İnsan insanın derdidir. Toplumudur, zabitidir, devletidir. Çok sevdiğini sanır, elleriyle boğar. Sıkı sıkı sarılmak ister, bilmeden yaralar. Koruduğunu sanır, isteyerek soldurur. Dost olduğunu söyler, arkandan gülerek öldürür. Öldürür insan. Canını almadan yok edebilen tek varlıktır. En çok kendi derdinden menkul, kendine önemlidir. Ötekini ancak kendisi kadar görür, kendisinden daha fazla incitir. İnsan ötekini ancak kendisi […]

İnsan insanın derdidir. Toplumudur, zabitidir, devletidir. Çok sevdiğini sanır, elleriyle boğar. Sıkı sıkı sarılmak ister, bilmeden yaralar. Koruduğunu sanır, isteyerek soldurur.

Dost olduğunu söyler, arkandan gülerek öldürür. Öldürür insan. Canını almadan yok edebilen tek varlıktır. En çok kendi derdinden menkul, kendine önemlidir. Ötekini ancak kendisi kadar görür, kendisinden daha fazla incitir. İnsan ötekini ancak kendisi kadar ve kendisi gibi anlayabilen tek canlıdır.

İnsan insanın yanılgısıdır. Ne bir sırrı, ne de emaneti tam olarak saklayabilecek kapasitede değildir. Herkesin bildiği sırlarla doludur dünya. Ve tam da bu nedenle görünmezlik numarası yapmanın, bilmiyor olmanın, anlamamış gibi davranmanın üstadıdır insan. İnsan bildiği halde bilmiyor gibi yapabilen tek canlıdır.

İnsan insanın yarasıdır. Derman olsun diye yaslandığınız omuzun, tuttuğunuz kolun, sıktığınız elin sizi anlamadığını gördüğünüzde yaşadıklarınızın toplamıdır insan. Yara üzerine yara açandır. Sevdiğini sansa ve seviyormuş gibi olsa da çoğu kez aslında sevmeyi beceremeyendir.

Acınızı avutmak, öfkenizi dindirmek için çırpınır da durur. Oysa insan kimi zaman avutulmak istemez, kendisiyle ağlansın ister; öfkesi kırılsın istemez, kendisiyle kızılsın ister. Göğüs göğüse bir kavgada önüne durulsun istemez, yanında olunsun ister. İnsan gerçekten ve mutlaka sevdiğini sanan ve çoğu zaman yanılan, yanıltan tek varlıktır.

Çoğu insan için “sanmak” bir sevme biçimidir.

İnsan insanın kendisidir. Halkıdır. Acıtsa da kanatsa da kızsa da sövse de başka gidecek yeri yoktur. İnsan istese de gidemeyen tek varlıktır.