Kuzeyli, gerçekçi kanlı resim sunmanın ötesine geçemeyen intikamın, kahraman üzerindeki sebep sonuçlarının üzerine düşünülecek felsefi bir bakış açısının zerresini sunmayan bir film.

İntikamın tatmini

Cadı (The Witch) ve Deniz Feneri (The Lighthouse) filmlerinden tanıdığımız Robert Eggers eleştirmenlerce son derece beğenilen bir yönetmen. A24 ile çektiği bağımsız iki sanat filmi referansının ardından gelen ve epik bir viking filmi olarak lanse edilen Kuzeyli (The Northman) vizyona girdi. Büyük stüdyo yöneticileri ile masaya oturup 90 milyon dolar gibi büyük bütçeli filme kalkışmak yönetmen Eggers adına iyi sonuç vermemiş. Ana akım ile avangart dil birbirlerinin sınırını aşamamış ve iç içe geçememiş.

İskandinav efsanelerinde geçen ve Shakespeare’in Hamlet’ini de belli oranda etkilemiş olan prens Amleth’in intikam hikayesi Danimarkalı teolog tarihçi yazar Saxo Grammaticus’un bir eserinde anlatılmaktaymış. Bu vesileyle okumuş bulundum ben de. Savaşçı, fetihçi ve yayılmacı İskandinav toplumunun yaşadığı 10. yüzyıl İzlanda'sında geçen ve yapısal olarak bölüm bölüm ilerleyen Kuzeyli filminde, Viking kralı (Ethan Hawke) savaştan eve döner, karısı (Nicole Kidman) ve ergen oğlu Amleth ile kucaklaşır. Kral babası, kardeşi Fjölnir (Claes Bang) tarafından öldürülünce Amleth de intikam yemini alarak kaçar.

İNTİKAMIN TATMİNİ

Robert Eggers’in filmi için yarattığı ortam aslında Viking kültürünü olabildiğince doğru yansıtmış. Yönetmen, acımasızlıklarıyla bilinen Vikinglerin aşırı şiddet içeren uygulamalarını, düşmanlarını acımasızca köleleştirmeleri ve insan kurbanı ritüellerini en kanlı, sert biçimde göstermekten çekinmemiş. Gel gör ki, bu fazla kanlı ve fazla vahşi gerçeklik içerisinde, o şiddet sarmalının figürlerinden biri olmanın ötesine gidemeyen bir karakter var elimizde. İri gözüken cılız karakter Amleth’in (Alexander Skarsgård) babasının intikamını almak istemesi o kadar ilgi çekici değil ve karakteri o kadar boyutsuz ki, seyircinin bu yolculuktan keyif alması için sebep az.

İntikam alan kahramanların efsaneleri, görünenden başka yüzleri ortaya çıkınca ve hikayelerine keşifsel anlamlar yüklenince zevk alarak izlenebiliyorlar. Yönetmeni Robert Eggers olunca haliyle, intikamın vaadi ettiği tatmin duygusundan daha ileriye kamerasını çevirmesini bekliyorsunuz. Ama öyle olmuyor. Şiddeti en vahşi halinde göstermesinin haricinde filmin albenisi yok. Kuzeyli, gerçekçi kanlı resim sunmanın ötesine geçemeyen intikamın, kahraman üzerindeki sebep sonuçlarının üzerine düşünülecek felsefi bir bakış açısının zerresini sunmayan bir film.

KÜKREYEN ERKEKLER

Robert Eggers'ın ilk filmi olan Cadı’da ormandaki cadı grubuna katılan Anya Taylor-Joy'un etkileyici performansından sonra Kuzeyli filminde mistik karakter Olga rolünde oyuncunun karakterine bakış açısı bile belli belirsiz bir haldeydi. "Amleth ile Olga” olmaları gereken ikilinin hikayesi kötü yazılmış, oyuncuların kimyası da hiç tutmamıştı. Skarsgård’ın Amleth’in içindeki hayvani öfkeyi gösterme çabası onu oldukça gülünç durumlara sokmuştu. Ayrıca Skarsgård’ın bu rol için biraz yaşlı bulduğumu da söylemeliyim. Hele ki onu hala HBO'nun “Big Little Lies”ında Nicole Kidman’ın kocasını olarak hatırlarken, bu filmde Kidman’ın oğlu olarak karşımıza çıkması tuhaftı. Kidman dışında herkesin oynayabileceği rol için neden ısrarcı olunmuş anlamak güç. Ancak filmin sorunu ve ne Skarsgård ne de Kidman ve Taylor-Joy’un acayip bir aksanla konuşmaları. Bunların hepsi tolere edilebilirdi.

En büyük sorun, senaryonun kötü olması ve konunun bir türlü bir yere gitmiyor oluşuydu. Özellikle Amleth’in nihai intikam hedefi olan amcası Fjölnir ile karşılaştığında hemen öldürebilecekken uzun süre beklemeye geçilmesi ile sahneler oldukça sarkmıştı. Bu bekleyişte dahil olan doğaüstü unsurların beklenen süreyi uzatması ile de film çökmüştü. Tekinsizlik inşa edilememiş, merak uyandırıcı yanları olmayan filmde bir şeyler olmasını o kadar uzun süre ilgisiz şekilde bekliyorsunuz ki filmi izlerken izlediğiniz kadarını bile siliyorsunuz. Lav nehirlerindeki dövüş sahnesi dışında sinematografisinden bile keyif almadığım film için karar sizi. Ama ben, ana bileşenleri kan, daha fazla kan, bağırsaklar, çamur, ateş, kafası kesilmiş atlar, kuzgunlar, kükreyip uluyan erkekler olan bu filmin hiçbir anından hoşlanmadım.