Koronavirüsün en ağır etkilerinin görüldüğü İngiltere'de Muhafazakar Parti iktidarı halkın ölümünü seyrediyor, şirketleri kurtarmak için bütçe çıkarıyor. Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise iç tartışmalara gömülerek bocalıyor. Ülkede yalnızca 'Sıfır Covid Koalisyonu' halkın acil taleplerine kulak verilmesi için çağrı yapıyor.

İngiltere'de pandemiyle boğuşan halk bir başına bırakıldı: İktidar güç kaybediyor

Dış Haberler Servisi

İngiltere'de Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakar Parti iktidarı ülke genelinde çöken sağlık hizmetleri ve yetersiz aşılama karşısında halkı adeta ölüme terk etti. Kanser hastalarının bile tedavilerinin ertelendiği hastanelerde, kapasite olmaması üzerine "Ölümler daha fazla olabilir" diyen Johnson, hayatta kalma mücadelesi veren milyonlarca yurttaşın iktidarı sorgulamasının en temel nedenlerinden biri. UNICEF bile tarihinde ilk kez İngiltere'deki çocuklar için yardım fonu oluştururken hükümet pandemide zarar eden şirketlerin çıkarlarını koruma telaşında.

İKİNCİ DOZ AŞI BEKLETİLİYOR

Koronavirüsten 100 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği ülkede, Muhafazakar Parti hükümeti bugüne kadar 605 milyar sterlinlik salgın paketinin 550 milyarını doğrudan şirketlere verdi. İşçilere ve işsiz kalanlara ise yalnızca 55 milyar ayrıldı. Covid-19 ölümleri son bir haftada bin 200'lere ulaştı, günlük vaka sayıları ise 37 bin ve hastanede yatanların sayısı 40 bine yaklaştı. Hastanelerin tamamında yoğun bakım üniteleri dolu ve binlerce kişi solunum cihazlarına bağlı.Şimdiye kadar yapılan 5 milyon 861 bin 351 aşının tamamı birinci doz. Dünya Sağlık Örgütü ikinci dozun en geç 42 günde vurulması gerektiğini açıklarken İngiltere Sağlık Bakanlığı, onay verdiği Pfizer-BioNTech aşısının ikinci dozunun en erken 12 hafta sonra yapılacağını duyurdu. Koronavirüsün mutasyon etkileri gösterdiği ülkede tablonun daha da kötüleşmesi bekleniyor.

İŞÇİ PARTİSİ'NDE İÇ TARTIŞMALAR

Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise parti içi tartışmalara gömülmüş durumda. Keir Starmer'ın başkanlık koltuğuna oturduğu partide aylardır hala antisemitizm tartışmaları başat konu. Starmer'ın eski İsrail ordusu casusu Assaf Kaplan'a partide görev vermesine ilişkin partiden tepkiler yükselirken halkın acil taleplerine yanıt üretmek konusunda çoğunlukla sessizlik hakim. Partiden tasfiye edilmeye çalışılan Jeremy Corbyn ise Barış ve Adalet projesi çalışmalarına devam ediyor. Corbyn, bu kapsamda yaptığı toplantılarda hükümetin halkın sağlığını tehlikeye attığını ve binlerce insanın ölümünden sorumlu olduğunu savunuyor. Kesintilerle yok edilme noktasına gelen Ulusal Sağlık Servisi’ne (NHS) ayrılması gereken bütçenin özel şirketlere peşkeş çekildiğini belirten Corbyn, acil önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.

SIFIR COVID İÇİN KOALİSYON VAR

Corbyn aynı zamanda “Sıfır Covid Koalisyonu” ile çalışmalar yürütüyor. UNITE, FBU, UCU, PCS, GMB gibi işçi sendikalarının yanı sıra, öğrenci sendikası NUS'un da destek verdiği koalisyona birçok sağlık çalışanı da destek veriyor. Koalisyonun destekçisi olan bir diğer isim ise İşçi Partisi'nden milletvekili Richard Burgon. Burgon, ilk olarak "Herkesin aşılanması, tam kapanma kararı alınması, zorunlu olmayan kimsenin çalışmaması, NHS’ye daha fazla bütçe ayrılması, okulların kapalı kalması, kapalı olan binlerce otel odasının karantinaya alınanlara ayrılması" gibi kararların alınması gerektiğini belirtiyor. Koalisyon, "Çalışamayanlara tam maaşlarının ödenmesi, çalışmak zorunda olan işçilere ek maddi destek verilmesi, ücretsiz internet hizmeti vererek bütün çocukların online dersten yararlanması" için de çağrı yapıyor.

GREV ÖRGÜTLENİYOR

Salgından ötürü kalmadıkları yurtlara yüksek bedeller ödeyerek beli bükülen öğrenciler ise kira grevine hazırlanıyor. Manchester Üniversitesi’nde kazanımla sonuçlanan kira grevi, yaklaşık 50 üniversitede benzer sorunlar yaşayan öğrencilere ilham verdi. Öğrenciler birçok üniversitede aynı anda küçük ya da büyük ölçekli grevleri başlatmak için örgütleniyor. BBC’ye konuşan Sheffield Üniversitesi öğrencileri, kullanılmayan odaların kirasının istenmesinin büyük adaletsizlik olduğunu belirterek öğrencileri banka hesaplarını dondurup ödemeleri durdurmaya çağırıyor. Birleşik Krallık üyesi olan Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da ise yerel hükümetler, en az yüzde 10 kiraların alınmayacağı sözü verirken öğrenciler bu teklifleri yetersiz bulduğu için kira grevine çıkma kararında olduklarını dile getiriyor.

BAĞIMSIZLIK İSTENİYOR

Halkı kriz koşulları kuşatırken acil taleplere kulaklarını tıkayan yönetim İskoçya’dan yükselen bağımsızlık ısrarını da bastıramıyor. Brexit’e itiraz edip AB’de kalmayı devam etmek isteyen İskoç Ulusal Partisi (SNP) mayıs ayında bağımsızlık referandumu yapabileceğini duyurdu. SNP lideri Nicola Sturgeon, BBC One kanalına yaptığı açıklamada, İskoçya’nın bağımsızlığı için 11 maddelik “yol haritası” açıklayarak, “Parlamento seçimlerinde çoğunluğu sağlarsak mayıs ayında referanduma gideceğiz ve Birleşik Krallık hükümetinin her türlü yasal engeline güçlü bir şekilde karşı çıkacağız” diye konuştu.