Başkanlık seçimleri sırasında verdiği, İran’la yapılan anlaşmayı iptal edeceği sözünü yerine getirme konusundaki ısrarı sürüyor Donald Trump’ın. Kişisel olarak, anlaşmayı imzalamış Avrupa ülkelerinin Trump’la aynı kanıda olmamasından ötürü bu anlaşmanın kolay bozulacağını sanmam. ABD tek taraflı olarak bir iptal gerçekleştirirse anlaşmayı imzalamış olan Avrupa ülkeleri anlaşmayı sürdürecekler kanımca.

Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un son ABD ziyaretinden “anlaşma iptal edilmese de yenilensin” düşüncesiyle dönmesi Avrupa’da çatlak olarak yorumlanabilir tabii. Zamanla göreceğiz böyle olup olmayacağını.

Trump neden bu kadar karşı bu anlaşamaya peki? Trump bunu tek başına yapıyor değil tabii. Ülkesinin politikasını belirleyen Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde İran’ın “terörist gruplara verdiği destek”ten “balistik füze üretme niyetine” kadar bir dolu suçlama var. Ulusal Güvenlik Stratejisi bu haliyle kaldığı sürece bu konuda ısrarını sürdürecek Trump. Bir de bu anlaşma sayesinde İran’ın yaptırımlardan kurtularak Rusya ile daha rahat ilişki gerçekleştirebilecek oluşu da Trump’ın arzu ettiği bir durum değil.

Tabii zaman zaman ABD’nin kimi kurumlarından Trump’a itirazlar da geliyor. Örneğin eski CIA Başkanı John Brennan, Trump’ın anlaşmayı bozacak oluşunu “aptalca bir tavır” olarak değerlendirmişti. CIA’in buna karşı çıkıyor oluşu şaşırtıcı gelebilir ama CIA bu anlaşma sayesinde İran’ın denetlenebilecek oluşuna inanıyor. Tabii yeni CIA Başkanı da Trump gibi düşünüyor.

Trump’ın “ABD için berbat” sözleriyle değerlendirdiği anlaşma iptalini son zamanlarda daha çok dile getirmesi ortamın uygunluğuyla ilgili. İptali gerçekleştirirse, İslam dünyası içinde en büyük desteği alacağı ülke Suudi Arabistan. Bu ülkenin medyasında İran’ın İsrail’den daha tehlikeli olduğu yolunda dünya kadar yorum (!), analiz (!) okursunuz. Dileyen Şarkül Evsat’ın Türkçe sitesine girip okuyabilir. Veliaht Prens (bence fiili Kral) Muhammed bin Salman’ın ABD yanlılığında babası ile dedesini bile geçtiği ortada. Daha da ileri giderek İsrail’in başta Filistin olmak üzere birçok konudaki görüşlerini de aynen paylaşıyor. Hatta geçen gün Filistinlilere “İsrail’in önerisini destekleyin” çağrısında bile bulunabildi.

Yabana atılacak çıkışlar değil bunlar. Kim ne derse desin devasa para gücüyle başta Körfez ülkeleri olmak üzere birçok Müslüman ülkeyi bu yönde etkileyebilir Suudi Arabistan. Trump için müthiş bir destektir bu. Suudi Arabistan’ın İsrail’le daha önce hiçbir Müslüman ülkenin (Mısır’ın bile) kurmadığı yeni ilişkiler geliştirdiği sır değil. Yakın bir zamanda İsrail’e hava sahasını da açmıştı. İran konusunda birbirleriyle istihbarat paylaştıkları da biliniyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun önceki gün İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin açıkladığı sözde belgeler üzerinden harekete geçen Trump, 12 Mayıs’ta İran ile ilgili yeni kararlarını açıklayacak. Netanyahu’nun iddialarının gerçek olmadığını Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, hazırladığı çok sayıda raporda vurguladı. Zaten başta AB yetkilileri olmak üzere Almanya gibi üye ülkeler bu nedenle İran’la yapılan anlaşmanın bozulmasından yana değiller.

Ancak anlaşma ABD tarafından iptal edilecek görünüyor. Ancak eski CIA Başkanı’nın yaptığı gibi kimi itirazlarla karşı karşıya kalan Trump, iptalden sonra yeni bir anlaşmanın daha yapılabileceğini söyleyerek “açık kapı” bıraktı. İptal sonrası yapılacak anlaşmanın hem ABD için “berbat” olan tarafları düzeltilecek hem de ABD kurumları içindeki itirazları dindirecek maddeler eklenecek.

Ama İran’ın vurulması konusunda ısrarlı olan İsrail, daha önce defalarca yaptığı gibi İran’a “tek başına” bir operasyon gerçekleştirebilir. Uluslararası hukukun engelleyebildiği bir ülke değil İsrail. Ülkesindeki “reformlarla” batıda ılımlı, modern bir tip çizen, bu nedenle hatırı sayılır bir batı desteği de arkasında olan Velihat Prens Muhammed bin Salman’ın İran’a karşı İsrail’le birlikte oluşu da bu modern, batı yanlısı özelliklerine, “İslamcı teröre karşı” bir İslam ülkesi lideri sıfatı da kazandıracak.

Bunlar tahmin değil, somut gelişmeler bunu gösteriyor. İsrail ile Suudi Arabistan arasında henüz ortaya dökülmemiş, küçük çaplı askeri işbirliği adımlarını izleyen bunu rahatlıkla görebilir.

İslam dünyası ne mi der?

Hangi İslam dünyası?