Theresa May’in baskın seçim macerasının sonucunun ne olacağı kabaca Perşembe akşamından belli olmuştu. Cuma günü herkes bunu konuştu. Önce neler oldu ona bakalım. Muhafazakar hükümetin son beş yılda yaptığı her hamleden sonra olduğu gibi bu seçim sonrasında da önce Sterlin, dolar karşısında yüzde iki civarında değer kaybetti.

İşçi Partisi ve Jeremy Corbyn yüzde 40’ın üzerinde oy alarak, beklenenin, ya da sağ basının ve Blairci muhaliflerin beklentisinin aksine, Harold Wilson (1970) ve Tony Blair’den sonra İşçi Partisi tarihinin son yarım yüzyıldaki en yüksek oy oranını yakaladı. Bir önceki seçime göre de 3,5 milyon daha fazla oy aldı.

Corbyn, önceki seçimde Muhafazakar Parti’nin kazandığı 28 bölgede milletvekilliklerini aldı. Bunlar arasında sembolik olanlar da anahtar önemde olduğu düşünülenler de vardı. Örneğin tarihinde ilk defa milyarderleriyle ünlü Kensington ve Chelsea bölgesi milletvekilliğini kazandı.

Bu arada İşçi Partisi’nden Londra ve Westminster merkez bölgeden aday olan İbrahim Doğuş başarılı bir kampanya yürütüp yüzde 38.4 oy almasına karşın 3148 oy farkla milletvekili olma şansını kaçırdı. Doğuş, 1950’de oluşturulmuş olan bu seçim bölgesinde sadece bir önceki seçime göre İşçi Partisi oylarını yüzde 50 arttırmakla kalmadı, bu bölgede partinin tarihsel olarak en yüksek oy oranını yakalamasını da sağladı.

Böylelikle bu seçimle ‘ne olmadı‘ konusuna da geçmiş olduk. Öncelikle Muhafazakar Parti ve May arzuladıkları gibi bir zafer kazanmadılar. 7 Haziran’a göre daha zayıf bir destekle maçı götürmeye çalışacaklar. May oy oranını biraz artırmasına karşın parlamentoda salt çoğunluğa ulaşamadı.

Şimdi May, Birleşik Krallık siyasetinde UKIP’ten sonra en sağcı parti diyebileceğimiz DUP ile koalisyon kurma hazırlıklarına girişti. DUP Kuzey İrlanda’nın İrlanda’ya katılmasına karşı ve hemen her konuda tutucu ve gerici bir parti. Avrupa Birliği’ne karşılar, kürtaja karşılar, eşcinsel evliliğine karşılar, Corbyn’e karşılar, kısmen Theresa May’in Muhafazakar Partisi’ne bile karşılar. Türkçe bilseler muhtemelen bizim gazeteye de karşı olurlar.
Önümüzdeki hafta başlayacak Avrupa Birliği’nden ayrılma müzakerelerinden önce May ve DUP’nin anlaşıp hükümeti oluşturması gerekiyor. İki partinin muhtemelen anlaşamayacağı bir konu da bu ayrılmanın detayları. Kuzey İrlanda ve İrlanda arasındaki sınırın açık olmasından yana olan DUP aynı zamanda AB ile köprüleri tamamen atmaktan yana değil. Bunun yanında merkezi hükümetten hem sosyal hizmetler için hem de işletmeler için ekstra bütçe ve destek istiyorlar. Kemer sıkma odaklı Muhafazakar Parti’nin ikna olması gereken epey bir konu masada olacak.

Bütün bu farkların bir kaç gün içinde aşılıp hükümet olunması bir dert iken ikinci dert de May’in baskın seçim kararıyla girip 8 tane bakan dahil 12 milletvekilliği kaybettiler. Varolan durumu da tamamen aşırı sağcı parti UKIP’in oylarının yüzde 90’ını kaybetmesine borçlular. UKIP yüzde 1 yerine 5 dolayında oy alsaydı muhtemelen May’i bitirmiş olacaktı. Şimdi milletvekilliğini kaybeden Muhafazakar ağır topların, hazır tek başına iktidar iken baskın seçim kararı alan May’e karşı cephe almaları bekleniyor.

Ne olmadı sorusunun ikinci kısmında İşçi Partisi var. Corbyn çok başarılı oldu ancak İşçi Partisi henüz bir zafer kazanmadı. Sonuçta ilerici koalisyonla tüm diğer partileri bir araya getirseler dahi mecliste çoğunluk olamıyorlar.

Ancak önümüzdeki dönemde daha etkili ve sosyalist bir İşçi Partisi muhalefeti olacağı kesin. Corbyn, Blair döneminde bir kenara atılıp adeta hakaret haline getirilmiş olan ‘Sosyalizm’ markasını geri getirdi. Bu seçim sonuçlarıyla hem parti içinde hem de genel seçmen gözünde önemli bir lider ve alternatif olduğunu ispatladı. Seçim bildirgesi önceki yıllarda ‘muhafazakar-lite’ olarak eleştirilen İşçi Partisi’ni tarihsel çizgisine de geri döndürdü.

İşçi Partisi’nin seçim bildirgesi net bir şekilde çalışandan yana, temel hizmetlerin devletleştirilmesinden yana ve zenginlerin ve şirketlerin vergilerini artırmaktan yana politikalarla örülü ve barışcı ve uzlaşmacı bir tona sahipti. Yani geçmiş yıllarda olduğu gibi diğer partilerin kopyalaması da mümkün değil, bunun Muhafazakarlardan farkı ne demek de mümkün değil. Corbyn farklı bir siyaset ve tarz getirdi ve belli ki bu tarz epey bir insanı cezbediyor. Corbyn’in verdiği mesaj özetle ‘Sosyalist bir alternatif mümkün’.

Bundan sonra olası senaryo, İşçi Partisi ve diğer ilerici muhalefetin Theresa May’i yeni bir seçime zorlaması diye düşünüyorum. Muhafazakarların AB’den çıkmaya karşı olanları ve genel parti içi muhalefet müzakereler sırasında muhalefet partileriyle yan yana düşebilir ve bu da May’in gidişini hızlandırır.

İyi haftalar ve bol şanslar.