Dünyanın dört bir yanında gençler, çocuklar iklim değişikliğine karşı sokaklara dökülerek, gezegenimizi korumaya dair ‘iş başa düştü’ mesajını tüm dünyaya duyurdular. Greta Thunberg, 16 yaşında, ülke ülke dolaşarak iklim değişikliğine karşı politikacılara sesleniyor. Aralarında AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’ın da olduğu politikacılara mesajı net: “Siz tüm pislikleri halının altına süpürdüğünüz için bizim jenerasyonumuz temizleme sorumluluğunu […]

Dünyanın dört bir yanında gençler, çocuklar iklim değişikliğine karşı sokaklara dökülerek, gezegenimizi korumaya dair ‘iş başa düştü’ mesajını tüm dünyaya duyurdular.

Greta Thunberg, 16 yaşında, ülke ülke dolaşarak iklim değişikliğine karşı politikacılara sesleniyor. Aralarında AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’ın da olduğu politikacılara mesajı net: “Siz tüm pislikleri halının altına süpürdüğünüz için bizim jenerasyonumuz temizleme sorumluluğunu gösteriyor.” Thunberg’in 15 yaşında okulu kırarak İsveç parlamento binasının önünde kaldırdığı ‘Skolstrejk för klimatet’ (iklim için okul grevi) pankartı şimdi dünyanın farklı coğrafyalarının dilinde yaşıtları tarafından elden ele taşınıyor.

Bugün gezegenimizde karbon seviyesi korkutucu bir noktaya doğru gidiyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre 3 milyon yıldır sera gazı seviyesi hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Bağlantılı olarak 1990’dan bu yana Kuzey Kutbu’nda sıcaklık 3 derece arttı ve son dört yıldır dünya hiç olmadığı hızda ısındı.

Geçen yıl ekim ayında BM’nin İklim Değişikliği Paneli (IPCC), iklimi kurtarmak için sadece 12 yılımız kaldığı konusunda uyardı. BM’nin 2018 sonlarına doğru yayımladığı Emisyon Açığı Raporu ise, eğer önlem alınmaz ise 2100 yılına kadar yaklaşık 3 °C’lik küresel ısınmayı tahmin ediyor. Oysa çevre bilimciler içinde bulunduğumuz yüzyılda hava sıcaklığındaki artışın 2°C’nin altında, en fazla artışın da 1,5°C‘de tutulması gerektiği yönünde saptama yapıyor. BM İklim Değişikliği Konferansı (COP24), 2018 yılı için CO2 emisyonlarında yüzde 2,7 oranında bir artış saptıyor. Bu da sanayi devrimi öncesi döneme göre yüzde 45’lik artış demek.

Dünyada her yıl 7 milyon insanın hava kirliliği nedeniyle yaşamını yitirdiği biliniyor. Bunun yanında çok daha fazla sayıda insan aynı nedenden sağlık sorunu yaşıyor. Kuraklıklar, şiddetli yağışlar, tropikal kasırgalar, deniz seviyesinin yükselmesi ve değişen yağış düzenleri çalışanları da yerlerinden ederek, tüm iş faaliyetleri ve altyapıyı bozuyor. Çalışma koşullarını, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş gücü verimliliğini olumsuz etkiliyor. Yapılan hesaplamalara göre en yüksek sera gazı salınımına sahip ülkede çıkan sağlık maliyetinin toplamı, tüm bu ülkelerin milli gelirinin yüzde 5’ine denk geliyor.

Karbon salınımının en büyük kaynağı, fosil yakıtların yakılması ve yeşil alan tahribatları. Bu nedenleri doğuran etmenler ise küresel rekabetin tetiklediği yüksek enerji ihtiyacı: petrol, doğalgaz ve kömür kullanımı, bunun yanında çarpık ekonomik büyümenin çevre üzerinde yarattığı tahribatlar.

Türkiye’ye gelince; BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çerçevesinde sera gazları salınımını azaltmayı amaçlayan Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan 18 ülkeden biri olarak dünyanın en çok enerji harcayan ilk 20 ülkesi arasında yer alıyor. Rüzgar ve güneş gibi onca yenilenebilir enerji kaynağını kullanmak yerine petrol ve doğalgaz ithal ederek enerjiye hem ekolojik maliyeti hem de parasal maliyeti yüksek yoldan ulaşıyor. Bunun yanında doğayı koruma liginde 180 ülke arasında 177’nci sırada olan Türkiye’de 2003-2017 arası tahrip edilen orman büyüklüğü 120 bin 927 hektar, yani İstanbul’un dörtte biri büyüklüğünde bir alan. 3’üncü Havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu için kesilen ağaç sayısı en az 2 milyon 330 bin.

***

“Beğenseniz de beğenmeseniz de değişim başladı. Büyüklerin kirlettiği dünyayı çocuklar temizleyecek” diyor Türkiye’den 11 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu. Tüm tehlike ortadayken ve bu tehlikeye karşı izlenebilecek yol haritası ortadayken adım atmayan politikacılara karşı iş başa düştü diyerek. Bugün izleyicisi olduğumuz iklimdeki bu değişim, çok değil birkaç yıl sonra hepimizin yaşam kalitesini düşürecek, gelecek nesilleri ise nefessiz bırakacak.