Çin’e göre Kanada ve Avustralya “gelişmiş dünyanın ihtirassız ülkeleri”dir. İhtirassız olmaları nedeniyle Çin’in son derece iyi ilişkiye sahip olduğu hatta bir nevi sempatiyle yaklaştığı, buradaki sıradan vatandaşlarının bile bazı ayrıcalıklar elde ettiği ülkelerdir. Fakat bu olumlu hava Kanada’nın Huawei yöneticisini tutuklamasıyla birden bozuldu. Geçen hafta Çin’de bir Kanada vatandaşına Çin’e 220 kg uyuşturucu sokmaya çalışmak […]

İnsan canı ve ticaret savaşları

Çin’e göre Kanada ve Avustralya “gelişmiş dünyanın ihtirassız ülkeleri”dir. İhtirassız olmaları nedeniyle Çin’in son derece iyi ilişkiye sahip olduğu hatta bir nevi sempatiyle yaklaştığı, buradaki sıradan vatandaşlarının bile bazı ayrıcalıklar elde ettiği ülkelerdir. Fakat bu olumlu hava Kanada’nın Huawei yöneticisini tutuklamasıyla birden bozuldu. Geçen hafta Çin’de bir Kanada vatandaşına Çin’e 220 kg uyuşturucu sokmaya çalışmak suçundan idam cezası verilmesiyle daha da gerildi. Son günlerde buradaki sıradan Kanadalılar da sorunlar yaşamaya başladı.

Çin mahkemelerinin bir nedenle suçlu olarak karşısına gelen yabancılara karşı kendi yurttaşlarına göre daha sert tutum takındığına defalarca tanık oldum. Bahsettiğim bu iki ülke bu konuda istisna sayılabilir(di). Fakat zanlının Kanada vatandaşı olması korkarım bu defa aleyhine oldu.

Çin yetkilileri verilen cezanın yasalara uygun olduğunu söylüyor. Çin Ceza Yasası, narkotik maddelerin kaçakçılığı, ticareti, taşımacılığı veya üretimini yapanlar için 15 yıl ila ömür boyu hapis ya da ölüm cezası ön görüyor. Fakat verilen ilk karar da yasalara uygundu. Mahkeme, uyuşturucuyu Çin’e sokmamış olması (Çin dışında bir ülkede bir depoya teslim etmiş) ve Çin’e gideceğini bilmemesi gibi hafifletici gerekçelerle alt sınırdan -15 yıl hapis- ceza vermişti. Zanlı kararı kabul etmedi ve temyize gitti. Temyiz mahkemesi kararı bozdu ve yeniden yargılama için geri gönderdi. Kanada elçilik görevlilerinin de hazır bulunduğu ikinci yargılamada (14 Ocak) mahkeme idam cezası verdi.

Temyiz duruşması 29 Kasım 2018’de yapılmıştı. Yani Huawei yöneticisi 6 Aralık’ta Kanada’da tutuklanmadan önce. Yeniden yargılama bu tutuklama öncesi yapılsaydı, ceza artabilirdi ama muhtemelen idam cezası çıkmazdı. Bir-iki yıl yattıktan sonra da sınır dışı edilirdi.

Kanada, Çin’i keyfi idam cezası vermekle suçladı ve Çin’e seyahat edecek vatandaşlarını “keyfi tutuklanma tehlikesine” karşı uyardı. Çin’in buna cevabı sert oldu: “Yasalar önünde eşitlik hukukun üstünlüğünün ruhudur. Kanadalıları, hukukun üstünlüğüne saygı duymaya, Çin’in yargı bağımsızlığına saygı göstermeye ve sorumsuz açıklamalar yapmayı bırakmaya çağırıyoruz. Yaptıkları seyahat uyarısı ise bir hırsızın hırsızı durdurun diye ağlamasına benziyor. Seyahat uyarısı yapmak yerine, yurttaşlarınızı uyuşturucu kaçakçılığı gibi idam cezası içeren suçları işlememeleri konusunda uyarmalısınız”.

Çin’de tüm idam cezaları son inceleme için Yüksek Halk Mahkeme’sine (Çin’deki en yüksek mahkeme) gönderilir. Dosya oraya gidene kadar Çin-Kanada arasında neler olur bilmiyorum. Ama kapitalist dünyanın “elit ve sempatik” devleti Kanada’nın bir vatandaşının idam edilmesine giden süreci oturup seyredeceğini sanmıyorum.

ÇKP aklını biraz tanıyorsam, sorun tırmanmaya devam ettiği takdirde, ABD’nin “ticaret savaşı”nda maşalık yapmanın bedelini Kanada’ya ağır ödetecektir -hem de maşalık yapmaya kalkışacak başkalarının cesaretini kıracak biçimde… Galiba, Kanada gibi bir toy devletin anlayamadığı şey, “Bir Çin firmasının, özellikle ileri teknoloji firmasının, sadece basit bir ticari kuruluş değil, aynı zamanda, Çin devletinin bir uzantısı olduğu” gerçeği. Umarım bu itiş-kakış, hesaplaşma bir insanın canına mal olmaz.

2009’da bir İngiliz, 2013’te de bir Filipinli Çin’e uyuşturucu sokmak suçuyla idam edildi.

***

Çevreci taksiler

Daha birkaç yıl öncesine kadar Shenzhen’de bindiğim ticari taksiler (24 saat çalışmaktan dolayı) genellikle o kadar döküntüydü ki, oturduğum koltuğun iskeleti canımı acıtırdı. Bu araçlar son iki yılda caddelerden neredeyse kayboldu. Onların yerini elektrikli ticari taksiler aldı.

Bu dönüşüm projesi 2016’da başlamıştı ve geride sadece 7,500 benzinli araç kalmış. Bu yıl içinde 22 bin ticari taksinin yüzde 99’u elektrikli olacak. Toplu taşımada kullanılan otobüslerin tamamı iki yıl önce elektrikli olmuştu. 20 binden fazla elektrikli taksinin karbon salımını yıllık yaklaşık olarak 850 bin ton azaltacağı hesaplanıyor. Bir taraftan elektrikli araç sayısı hızla artarken, diğer taraftan, yenilenebilir enerji kaynaklarına devasa yatırım yapılıyor. Bunlar Çin’in “Küresel ısınmaya karşı dünya liderliği” vizyonuna uygun çevreci projeler. Kömür yakıtlı elektrik santrallerini neredeyse tamamını zaten geçen yıl kapatmışlardı.

***

Organik tarım ülkesi Laos

“İndochina”nın en az bilinen ülkesi Laos ile Çin arasında temiz tarımı geliştirme projesi anlaşması yapıldı. Çin’in bir tarım firması, yapımı devam eden Laos-Çin demiryolu hattında yer alan bölgelerde organik üretim yapan tarım alanları ve seralar kuracak. Üretimin yanı sıra yerel üreticilere eğitim de verecek. Elde edilen ürünler Çin’e satılacak.

Laos, Mekong nehri ve yerel akarsular üzerine kurulu çok sayıda barajdan elde ettiği elektrikle adeta (Çin dâhil) çevre ülkelerin elektrik enerjisi tedarikçisi durumunda. (Diğer başlıca gelir kaynağı da madencilik ve turizm.) Şimdi buna bir de Asya’nın organik tarım ürünleri tedarikçisi olma hedefini eklemiş gibi görünüyor. Laos yetkililerine göre, temiz tarımı yapmak için yaklaşık 50 bin hektar alan mevcut. En geç 2030 yılına kadar bu alanın tamamında organik tarım başlamış olacak. Gerçekleşirse, ülke nüfusunu (7,3 milyon) ihya etme potansiyeline sahip.