İpler sermayenin elinde
Ekonomi yönetimi düşük asgari ücretin ardından sermayeyi dinleyip faizi de indirdi. Uzmanlar “Mevcut politikalar enflasyonu düşürmeyecek. Sermaye yanlısı tercihler rejimin 2026 için tahkim hamlesi” dedi.

Havva Gümüşkaya
havvagumuskaya@birgun.netUluslararası piyasaların da beklentisi doğrultusunda düşük tutulan asgari ücret zammının ardından TCMB, beklenen faiz indirimine gitti. Şubat 2023’ten sonra ilk kez faiz indirimine giden TCMB, politika faizini 2,5 puan indirimle yüzde 47,50 seviyesine çekti. İndirim, beklentilerin de üzerinde gerçekleşti.
Karar metnine "Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır" ifadesinin eklenmesi de dikkat çekti.
ÜCRETLİ KURBAN EDİLDİ
Son sekiz aydır uygulanan yüzde 50 oranındaki politika faizi ekonominin çarklarını tıkarken sermaye kesimlerinin yüksek faiz yakınmaları artmaya başlamıştı. Asgari ücret yüzde 30 oranında artırılarak işçi maliyeti noktasında rahatlatılan sermaye kesimi, faiz indirimlerinin de başlamasıyla daha rahat nefes alacak. Ancak yılsonunda yüzde 45 olacağı tahmin edilen enflasyon için 2025 yılı beklentileri de gerçekçi bulunmuyor. Enflasyonda istenilen düzeyde düşüş gerçekleşmemesine rağmen gelen faiz indirimi, ekonomi yönetiminin sermaye lehine politika geliştirmesi, faturayı da ücretli kesime çıkarması olarak yorumlandı.
Faiz indirimi kararını değerlendiren Güldem Atabay, indirimler için üç ay beklemenin daha doğru bir karar olabileceğini belirtti. Son enflasyon raporunda işaret edilen mevsimsel etkilerin 2025 üçüncü çeyreğine ötelendiğini hatırlatan Atabay, “İki çeyrektir eksi büyüyen ekonomide faiz indirimlerinin başlaması normal olabilir. Asgari ücretli çalışan, hükümetin hatalarına kurban edildi. Bu durum artık enflasyon bağlamından da koptu. Enflasyonu yaratan asgari ücret artışı olmadı. Aşırı faiz indirimi, TL’nin aşırı değer kaybettirilmesi vs. bunlardı enflasyonu patlatan” ifadelerini kullandı. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefine göre yüzde 20-25 oranında asgari ücret artışını görmeyi beklediğini kaydeden Atabay, “Piyasa tarafı yüzde 35 zamma da razıydı. Yapılan yüzde 30 zam, o beş puanın da sermayeye hediye edildiğini gösterdi. Bu siyasi bir tercih, siyasi bakışın yansımaları. AKP’nin kime yakın olduğu çok net bir şekilde ortada. Ekonomik sıkıntıları unutturup Suriye’ye dikkati çekmeye çalışıyorlar. Orası da önemli ama asıl önemli olan buradaki hayat. Asgari ücrete düşük zamma rağmen enflasyonda hedefe ulaşıldığını görmeyeceğiz” diye konuştu.
Erdoğan’ın erken seçim yapmak zorunda olduğunun altını çizen Atabay, “Çünkü bir kere daha seçilmek istiyor. Ücret politikası nedeniyle 2025 çok zor bir yıl olacak. 2026 sonu veya 2027 yılında erken seçim gündeme gelecektir. Suriye’de bununla bağlantılı. Sene ortasında asgari ücrete bir zam daha görürsek o zaman erken seçim kararlarının erkene alındığını anlayabiliriz” dedi.
Sermaye tarafının maliyetlerini bastırarak rekabet etmek istediğini belirten Atabay, “Burada kurban edilen de ücretle çalışan oluyor. Kolay olan tercih ediliyor. AKP’nin amacı ekonomik büyümeyi daha geniş kesimlere yaymak, insanların refahını artırmak değil. Sendikaların, sokağa çıkmama hali, eylem yapmama hali böyle devam ederse de böyle sürer bu düzen” ifadelerini kullandı.
∗∗∗
2026’YI TAHKİM ETME HAMLESİ
Siyaset Bilimci Güven Gürkan Öztan ise 8 ay sonra ortaya çıkan bu kararın sermayeyi küstürmemek adına yapıldığını söyledi. Öztan şöyle konuştu: "Ben asıl tahkimatı 2025’e değil, 2026’ya yaptıklarını düşünüyorum. Makro dengeleri biraz daha gözetip o dönem hamle yapacaklarını düşünüyorum. Ücretlilerin 2025’in ilk 6 ayına kadar baskılanacaklarını görüyoruz. Buna dair elimizde somut veriler de var. Çok net bir biçimde artık yerel ve uluslararası sermayenin projeksiyonuna göre hareket ettiklerini söyleyebiliriz."