İngiltere'de genel seçim günü: May mi Corbyn mi?

İngiltere sandık başında

İngiltere Avrupa Birliği'nden (AB) çıkış (Brexit) müzakerelerinin hangi hükümet tarafından yürütüleceğini belirlemek üzere bugün sandık başına gidiyor.

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da da yaklaşık 30 milyon seçmen yeni hükümeti belirlemek için oy kullanıyor. Sandıklar yerel saat ile sabah 07.00 ile akşam 22.00 saatleri arasında açık olacak.

Sandalyelerin yarısından bir fazlasına, yani 326'sına sahip olan parti tek başına iktidar olacak. Eğer hiçbir parti bu sayıya ulaşamazsa en çok oy alan partinin azınlık hükümeti veya koalisyon gündeme gelecek.

İngiltere'de parlamento, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası'ndan oluşuyor. Avam Kamarası üyeleri normalde 5 yılda bir yapılan seçimlerle belirleniyor. Seçim sistemi, dar bölge ve çoğunluk esasına dayanıyor. 650 seçim bölgesinde en fazla oy alan aday, bölgesinin milletvekili olarak parlamentoya giriyor.

İngiltere'de bir önceki genel seçim 2015'te yapılmıştı. Normal şartlarda bir sonraki seçimin 2020'de yapılması gerekiyordu. Ancak Nisan ayında bir açıklama yapan Theresa May, 8 Haziran'da erken seçime gitmek istediğini açıklamıştı.

Başbakan May'in bu kararı almasının nedeni, lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin, Avam Kamarası'ndaki çoğunluğunu artırarak AB ile yürütülecek Brexit müzakerelerinde kendini güçlü kılabilmek.

İngiltere'nin en büyük iki siyasi hareketi, iktidardaki Muhafazakâr Parti ile ana muhalefetteki İşçi Partisi. Bu iki partiden sonra en fazla milletvekiline sahip partiler, SNP ve LDP.

BAHİS ŞİRKETLERİ MAY’E ŞANS VERİYOR

Adayların oranlarını açıklayan bahis şirketleri Başbakan Theresa May'in kazanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu açıkladı. Jeremy Corbyn'in daha düşük, Tim Farron'ın seçilme ihtimalinin ise imkansıza yakın olduğunu açıkladı.

Başbakan May’in kazanma ihtimali geçtiğimiz haftalarda daha yüksek olduğu açıklanmıştı ancak mart ayından bu yana üç terör saldırının gerçekleşmiş olması hükümeti ve güvenlik güçlerini eleştirilerin hedefi haline getirmiş, 200 bin polisin işine son veren Muhalefet hükümeti okları üzerine çekerek halkın güvenini yitirmişti.

Dün genel seçimlerle ile ilgili gerçekleştirdiği son seçim kampanyasında konuşan may, güvenlik ile ilgili konulardaki endişeleri gündeme getirerek, 'terör şüphelilerinin sınır dışı edilmesi ve tehlike arz ettiği halde mahkemeye çıkarılamayan kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanması' için insan hakları yasalarında değişikliklere gidebileceklerini ifade etmişti.

May, terörizm suçlarından hüküm giyenlere daha uzun hapis cezası verilmesi gibi politika değişikliklerinin de olabileceğini vurgulamıştı.

SEÇİME GİREN PARTİLER VE LİDERLERİ

Muhafazakâr Parti: Son altı yıldır iktidarda olan Muhafazakârlar 1997 ile 2010 yılları arasında ana muhalefet partisiydi. Şu anki lider Başbakan Theresa May'den önce 2010 ve 2015 yılında iki seçim kazanan David Cameron, Haziran 2016'daki Brexit referandumunda "Evet" oyu çıkması sonucu görevini ve aynı zamanda siyaseti bıraktı.

Cameron'ın yerine, o güne kadar İçişleri Bakanlığı görevini yürüten May geçti. Anketlere göre, Muhafazakârlar bu seçimde favori olarak gösteriliyor.

Muhafazakar Parti, 18 Mayıs'ta açıkladığı seçim manifestosunda hep birlikte, ileriye daha güçlü ve müreffeh bir Britanya hedeflediklerini vurgularken İşçi Partisi lideri jeremy Corbyn'in 16 Mayıs'ta açıkladığı parti manifestosunda en dikkat çeken sözü gelir vergilerini belli bir miktarın üzerinde kazananlar için yükseltmesi oldu.

İşçi Partisi: 1997 ile 2010 yılları arasında kesintisiz olarak iktidarda olan parti, seçimde Muhafazakârlara karşı en güçlü aday ve Jeremy Corbyn liderliğinde tekrar iktidara gelmeyi hedefliyor. İşçi Partisi'nin gelenekçi safları içinde dahi zaman zaman "aşırı sol" olarak addedilen Corbyn, 1983 yılından beri milletvekilliği yapıyor.

Geçmişinde savaş karşıtı örgütlenmelere ve işçi haklarının korunmasına aktif destek veren Genel Başkan'a, 2015 yılında partinin başına geçtiğinden beri seçim kazanma konusunda çok fazla şans verilmese de, özellikle genç seçmenler arasında popülaritesi hayli artmış durumda.

Liberal Demokratlar: 1988 yılında Liberal Parti ile İşçi Partisi'nden ayrılan Sosyal Demokrat Parti'nin birleşmesiyle oluşturulan ve Lib Dem olarak da bilinen parti, siyasi yelpazede merkez solda konumlanıyor.

2010 seçimlerinde iki ana partinin tek başına iktidara gelecek oy oranına ulaşamaması sonucu Muhafazakârlar ile koalisyon hükümetine giren Lib Demler, bakanlık pozisyonlarının yanı sıra parti lideri Nick Clegg'in Başbakan Yardımcısı olmasıyla büyük başarı elde ettiler. Ancak 2015 genel seçimlerinde büyük oy kaybına uğradılar.

Liberal Demokratların lideri Tim Farron seçimleri kazanması halinde ikinci bir Avrupa Birliği referandumu sözü verdi.

İskoç Ulusal Partisi: Kuruluşu 20'inci yüzyılın ilk yarısına kadar uzanan partinin en büyük varoluş amacı İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan ayrılarak bağımsız bir devlet olması. 2000'li yıllara kadar İskoçya'daki İşçi Partisi'nin gerisinde olan milliyetçiler kendilerini progresif bir siyasi örgütlenme olarak tanımlıyorlar ve İskoçya'nın yoluna İngiltere olmadan devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. 1999 yılında yerinden yönetim anlayışıyla tekrar kurulan İskoç parlamentosunda 2007 yılında çoğunluğu yakalayan SNP, 2014 yılında bağımsızlık referandumu düzenlemiş ancak sonuç Birleşik Krallık'ta kalma olarak çıkmıştı. SNP 2015 genel seçimlerinde büyük bir başarı elde ederek ülkede en çok sandalye sayısına sahip üçüncü parti haline geldi. SNP'ye sadece İskoçya'da kayıtlı seçmenler oy verebiliyor.

İskoçya Ulusal Partisi SNP'nin manifestosunda, Brexit'in tamamlanmasının ardından İskoçya'nın bağımsızlığı için ikinci bir referandum vaat yer alıyor.

Geçtiğimiz genel seçimlerde sürpriz bir şekilde oylarını yükselten aşırı sağcı UKIP ise parti manifestosunda radikal İslam ile mücadele edeceği sözünü verdi.