suç tiplerinin tasarıya dahil edildiği şüphesini taşıyoruz.”

ÇİFTE STANDART

Yıldırım; ‘terör’ ve düşünce suçlarına karşı büyük bir çifte standardın ortaya çıktığını da belirtiyor: “Kadın katili, tecavüzcü, uyuşturucu satıcısı elini kolunu sallayarak dışarda dolaşacak. Fakat yazı yazdığı ya da sosyal medyada paylaşım yaptığı için insanlar hapiste kalmaya devam edecek. Bu; eşitlikten uzak, vicdanları yaralayan çok adaletsiz bir çelişki.”