AFAD, 24 Ocak 2020 gecesi Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde 41 yurttaşımızı kaybettiğimizi ve 1607 yaralının hastanelerde tedavi edildiğini dün açıkladı.

Ayrıca; 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından gelen artçıların sayısının 733’e ulaştığını belirtti.

Bu zor koşullarda AFAD koordinasyonunda sürdürülen ve çoğunluğunu CHP’li belediyelerin itfaiye, arama/kurtarma ve yardım ekiplerinin oluşturduğu müdahale faaliyetleri sonucunda enkazdan 45 kişinin sağ olarak kurtarılması, çok sevindirici bir sonuçtur...

Ülkemiz büyük bir felaket daha yaşadı!

Kaybettiğimiz yurttaşlarımıza rahmet, ulusumuza baş sağlığı diliyorum...

Yararlıların bir an önce sağlıklarına kavuşacaklarını umuyorum…

Artık basma kalıp söylevlerden uzaklaşmalıyız.

Her deprem felaketi sonrası, uzun uzun neler yapılması gerektiği anlatılır.

Bilim insanları yıllardır söylediklerini tekrarlar, yurttaşlar elemle karışık bir telaş içinde heyecanlanırlar ama sonra, yaşamın normalleşmesiyle deprem felaketine olan ilgi olağanlaşır. Yapılacaklar unutulur… Başta siyasiler olmak üzere, bürokrasi yeni polemiklerle toplumun dikkatini başka yöne çevirir, alınması gereken önlemler, yapılması zorunlu olanlar ve asıl, yurttaşların deprem eğitiminden vazgeçilir.

Ta ki yeni bir felaket karşımıza gelip de evler başımıza yıkılana kadar!

Acı olan son zamanda AKP’nin felaketlerde bile toplumu ayrıştıran siyaset yapması! Hatırlayın, Van depreminde mağdur yurttaşlarımıza yurdun her yanından yardımlar gelirken, o dönemin DBP’li Belediyelerinin gönderdikleri yardımların felaket bölgelerine ulaşması mülki amirler tarafından engellenmişti.

Hatta belediye DBP’li olduğu için Van’ın afet bölgesi ilan edilmesi bile sorun olmuştu… Şimdi yine Elâzığ Valiliği, HDP’li Diyarbakır Ergani Belediyesi’nin depremzedelere gönderdiği yardım malzemesinin kente girişine izin vermedi.

Elazığlı Bilim İnsanı Prof. Naci Görür, uzun zaman önce Elâzığ bölgesinde deprem olasılığının yüksek olduğunu kamuya açıklamış, yetkililerin ivedilikle önlem alması gerektiğini söylemişti.

Şimdi de Görür; “Palu, Bingöl arasında ve Sivrice- Malatya- Adıyaman yöresinde fay hareketliliği olabileceğini ve 1513’ten beri Maraş yöresinde uyuyan fayın takip edilmesi gerektiğini” söylemektedir.

Ve ısrarla olası “İstanbul Depremine de” dikkat çekmektedir.

Yetkililer bu uyarıları dikkate alır mı? Zannetmiyorum. Böyle düşünmemin nedeni; 17 Ağustos 1999 Körfez depreminden yeterince ders almadığımızı yıllar sonra açıklanan raporlarda görebiliyoruz… Bilindiği gibi; Merkez üssü Gölcük olan ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kırılmasıyla meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem, İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da büyük felaket yaratmıştı.

TBMM Araştırması Komisyonu’nun 2010’da yayımladığı Körfez depremi Raporu’nda; Resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişinin hayatını kaybettiği, 48 bin 901 kişinin de yaralandığı ve 5 bin 840 kişinin de kaybolduğu açıklanmıştı.

Ayrıca 364 bin 905 konut ve işyerinin yıkıldığı ya da çeşitli düzeylerde hasar gördüğü belirtilmişti. Can kayıplarının nedenin binaların yıkılması sonucunda olduğu; çünkü konutların kontrolsüz yer seçimi ve imalat hatalarından yıkıldığı açıklanmıştı. Körfez felaketi sonrası toplanan deprem vergilerin doğru harcanmadığı, tehlikeli binaların dönüşümlerinin yapılmadığı, aksine yeni imar aflarıyla bu binalarda yaşamın sürdürüldüğü, Ulusal Deprem Konseyinin 2007’de lağvedildiği ve gerçekleşeceğine inanılan olası İstanbul depremine hazırlık için birçok yere konulan deprem konteynırlarının kaldırıldığı ve toplanma alanlarının imara açıldığı da yer alıyordu.

İnsaf!!!

Siyasilerin deprem felaketi sonrası söyledikleri “hiçbir sözün samimi olmadığı” açıklanan raporlarda görülüyor!

Göçük altında kalanlar, açlıktan ölenler, işten atılanlar…

Yurdumun mağdur yurttaşları bilin ki; Bu ülkede insanın değeri yok!

Son söz; sosyal medyada doğal gaza yapılan zamlarla ilgili bir haber dolaşıyor!

Bu habere açıklama yapacak bir yetkili yok mu?

cukurda-defineci-avi-540867-1.