Google Play Store
App Store

Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde bu ay, inşaatlar ve inşaat kamyonları nedeniyle yaşanan işçi ve yaya ölümlerine dikkat çekildi. Yalnızca İstanbul Kadıköy’de bu yıl 5 yaya, alan güvenliği sağlanmayan inşaatlar nedeniyle yaşamını yitirdi

İnşaatlar hepimizin can güvenliğini tehdit ediyor

İş cinayetlerinden hayatını kaybeden işçilerin yakınları, dün 56’ncı kez Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde bir araya geldi. İstanbul Galatasaray Lisesi önünde tutulan bu ayki nöbette, güvenlik önlemi alınmayan inşaatlar ve inşaat kamyonları nedeniyle yaşanan işçi ve yaya ölümlerine dikkat çekildi.

Hem işçiler hem yayalar ölüyor
Adalet Arayan İşçi Aileleri adına basın açıklamasını, Davutpaşa patlamasında eşini kaybeden İdris Çabuk okudu. İSİG Meclisi’nin verilerine göre, bu yılın ilk 10 ayında en az 1596 işçinin hayatını kaybettiğini belirten Çabuk, iş cinayetlerinin en çok yaşandığı işyerlerinin başında inşaatların geldiğine dikkat çekti. İnşaatların yalnızca işçilerin değil, yayaların da can güvenliğini tehdit ettiğini vurgulayan Çabuk, “Yayalar; inşaatlardan yollara, kaldırımlara, taşıtların üzerine düşen malzemeler, yarım bırakılan binalarda göçük, hafriyat kamyonlarının çarpması vb. nedenlerle hayatını kaybetme tehlikesi altında yaşıyor” dedi.

İstanbul Kadıköy’de 12 Mayıs’ta Şule İdil Dere (23) adlı üniversite öğrencisinin parkta yürüyüş yaparken geri geri gelen bir hafriyat kamyonunun çarpması sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çabuk, bu yıl sadece Kadıköy ilçesinde 5 yayanın, alan güvenliği sağlanmayan inşaatlar nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etti.

Vicdansızlığın geldiği son nokta
Eroğlu İnşaat’a ait Skyland İstanbul projesinde çalışırken 27 Eylül’de hayatını kaybeden Veysel Karani Keleşoğlu’nun (21) ölümüne de değinen Çabuk, Keleşoğlu’nun cansız bedeninin 1,5 gün sonra inşaat sahasının 1,5 kilometre ilerisinde moloz yığınlarının içinde bulunduğunu hatırlattı. Çabuk, bu durumu ‘vicdansızlığın geldiği son nokta’ olarak nitelendirdi.

Nöbete katılan Şule İdil Dere’nin babası Berdan Dere de kızının ölümüyle ilgili henüz dava açılmadığına dikkat çekerek, tüm yurttaşlara iş cinayetleri konusunda duyarlı olma çağrısında bulundu.

Üreten biziz, ölen de biziz
Eylemde, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşanan gıda zehirlenmesini araştırdığı için işten atılan taşeron işçisi Cemal Bilgin de söz aldı. Bilgin, sadece Çapa’da değil, Türkiye’nin her yanında iş cinayetlerinin meydana geldiğine dikkat çekerek, “Hiçbir önlem alınmıyor, denetim de yapılmıyor. Farkındalık yaratmazsak bu kazalar ve ölümler artarak devam edecek” dedi. Hastanenin iş sağlığı ve güvenliği temsilcisi olarak gıda zehirlenmesini araştırdığını, bu nedenle işinden olduğunu vurgulayan Bilgin, “Oradaki işçiler, hastalar ölse miydi? Biz işçiyiz, Türkiye’nin her yerinde üreten biziz. Ölen de biziz. Ölüyoruz” diye konuştu.
17 yaşındaki oğlu Eren’i Özel Doğa Hastanesi’nde yaşanan iş cinayetinde yitiren Erdinç Eroğlu ise, “Adalete güvenim kalmadı. Mevcut raporlara rağmen hastane 3 yıldır kapatılmıyor. Esenyurt Belediye Başkanı hastaneye plaket veriyor. Böyle bir sistem oldukça iş cinayetleri sürecek” ifadelerini kullandı.

***

Gemlik Gübre davası yarın

Ailelerin gönüllü avukatlarından Berrin Demir, iş cinayetleri davalarında gelinen süreçle ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Bursa’daki Gemlik Gübre Fabrikası’nda 19 Temmuz 2015’te gerçekleşen patlamada Uğur Çavdar adlı işçinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Demir, bu iş cinayetiyle ilgili davaya yarın devam edileceğini belirtti. Patlama yaşanması ihtimali nedeniyle bu tür fabrikaların yerleşim yerlerinin uzağına kurulması gerektiğini söyleyen Demir, yaşanan patlamadan sonra bile fabrikanın taşınmadığına dikkat çekti.