İnsan hakları izleri objektifte
İnsan haklarının evrenselliği ve ihlallerine odaklanan ‘İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar’ fotoğraf sergisi, Bulgur Palas’ta ziyarete açıldı. Kültürel Diplomasi Direktörü Şakar, “İnsanı insan olarak görmeliyiz” diyor.

Deniz Burak BAYRAK
Fotoğraf, toplumsal sürece tanıklık etmesi açısından çok güçlü ve geliştirici bir sanat dalı. Dokümantasyon değeri çok yüksek olan fotoğraf, İstanbul’un 7’nci tepesine konumlanan Bulgur Palas’ta hak ettiği değeri görüyor; mekân âdeta bir fotoğraf müzesi gibi işliyor.
İBB Miras’ın yenileyip İstanbul kent kültürüne armağan ettiği mekân, geçen yıl, global ölçekte fotoğraf ajansı Magnum Photos ile iş birliği yaparak dünyanın 70 yıllık tarihine bakmamızı sağlamıştı. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde açılan ‘Magnum İstanbul’da: İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar’ adlı sergi de yine İBB Kültürel Diplomasi Ofisi’nin ajansla yaptığı anlaşmanın sonucu ortaya çıkan 2’nci sergi.
İBB Kültürel Diplomasi Ofisi Direktörü Ozan Şakar serginin açılma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Magnum Photos ile 2’nci bir sergi konuşması yaparken sosyo-ekonomik dezavantajlar üzerine bir görselleştirme konusu gündeme geldi. Daha sonra bu konuyu; insan hakları çerçevesinde sosyo-ekonomik bir görselleştirme, zengin-fakir, güçlü-güçsüz gibi kavramları düşünerek değerlendirdik. Çünkü içinde bulunduğumuz Cerrahpaşa, Kocamustafapaşa ve genel olarak Fatih, yoksulluğun yüksek görünürlüğe sahip olduğu bir bölge.”

DÜNYANIN ORTAK ACILARI
Ajansın ilk Türk fotoğraf sanatçısı üyesi Emin Özmen’in hazırladığı sergide; 45 uluslararası fotoğrafçının, dünyanın çeşitli noktalarında çektiği, temalara ayrılmış 90 fotoğraf var. Bu fotoğraflar serginin isminden anlaşılacağı üzere 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne atıf yapıyor. Beyannamenin ilk 30 maddesi bu fotoğraflarla ilişkilendirilmiş. Serginin konuştuğu konu; bir beyannamenin aradan geçen bunca zaman sonra insanlığın ortak acıları üzerine şu an ne sunduğu. Bulgur Palas’ın duvarlarını süsleyen her bir fotoğraf, metin olarak ele alınmış her bir madde ile konuşuyor. Ve bu fotoğraflar ve maddeler dünyanın dört bir yanında yaşanan ortak acılara ve problemlere yakından bakma imkânı sunuyor.
İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar, eleştirel olma kaygısı gütmüyor. İnsanlığın ortak geliştirdiği metnin, değerlerin ve gerçek hikâyelerin realite ile karşılaştırılmasını sağlıyor. Bir özet olarak değerlendirebileceğimiz bu toplam, sancılı konuları tekrar ve tekrar düşünüp tartışmaya alan açıyor. Öte yandan Bulgur Palas’ın varlığı da bu sergiyi tamamlıyor. Yoksulluğun hâkim olduğu bir kentte kültür-sanatın ve yaşam alanlarının bir insan hakları meselesi olduğunu örnekliyor.
Ozan Şakar, sergide beyannamenin 6’ncı maddesi kapsamında kullanılan fotoğrafların serginin özü olduğunu düşünüyor: “Madde, ‘Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır’ diyor. Bunun felsefi bir alt yapısı olmakta. Öncelikle insanı insan olarak görmeliyiz. Ama buradaki fotoğrafa baktığımızda, 1990 yılında Ürdün’deki bir mülteci kampında, bir kum fırtınası içinde kalmış insanlar görüyoruz. Yüzlerini sararak ve bir araya gelerek kurtulmaya çalışıyorlar. Biz maddenin tersine onları tanıyamıyoruz. Biz bu fotoğrafı duvar kâğıdı olarak sunduk ki izleyenler de kendilerini bir kum fırtınası içinde hissetsin ve birbirimize sarılmaya teşvik etsin.”
Feminizm, şiddet, ötekileştirme, sendikal eylemler, protestolar, ırkçılık gibi çok çeşitli konularda renkli ve siyah-beyaz anlarla karşılaşacağınız sergi, hükümetler tarafından kabul edilen beyannamenin işlerliğini acı bir tebessümle düşündürüyor. “Ulusal ve uluslararası gayretler, insanı haklarıyla kabul edip korumayı sağlayabildi mi?” sorusu her an akıllara geliyor.
Sergi, 10 Haziran’a kadar pazartesi hariç her gün 10.00 - 19.00 saatleri arasında Bulgur Palas’ta ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.