İran’dan, uluslararası kamuoyunun gözü önünde verdiği sözü bile tutmayarak anlaşmayı bozan ABD’ye güvenmesi beklenmemeli

İran Amerika’ya yine güvenir mi?

ABD Başkanı Donald Trump’ın “istemeleri halinde İran’la önkoşulsuz görüşebilirim” önerisinin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından kabul görmemesi şaşılacak bir durum değil. Çünkü İran, ABD ile yaptığı nükleer anlaşmaya, artık uzun zaman önce “Büyük Şeytan” demekten vazgeçtiği, “İslam Devrimini ihraç” politikasını bıraktığı bir dönemde “evet” demişti. Böylelikle iki ülke arasında karşılıklı güven konusunda var olan kuşkulara rağmen, ABD İran nükleer programını kabul etmiş, İran petrol piyasasına güçlü bir dönüş yapmıştı.
Trump’ın, kendisi dışında bir çok kesimi, AB ülkelerini ikna etmeyen gerekçelerle bozduğu anlaşma sonrası, yeniden ABD’nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan İran’ın yeniden ABD’ye güvenmesi için bir neden olabilir mi?

Anımsayalım; Nükleer Anlaşma imzalandığında, İran’ın en tutucu silahlı gücü İran Devrim Muhafızları bile yüzde yüz destek vermese de, ciddi bir itiraz sergilememişti. Hatta ABD ile ilişkilerin normalleştirilmesinin iyi olacağını bile dile getirmişti Devrim Muhafızları’nın önemli yetkilileri. ABD’nin tüm uğursuz çabalarına karşın İran’da, Ortadoğu’da istediği tüm değişiklikleri gerçekleştirmemesi de anlaşmanın yapılabilmesinde etkili bir faktördü. Bir diğer faktörde artık İran’da “sistemin özünü” bozmadan bir reform yapılması gerektiğini düşünenlerin sayısının çok olması. Çünkü İran’ın mevcut durumuyla daha ileri gidebilme şansı yoktu.

ABD ile yapılan anlaşma, İran’da “katı ideolojik” tutumdan “ılımlılaşan” bir politikaya geçişin de ilk işaretiydi aslında. Trump’ın anlaşmayı bozması bu nedenle İran Devrim Muhafızları içinde de elbette hem kısmi bir pişmanlığa hem de tepkiye neden oldu. Bu tepkinin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye yöneldiği biliniyor.
İran, ilgili kurumların da raporlarına yansıdığı gibi, Anlaşma’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmişti. Buna rağmen Barack Obama yönetimi insan hakları ihlali, bazı “terörist gruplara” hâlâ süren destek gerekçeleriyle İran’a bazı yaptırımların süreceğini açıklamıştı. Daha da kötüsü Obama yönetimi anlaşmanın doğurduğu güven ortamını hiçe sayarak, İran’la iş yapma konusunda tereddüdü olan uluslararası bankaları güvence altına almak için tek bir adım bile atmamıştı.

Yani, nükleer programını dünyaya açıp barışçıl amaçlar için kullandığını kanıtladı İran, ama bunu kabul etmekle beraber İran’ın bölgesinde etkili olmasını kendisi için tehlike saymaya devam eden de ABD oldu. Bu nedenle, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in “anlaşma yapmış olsak bile bu aramızdaki güven endişesinin ortadan kalktığı anlamına gelmez” demesi haklılık kazanıyor. Yani güven duymayan taraf aslında hep İran oldu. İran İslam Cumhuriyeti Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, vaatlerini tutmamakla suçlayarak “ABD’ye güvenen her kimse büyük bir hata yapıyor” demişti.

AB ülkeleri Trump’ın anlaşmayı bozmasına karşı çıkarken “İran anlaşmayı bozmayı gerektirecek bir şey yapmadı” demişlerdi. AB ülkelerini de “İran tehlikesini fark etmemekle” eleştirmeyi hep sürdürdü ABD.
Şimdi, uluslararası kamuoyunun gözü önünde verdiği sözü bile tutmayarak anlaşmayı bozan ABD’ye güvenmesi beklenebilir mi İran’ın? Ruhani, zaten böyle bir anlaşmayı içine sindiremeyen ama “İran liderliğine” boyun eğmek durumunda kalan İran Devrim Muhafızları’nı ABD ile ilişkilerin normalleştirilmesi gerektiğine ikna edebilir mi?

O nedenle Ruhani’nin,Trump’dan gelen hem de “önkoşulsuz”, görüşme talebini reddetmesi anlaşılabilir bir tutum. Sözünde durmayan ABD İran için güvenilmez bir ülke.

Kim Jong un’la kısa sürede gerçekleştirilen, kabul edelim ki, dünyayı etkileyecek bir değişikliğe de yol açmayan bu görüşmeden sonra ABD, Kuzey Kore’ye karşı da düşmanca tutumunu sürdürdü, görüşmeden kısa bir süre sonra Kuzey Kore’nin defalarca itiraz ettiği ortak bir tatbikat bile gerçekleştirdi Güney Kore ile.
Reel politika farklıdır elbette. Bakarsınız tüm bunlara rağmen bir görüşme gerçekleştirebilir Trump ile Ruhani. Ama bu pek kolay olmayacak gibi görünüyor.

***

İran’dan görüşmeyiz’ yanıtı
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin başdanışmanlarından Hamid Abutalebi Twitter’dan paylaştığı bir mesajda Trump’a “İran halkının haklarına saygı duymak, düşmanlıklara son vermek ve nükleer anlaşmaya geri dönmek İran ve Amerika arasındaki görüşmelere giden engebeli yolu düzleştirecektir” yanıtını verdi. İran Devrim Muhafızları’nın komutanı Muhammed Ali Caferi ise kaleme aldığı açık mektupta “İmam Humeyni’nin güçlendirdiği din ve inancıyla İran halkı, baskıcı uluslardan çok farklıdır. Ülke yetkililerinin Büyük Şeytan ABD ile görüşmesine asla izin vermez” dedi. Caferi Trump’ı ‘amatör başkan’ olarak nitelerken “İran ile görüşme arzularını ancak mezarına götürür” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Trump, önceki gün sürpriz bir şekilde herhangi bir ön koşul olmadan İran ile görüşebileceğini açıklamıştı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, teklifin ardından yaptığı ilk konuşmada Trump’ın açıklamasına değinmezken, ABD’nin çekildiği nükleer anlaşmayı kurtarmak için diğer ülkelerin müdahil olmasını talep etti. Ruhani, ABD’nin İran’ın uluslararası petrol ihracatına yönelik bu yılın sonundaki ambargo tehdidine karşılık, İran’ın bölgedeki petrol ticaretine zarar vereceği yönündeki tehdidini yineledi.

***

İran, Golan Tepeleri’nin karşısından çekildi

Rus haber ajansı Tass, İran güçlerinin Golan Tepeleri’nin karşısından çekildiğini duyurdu. Muhalif unsurların İdlib’e tahliyesiyle Suriye’nin güneyinde kontrolü ele geçiren Suriye ordusu ile İran milisleri, İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’ne kadar ilerledi.

Habere göre İsrail’in saldırıya hazırlandığı haberlerinin gelmesi üzerine devreye giren Rusya İran unsurlarının geri çekilmesini teklif etti. Tel Aviv yönetimi bu teklifi reddetse de, Hizbullah militanlarının da bulunduğu İran güçleri dünden itibaren sınır hattından çekildi. Rusya, İran milislerinin sınırın 85 kilometre uzağına konuşlandığını bildiriyor.

İsrail, sınır hattındaki İran ve Hizbullah güçlerini doğrudan tehdit olarak gördüğünü daha önce birçok kez ilan etmişti. Tel Aviv yönetimi, şimdiye kadar birçok kez iç savaş ülkesi Suriye’deki İran mevzilerine füze saldırıları düzenledi.