Bugünlerde, aslında uzunca bir süredir, Avrupa’da hummalı bir tartışma var. Konu “umut yolculuğu”na çıkan göçmenler. Tartışma özellikle Roma-Berlin hattında alevlenmiş durumda. Alman gönüllülerin Akdeniz’de mahsur kalan göçmenleri kurtarmak için seferber olmasına İtalya’nın aşırı sağcı hükümeti tepkili. Salvini öncülüğündeki sağcı Roma hükümetinin katı tutumu ve Alman yurttaşlarını gözaltına alarak tehdit etmesine ise Berlin tepkili. Sadece İtalya […]

Bugünlerde, aslında uzunca bir süredir, Avrupa’da hummalı bir tartışma var. Konu “umut yolculuğu”na çıkan göçmenler. Tartışma özellikle Roma-Berlin hattında alevlenmiş durumda. Alman gönüllülerin Akdeniz’de mahsur kalan göçmenleri kurtarmak için seferber olmasına İtalya’nın aşırı sağcı hükümeti tepkili. Salvini öncülüğündeki sağcı Roma hükümetinin katı tutumu ve Alman yurttaşlarını gözaltına alarak tehdit etmesine ise Berlin tepkili.

Sadece İtalya değil Avrupa’nın sağcı yönetimlerinin tamamı göçmenlerin ana karaya ulaşmaması için ellerinden geleni yapıyor. Güneyde İtalya, doğuda Macaristan ve Avusturya gibi ülkeler bu işin bayraktarlığını yapıyor. Göçmenler bir anlamda insanlık turnusolü. Solcular göçmenlere kapıların açılmasını isterken, sağcılar duvarların örülmesinden yana.

Buna karşılık Avrupa’nın birçok yerinde göçmenlere kapıların açılması için çalışan gönüllüler var. Alman Sea Watch organizasyonu da bunlardan birisi. Carola Rackete de bu kuruluşun üyelerinden. Rackete’nin dünyanın gündemine gelmesi de Lampedusa adası açıklarında kurtardığı göçmenleri Sea-Watch 3 gemisi ile İtalya’ya sokmaya çalışırken gözaltına alınmasıyla oldu. Yine Almanya merkezli Sea Eye kuruluşuna ait Alan Kurdi gemisi de denizden kurtardığı 65 göçmenle günlerdir güvenli bir liman açılmasını bekliyor. Ne İtalya ne de Malta gemiye limanlarını açmaya yanaşmıyor.

ROMA-BERLİN HATTINDA GERİLİM

Roma hükümeti, Akdeniz’de göçmenleri kurtarmak için çalışan yardım kuruluşlarının gemilerine liman açmayı reddetme politikasında ısrarcı. Buna karşılık Merkel hükümetinin muhafazakar İçişleri Bakanı Horst Seehofer, İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini’ye yazdığı mektupta, İtalya’nın limanlarını kurtarma gemilerine açmasını istedi. “Kapalı limanlar” politikasının yeniden gözden geçirilmesini istedi. Salvini’nin talebe yanıtı, “Hayır, hayır, kesinlikle hayır!” oldu. Salvini “Esas biz Merkel hükümetinden, insan kaçakçılarına yardım eden gemilerden Alman bayrağını geri çekmelerini ve İtalyan yasalarını hiçe sayan vatandaşlarını ülkelerine geri almalarını istiyoruz” dedi. İtalyan hükümeti, Akdeniz’de ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalan düzensiz göçmenlere yönelik faaliyet gösteren kurtarma gemilerine ağır cezalar verme hazırlığında.

Ortadoğu’nun, Afrika’nın, Orta Asya’nın bitmek bilmeyen çatışmalarından, savaşlarından, maruz bırakıldıkları ölümlerden, yoksulluktan geleceksizlikten, umutsuzluktan kaçan sayısız mülteci her yıl Akdeniz’in karanlık sularında yaşamını yitiriyor. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliğinin ‘Umutsuz Yolculuklar’ raporuna göre Akdeniz göçmenler için dünyanın en ölümcül rotası. Geçen yıl Akdeniz’de 2 bin 275 göçmen yaşamını yitirdi. Günde ortalama 6 kişi Akdeniz’in karanlık sularına gömüldü. Ölmeyip Akdeniz’den Avrupa’ya ulaşan göçmen sayısı 139 binden fazla. Daha geçen hafta Tunus açıklarında onlarca göçmenin cesedi karaya vurdu. Yüze yakın göçmenden de haber alınamıyor.

HİÇBİR İNSAN ‘YASADIŞI’ DEĞİLDİR

Daha iyi yaşamlar için zengin kuzey ülkelerine doğru yol alan göçmenlerin dramatik öyküsü her yerde aynı. Kimi Meksika üzerinden ABD’ye geçmeye çalışırken kimi de Akdeniz’i aşıp Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken can veriyor. Rio Bravo nehrinde yaşamını yitiren El Salvadorlu Oscar Ramirez ve 23 aylık kızı Valeria ile 2015’de Yunanistan’a geçerken hayatını kaybeden Aylan Kurdi benzer kaderleri yaşamak zorunda kaldı. Sağcılar her tarafta aynı, solcular da. Sağcılar bu insanların gelmelerini istemiyorlar. Solcular ise sınırların kaldırılmasını.

Geçen günlerde Almanya’da seksen kentteki gösterilerde binler, Akdeniz üzerinden gelen mültecilerin İtalya tarafından engellenmesini protesto etti. İnsani yardım kurumlarına ait gemilerin Libya başta olmak üzere Afrika ülkelerinden kaçan sığınmacıları kurtarmaya devam etmesi gerektiği çağrısında bulunan göstericiler, Almanya’nın zor durumda kalan sığınmacıları kabul etmesini de talep etmişti. Dünyanın her yerinden, savaş, çatışma, şiddet ve yoksulluktan dolayı evlerinden, yurtlarından kopmak zorunda kalan insanları kurtarmak suç değildir.