‘Kaostan Düzen Arayışına’, mitolojik anlatılardan yola çıkarak edebiyattan felsefeye, şiirden resme geniş bir yelpazede insanın anlam arayışına ışık tutacak zenginlikte, zaman zaman dönüp yeniden okumak isteyeceğiniz bir kitap.

İnsanın anlam arayışına ışık tutan bir kitap

NİLÜFER ALTUNKAYA

“Mitoloji kaçınılmazdır, doğaldır, dilin doğal bir gerekliliğidir.”
Ernst Cassirer

Ersun Çıplak’ın ‘Kaostan Düzen Arayışına, İnsanın Mitolojik Serüveni Üzerine Denemeler’ adlı kitabı, A7 Kitap etiketiyle eylül ayında okurla buluştu. Mitoloji ve insanın varoluşsal yolculuğu arasında bağ kurarak mitler aracılığıyla insan ruhunun karmaşıklığına ışık tutmaya çalışan sekiz deneme ve eklerde yer alan inceleme yazıları okura edebiyat, mitoloji ve psikoloji ekseninde nitelikli bir okuma deneyimi vadediyor. Yazarın önsözde belirttiği gibi mitoloji yaratıcı imgelemi aktif olarak besleyen bir kaynak olduğu kadar Jung’un kollektif bilinçaltı kavramından yola çıkarak halkların bilinçaltını okuyabilmek açısından da kaçınılmaz bir birikimdir. Ersun Çıplak bu yazıların yazılma gerekçesi olarak da okuyabileceğimiz önsözde, mitolojinin yalnızca arkaik bir bilincin göstergesi olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ifade ediyor ve modern insanın gözlem yapabileceği, özdeşim kurarak hayat hakkında düşünme fırsatı bulabileceği bir hazine olduğunu belirtiyor.

KAOSU DURDURMAK

Elbette bu düşüncelere katılmamak elde değil. Mitolojik hazinenin yorumlanmasında farklı pencereler açabilmek ve günümüz insanının duygu ve düşünce dünyasına hitap edecek çıkarımlar yapabilmek kolay bir mesele olmasa gerek. Kitabın ilk yazısı olan ‘Düzen Arayışı’, antik Yunan mitolojisinin kaostan kurtularak düzenin başlamasına ihtiyaç duyan arkaik insanın dünyasına gönderme yapan mitolojik hikâyelerden yola çıkıyor. Bu yazı çocuk, aile ve zamansızlıktan zamanın hükmüne geçen insanın belirsizliğin yarattığı korkudan umuda olan yolculuğunu ele alan zengin içeriğiyle dikkat çekiyor:

“Zamansızlık doğadaki herhangi bir nesneye, canlıya ya da insana vergi değil. Dolayısıyla insanın zamanı aşma, kalıcı olma çabaları bir yana, asıl dikkat edilmesi gereken tanrıların tanrı niteliğine kavuşmasıdır burada. Ancak bundan sonra başlar Olimpos anlatıları, Zeus’un egemenliği, Olimpos’ta yer alacak tanrıların belirlenmesi, tanrılar arasındaki hiyerarşi, gökyüzü, yeryüzü, denizler ve yeraltının paylaşılması, uyulması gereken kurallar ve bunlara uyulmadığında uygulanacak yaptırımlar.”(s.24)

DEMETER’İN ÖFKESİinsanin-anlam-arayisina-isik-tutan-bir-kitap-840864-1.

İnsanın uygarlık sürecini başlatan bu hiyerarşik yapılanma sonrasında bereket tanrıçası Demeter ve Hades’in kurbanı olan Persephone’nin anlatısından yola çıkan ‘Elem ve Yas’ adlı yazı geliyor. Ele aldığı mitolojik anlatılardan beslenen şiir ve resimleri de yeri geldikçe yorumlayan yazarın arkaik bir anlatıdaki annenin yasından ülkemizin kanayan yarası haline gelmiş Cumartesi Anneleri’ne dair söyledikleri dikkate değer:

“Artık Cumartesi Anneleri’nin evlatlarının akıbetini öğrenmek amacıyla Galatasaray Meydanı’nda eylem yapması yasak! Yaşamı çoğaltan anneler çoğulluklarının yasını tutmaktan alıkonuluyorlar. Onların öfkeleri ve acıları belki Demeter’in öfke ve acısının düzeyine ulaşıp yeryüzünde hayatı durduramayacak, diğer tanrıları aracılık etmeye zorlayamayacak. Ama yine de başımıza çokça iş açacak; çünkü Cumartesi Anneleri, yılın bırakalım üçte ikisini, bir saniyeye bile razı. O bir saniye, evladının akıbetiyle ilgili tek kelime duyar duymaz tükenecek olsa da.” (s. 38)

Herakles’ten Eyyub’a, Amazon Kraliçesi Hippolyte’den Zeus ile Alkmene’nin yasak aşkına kadar uzanan mitolojik anlatılar açısından zengin bir yazı olan ‘Görev Adamı’ adlı yazıda Schiller ve Kierkegaard gibi felsefecilere de değinerek mitolojik anlatıyı yeniden yorumluyor, yazar. Günümüz aile yapısındaki narsistik özellikler taşıyan ebeveynlerin, kendine odaklı eşlerin ve bencil yakın çevrenin kıskacında kalan bireyin kendini var edebilmesi için farkındalık kazanmasının önemini vurguluyor.

KAOS VE EDEBİYAT

Mitolojik anlatılardan yola çıkan diğer yazıların her birine ayrı ayrı değinmek bu yazının sınırlarını aşıyor ama içerikleri hakkında da fikir verebilecek ilgi çekici başlıklarını sizlerle paylaşıyorum; Takıntılı Kişilik, Narsizme Karşı Özgüven, Narsistik Boşlukta Bir Sevgili Yaratmak, İçe Kırılan Ayna: Benliğin Kuruluşu, Otonominin Diyalektiği.

Ekler bölümünde yer alan yazılara gelince “Apuleius’un Başkalaşımlar’ından Kafka’nın Değişim’ine Kurucu Metin Meselesi” adlı ilk yazı Harold Bloom’un kanon kavramının felsefik boyutta yorumlanmasıyla başlıyor ve kurucu metin kavramının dayandığı temellerin sorgulanmasıyla devam ediyor. Bir kurucu metin olarak ‘Başkalaşımlar’ın incelenmesi edebi açıdan farklı bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Sonuç kısmında da bana göre oldukça önemli görüş ve yorumlar içeren bir yazı bu.

İkinci yazı olan ‘Bahtin ve Dünyası’ adlı yazıda ise yazar Rus edebiyat eleştirisinden Rus biçimcilerine, en başta Bahtin olmak üzere, Saussure, Levi- Strauss gibi kuramcılardan yola çıkarak Rabelais, Cervantes ve Dostoyevski gibi yazarların dünyasına kuramsal göndermelerle daha yakından bakabilmemizi sağlıyor. Eklerdeki diğer yazılar da aynı zamanda akademisyen olan Ersun Çıplak’ın birikimli olduğu alanlarla ilgili aydınlatıcı yazılar olarak dikkat çekiyor.

‘Kaostan Düzen Arayışına’, mitolojik anlatılardan yola çıkarak edebiyattan felsefeye, şiirden resme geniş bir yelpazede insanın anlam arayışına ışık tutacak zenginlikte, zaman zaman dönüp yeniden okumak isteyeceğiniz bir kitap olarak kütüphanenizde yer almalı, bana göre.