İran bölgedeki son ‘taş’
Solakoğlu İsrail’in İran'a saldırmasıyla başlayan savaşı değerlendirdi: Emperyalizmin derdi, ABD'nin Ortadoğu’da rahatça at koşturacağı bir bölge yaratmak. İran bu planların önündeki son “taş” gibi. O taşın ezilip emperyalizmle uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor.

Umut Can FIRTINA
Dış politika uzmanı Engin Solakoğlu yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
İsrail’in İran’a saldırısıyle yeni bir aşamaya geçildi. Kurulmak istenen emperyalist oyun nedir?
Emperyalizmin derdi, Ortadoğu’da ABD ve bağlı sermayesinin özgürce at koşturacağı, “pazar”ı büyütmek suretiyle sömürünün daha “verimli” hale dönüşeceği bir bölge yaratmak. Bunun için de bölgedeki “taş”ları temizleme peşinde. Ancak asıl hedef ABD’nin zayıflayan hegemonyasının rakibi yani Çin’i etkisizleştirmek suretiyle devam ettirilmesi. Yeni tasarımda Çin’in çıkarlarına hiçbir alan bırakmaması da planlanıyor. İran bölgedeki son “taş” gibi görünüyor. O taşın ezilip diğer emperyalizm kuklası rejimlerle aynı seviyeye getirilmesi, "müteahhit ağzıyla" konuşursak tesviyesi gerekiyor. ABD bu hedeflere ulaşmak için bölgedeki koçbaşı İsrail’i kullanıyor. İsrail saldırganlığı tek araç da değil. Halklarının çıkarlarıyla hiçbir bağı bulunmayan, iktidarlarının korumak dışında hiçbir gayeleri bulunmayan bölge rejimleri de bu planın tedirgin ama gönüllü destekçileri konumundalar.
İran denklemini değiştirebilecek iki ülke var. Birincisi Rusya. Kimse İran ile Suriye karşılaştırması üzerinden düşünmesin. İkisinin konumu aynı değil Rusya açısından. Moskova’nın İran rejimine vereceği veya vermeyeceği destek özellikle kendi Kafkasya sınırlarını güvence altına almakla ilgili olacak. Rus Ulusal Güvenlik Konsepti’ne göre hayati önem taşıyan bir bölge burası. Tahran’a Batıcı bir rejimin yerleşmesi Rusya’yı Ukrayna’nın NATO’ye girmesinden çok daha ciddi biçimde sarsabilir. İkinci ülke ise Çin. Bütün bu oyunun son tahlilde kendisine karşı kurgulandığını hesap ederek bir politika belirleyecek mi yoksa İsrail/ABD hakimiyetinde bir bölgede de gemimi yürütmeye devam ederim ben mi diyecek? Birinci seçenekte İran’a verecekleri destek en azından savaşın uzamasına ve emperyalizm açısından maliyeti artırmasına yol açacak. İsrail’in saldırgan siyasetinin savunulmasına harcanması gereken kaynak belirli bir eşiği geçerse kasa konuşur ve silahlar susabilir.

Emekli Diplomat, Dış Politika Uzmanı
İran da daha kontrol edilebilir bir ülkeye mi dönüştürülecek?
İran bağlamında birinci hedefin rejimi değiştirmek ve İran’ın başına Farsî bir El Şara oturtmak olduğuna kuşku yok. Bu amaca ulaşmak için tek bir etnik grupta odaklanılabileceğini sanmıyorum zira sadece silahlı Kürt siyasi hareketinin veya Belucilerin İran’daki dengeleri değiştirebilmesi mümkün değil. İran’da bir rejim değişikliği için esas itibariyle İran’ın Farsî ve Türk halklarının da kayda değer bir toplamının aynı yönde hareket etmesine bağlı. İlk işaretler en azından şimdilik İran’daki her türlü etnik gruptan rejim muhaliflerinin böyle bir niyeti olmadığını gösteriyor. Burada “İran’daki” ifadesinin altını çiziyorum. Los Angeles, Londra veya Paris’tekilerden söz etmiyorum. Bunların ülke içindeki muhalefetle çok fazla ortaklaştıkları kanısında değilim.
∗∗∗
SARAY REJİMİNİN SİNSİ HESAPLARI
Türkiye’ye biçilen rol nedir?
Ankara elbette bu senaryoda önemli bir oyuncu ve alacağı tavır belirleyici rol oynayabilir. Şunu unutmayalım. Bu savaş salt İsrail ile İran arasında değil. Sonuçta NATO altyapısı Türkiye’deki tesisler de dahil İran’a karşı kullanılıyor. Türkiye’yi yönetenleri İsrail’i dolayısıyla ABD’yi karşılarına almaları mümkün değil. Devlete hâkim ittifak iki sebeple İran’a soğuk. Birincisi malum mezhepçi düşünce, ikincisi ise İran’la bin yıllık rekabette üstünlük sağlamaya dayanan daha seküler bir bakış. Diğer yandan da zayıflamış bir İran tasarımından her iki tarafın da beklentileri var. Orta Asya’nın kapıları açılacak vs... Bunlar ham hayal ama inanıyorlar. Size fethettiğini söylediğiniz Suriye’de zırnık koklatmayan emperyalizm İran’ı mı yedirecek. Üstelik bir de bu işin riskleri çok büyük. Sıra Türkiye’ye gelir meselesinden söz etmiyorum. O şu an için Türkiye’nin Batı ittifakı içindeki konumu sebebiyle iç politik malzemeden ibaret. Asıl sorun başka yerde. İran’da kapsamlı bir karışıklık Türkiye sınırlarına milyonların yığılmasına sebep olur. Bu bir olasılık değil, kesinliktir. Türkiye’nin ne devleti ne halkı böylesi bir göçü kaldıramaz. Ülkenin temelleri sarsılır. O mesele AB’ye gidip “verin bize üç-beş milyar Avro bunları burada tutalım”la da çözülmez. 100 milyar Avro’yla dahi altından kalkamazsınız.
Kürtlere düşen görev ne?
PJAK’ın açıklaması belirli bir niyet göstergesi sayılabilir ama İran Kürtleri içinde ne kadar etkileri olacağı sorgulanmaya muhtaç. Kaldı ki, bir tür bölgesel çatı sayabileceğimiz KCK’nın duyurduğu tutum en azından şimdilik daha ihtiyatlı bir hat izlenimi veriyor. Emperyalizm herkes için bir rol yazıyor elbette ama aktörlerin bu senaryoyu birebir takip edeceği sahne değil Ortadoğu.