Muhalefetin ortak adayı olarak adı geçen Gül’ün mazisini hatırlamakta yarar var. Erdoğan’ın “kardeşim” dediği, kamuoyunda ‘Çankaya noteri’ olarak anılan Gül, AKP’nin gerici ideolojisinin, tek adam rejiminin hayata geçmesinin en büyük sorumlularından

İnsan gerçekten hayret ediyor!

NURCAN GÖKDEMİR nurcangokdemir@birgun.net @nurcangokdemir

24 Haziran’da yapılacak erken seçim öncesi Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan’a karşı CHP’nin de içinde yer aldığı muhalefetin ortak adayı olarak Abdullah Gül ismi tartışılmaya devam ediyor.

Erdoğan’ın önce Başbakanlığı ardından da Cumhurbaşkanlığı görevini emanet edecek kadar güvendiği, “kardeşim” dediği, Cumhurbaşkanlığı dönemindeki kolaylaştırıcı tutumu ile AKP’nin gerici ideolojisinin, tek adam rejiminin hayata geçmesinin en büyük sorumlularından olan Gül’e dair muhalefetin beklentisi kendi sözlerinde karşılığını buluyor: “İnsan gerçekten hayret ediyor.”

‘Ayrılmaz parça’
Gül’ün siyasi yolculuğu, AKP’li eski siyasetçilerden Hüseyin Çelik’in Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı döneminde sorun yaşandığı haberleri üzerine yaptığı “Onlar birbirinin mütemmim cüzü (Bütünü oluşturan tamamlayıcı parça, ayrılmaz parça)” yorumunu doğrular nitelikte.

Ülkeyi bugünlere sürükleyen siyasetin en önemli iki isminin bugün birbirinin alternatifi olabileceği tartışmaları karşısında yapılan “AKP’li AKP’liye karşı” yorumlarına haklılık kazandıran Gül’ün mazisini hatırlamakta yarar var…

RP ile başladı
1991 genel seçimlerinde Refah Partisi’nden Kayseri Milletvekili seçilen Gül, 1993’te genel başkan yardımcılığı görevini üstlendi. 8 Mart 2000’de kendini ‘yenilikçi’ olarak adlandıran milletvekillerinin desteği ile Recai Kutan’ın karşısında Fazilet Partisi (FP) Genel Başkan Adayı olarak buldu. Kutan’a karşı yarışı kaybeden Gül, FP’nin kapatılmasından sonra AKP’nin Kurucular Kurucusu olarak resmen Erdoğan ile siyasi yolculuğuna başladı. Bu dönemde özellikle ABD’ye yaptığı ziyaretlerle dikkat çeken Gül, sonraki süreçte de AKP’nin yurt dışı ile ilişkilerinde önemli rol üstlendi.

Erdoğan’ın siyasi yasağı nedeniyle 58. Hükümeti kurma görevi verilerek Başbakan olan Gül, 14 Mart 2003’te koltuğunu sahibine devretti. Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcısı olarak kurulan tüm hükümetlerde görev alan Abdullah Gül, 24 Nisan 2007’de Erdoğan tarafından “Kardeşim” denilerek Cumhurbaşkanlığına aday gösterildi.

‘Çankaya noteri’
Gül, 28 Ağustos 2007’den 28 Ağustos 2014’e kadar süren Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında hiçbir zaman ‘emanete ihanet etmedi’. Hükümet’in Meclis’te kabul ettirdiği 886 yasanın 882’sini onaylayarak bir rekora imza attı. ‘Çankaya noteri’ ismi takılan Gül, sadece dört yasayı yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderdi.

Gül, AKP’nin ideolojisini kurumsallaştıran, parlamenter rejimin değişikliğine hazırlık niteliği taşıyan, sermayenin hükümet yandaşlarına aktarılmasını sağlayan düzenlemeleri birbiri ardına imzaladı. Bir gece yarısı attığı imzayla içki yasağı olarak bilinen düzenlemelerin hayata geçmesini sağladı. Kadrolaşmanın rekor düzeyde yaşanmasının da sorumlularından olan Gül’ün atadığı bürokratların tamamına yakını daha sonra FETÖ suçlaması ile karşı karşıya kaldı.

Türban Köşk’te
Gül, Türkiye’de rejim değişikliğinin sembolü haline gelen türbanı, devletin en üst makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na taşıyan isim oldu. Eşi Hayrünnisa Gül, ilk türbanlı ‘first lady’ unvanını aldı.

Gül ile Erdoğan’ın arasında Cumhurbaşkanlığı görevinin son yıllarında sınırlı da olsa görüş ayrılıkları yaşanmaya başlandı. İnternet yasağı getiren tasarıyı onaylamaktan geri durmayan Gül, son dönemde Anayasa Mahkemesi’nin Erdoğan’ın “gayrimilli bulduğunu ve saygı duymadığını” açıkladığı Twitter kararını destekledi.

Adaylığa engel
Gezi Direnişi sırasında sokaklarda polisin orantısız güç kullanımıyla cinayetler işlenirken Gül, “Barışçı gösteriler demokrasinin parçasıdır” açıklaması yapmakla yetindi. Ancak Erdoğan buna bile “Ben Cumhurbaşkanı’nın ne mesaj aldığını bilemem. Gezi, darbe girişimidir; polis destan yazdı” diyerek tepki gösterdi.

İkinci kez aday olması yapılan bir yasal düzenlemeyle engellenen Gül, görevini 2014’te Erdoğan’a devretti. Bundan sonraki süreçte sessizliğini koruyan Gül’ün siyaset dışı kalmayı hazmedemediği, uygun ortamı bulduğunda geri dönmek isteyeceği tartışılmasına gerek bile olmayan bir tespit olarak kabul edildi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Erdoğan’ın açtığı yoldan ülkenin içine sürüklendiği baskın seçim sürecinin, Gül’e bu uygun ortamı sağlayıp sağlamayacağı, kısa süre içinde netleşecek.

***

Yasaklarda imzası var

AKP’nin 15 yıllık iktidarının tamamına yakınında görev yapan Abdullah Gül’ün bu süre zarfında toplumsal yaşama dair tüm yasak, baskı ve sansürde bizzat imzası var. Bazı yasaklar şöyle sıralanabilir:

»İnternet yasakları: Sosyal medyayı kontrol altına alan internet yasası dönemin Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylandı. Gül sadece iki maddeyle ilgili itirazını dile getirdi, yasağın bütününe dair bir itiraz gerçekleştirmedi. Gül daha sonra yasayı kendisi onaylamamış gibi Twitter’dan bir açıklama yaparak iki maddeyle ilgili kaygılarının yeni bir yasal düzenlemeyle giderileceğini belirtti. Ancak o düzenlemeler de hiçbir zaman yapılmadı.

»Festival/şenlik yasakları: Üniversite bahar şenliklerinden uluslararası birçok etkinliğe kadar çeşitli bahanelerle getirilen yasaklarda Gül imzası vardı.

»İçki yasakları: İçki ile ilgili düzenlemeler de Gül döneminin bir diğer uygulamalarından. Sokağa masa sandalye atılmasının yasaklanmasından, tekel ve marketlerin alkollü içkileri saat 22.00’den sonra satmasına izin verilmemesine ve birçok kentte içkili mekânların kent dışına sürülmesine kadar birçok uygulama da bu dönemde kabul edildi.

»Kızlı-erkekli yurt yasakları: Karma yurt yasağının yanı sıra, üniversite öğrencilerinin kızlı erkekli aynı evde kalmasının yasaklanmasına kadar birçok yasak da Gül’ün onayından geçti.