Yeşiller’in aşırı sağa karşı strateji geliştirme görevini üstlenen Bozoğlu, “Irkçıların, aşırı sağcıların başvurdukları metotlar birbirine çok benziyor. Korkutmak, sindirmek, gerekirse şiddet kullanmak. Türk aşırı sağcılarının yaptıkları Alman ırkçılarının değirmenine su taşıyor” diyor.

"Irkçılar birbirini besliyor"

Kazım GÜNDOĞAN/KÖLN

Irkçılık ve aşırı sağcı tehlike nedeniyle bütün Avrupa alarmda. Bütün kıtada ırkçılık tırmanıyor. Alman ırkçılığına paralel olarak Türk ırkçılığı da yükselişte. Fransa’da ve Avusturya’nın ardından Almanya ve Hollanda’da da “Bozkurtlar”ın tüm faaliyetlerinin yasaklanması gündemde. Almanya’da “Bozkurtlar” olarak tanımlanan Ülkücü dernek ve çatı örgütlerinin faaliyetlerini ve sembollerini yasaklamayı hedefleyen yasa tasarısı kasım ayında Federal Parlamento’da kabul edildi. İçişleri Bakanlığı Bozkurtlar bağlantılı tüm oluşumların yasaklanması için çalışmalara başladı.

Türk ırkçılığının Avrupa’da oluşum, örgütlenme süreci ve faaliyetleri konusunu Bavyera Eyaleti Yeşiller Partisi Milletvekili Cemal Bozoğlu ile konuştuk.

Önce Avusturya, Fransa sonra da Almanya’da anayasal düzeni tehdit ettiği gerekçesiyle Bozkurt Hareketi’ni yasaklayan kararlar alındı? Avrupa’yı tehdit eder hale gelen bu Bozkurtlar kimdir, ideolojik ve politik görüşleri nedir?

Bozkurt bir sembolden ibaret. Kendisini Bozkurtlar hareketi olarak ifade edenler ise MHP’nin örgütlü yapılarında yer alan kişilerin kendilerini tanıtmak için kullandıkları sembolik bir tanımlama. Almanya’da MHP yanlıları 1978 yılında Frankfurt’ta Türk Federasyonu ismi altında çatı örgütünü kurdu. 12 Eylül ile birlikte Türk Federasyonu kitle tabanını kaybederek bölünmeler yaşasa da varlığını korudu. Almanya örgütlenmesi Mayıs 2007’de Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADÜTDF) olarak ismini değiştirdi. Eylül 2007’de Avusturya, Belçika, Hollanda, Fransa, İsviçre, İngiltere, İsveç, Norveç ve Danimarka federasyonlarını bir araya gelerek konfederasyona dönüştürüldü. Şu anda Bozkurtlar’ın mitolojisi ve temsil ettiği ideolojik şemsiye altında toplanan üç yapılanma var. ADÜTDF (MHP), Avrupa Nizamı Alem Federasyonu (BBP), ATİB-Union Almanya Türk İslam Birliği. İdeolojik yapıları etnik temelde ırkçılık, azınlıklara yönelik düşmanlık, antikomünizm ve 12 Eylül sonrası artan dini içerikli propaganda. Birçok dernek aynı zamanda mescit görevini de üstlendi ve tabelalara cami ismi eklendi. Almanya’da resmi olarak hepsinin toplamı 12 bin üyeyi kapsıyor. Üye olmayan ancak bu ideolojik şemsiye altında olan kitle sayısı 20 bin kişiyi buluyor. Almanya’nın göçmen kökenli en büyük aşırı sağcı örgütü demek yanlış olmaz.

irkcilar-birbirini-besliyor-826909-1.
Bavyera Eyaleti Yeşiller Partisi Milletvekili Cemal Bozoğlu

Bütün toplumsal gruplar gibi Türk ırkçılarının da göç ve tutunma süreçleri var. Nasıl bir toplumsal temel üzerinden şekillendiler?

Çoğunluğu siyasal sığınmacı olan sol ve azınlık grupların aksine MHP ve İslami örgütlerin yurtdışı örgütlenmesinin çoğunluğunu 1960’lar sonrası Almanya’ya ve Avrupa’ya gelen göçmen işçiler ve onların çocukları oluşturuyor. Fabrika işçiliğinden esnaflığa yönelen göçmen işçiler siyasal tavırlarında tutucu ve sağcı dünya görüşü daha etkili olmaya başladı. Göçmen işçilerin iki kültür arasında kalarak bocalaması sağcı dini örgütleri çekim merkezi yaptı. İnsanların kendi kimliğini kaybetme ve yok olma korkusu bu aşırı sağcı ve radikal dini grupların, tarikatların taban bulmasını kolaylaştırdı.

Almanya toplumunda göçmen, yabancı, azınlık olmak gibi dezavantajlı durumlar söz konusu toplumsal grupların düşün ve duygu dünyasını nasıl etkilemektedir? Ayrıca hangi temel kavram ve argümanlara dayanarak varlığını sürdürmekteler?

Türkçü, Turancı, ırka dayalı etnik kimlik üzerinden var olmak veya yok olmamak. ‘’Almanlaşmamak’’ temel siyasal dinamizmini oluşturuyor. Bunun yanında Almanlaşmamak ve ‘‘Türk devletinin’’ Almanya ve Avrupadaki sivil savunma gücü olmak kendilerine yükledikleri misyon ve görev. Alman kimlikçi aşırı sağın siyasal ideolojik motifleri ile örtüşüyor. Alman ırkçısı yabancılar ve göçmenler nedeniyle yok oluyoruz temelinde siyaset yaparken, Türk ırkçısı Almanlar bizi asimile ederek yok etmeye çalışıyorlar temelinde siyaset yapıyor.

Nerelerde, nasıl örgütleniyorlar ve hangi tür faaliyetlerde bulunuyorlar?

Genelde derneklerde çalışma yapıyorlar. Dernekler eyaletler ve eyalet alt bölgeleri şeklinde örgütleniyor. Bunun yanında amatör futbol grupları veya futbol kulübü dernekleri, kavga spor salonları, okul veli dernekleri, yöre dernekleri gibi alanlarda örgütleniyorlar. Dini ve resmi bayramlarda derneklerde etkinlik yapmak, kültürel geceler ve futbol turnuvaları organize etmek, yürüyüşler ve derneklerinde seminerler düzenlemek vs. Son yıllarda da Türkiye seçimlerinde seçim kampanyaları organize ederek oy topluyorlar.

Alman ırkçılığının da köklü, kirli ve kanlı bir tarihi var. Alman ırkçıları ile Türk ırkçıları nerede buluşur ve nerede ayrışırlar?

Soğuk Savaş döneminde yani duvar yıkılana kadar organik bağlar vardı. Alparslan Türkeş’in 9 Işık sentezi ve ideolojik temellerinde Alman faşizminin motifleri oldukça fazladır. 1978 yılında Alparslan Türkeş, Gün Sazak ve Murat Bayrak Almanya’yı ziyaretinde Bavyera Başbakanı Franz Josef Strauß ile görüştü. Zamanlama olarak dikkat çeken bu durum Türk Federasyonu’nun kurulması bu görüşmeye paralel aynı zamanda gerçekleşti. Sınırlı da olsa yetmişli yıllarda Almanya’nın bazı bölgelerinde NPD’liler Bozkurtları öven bildiriler dağıttı. 1980 sonlarına doğru Almanya’da Türklerin aşırı sağcıların hedefi haline gelmesi ile birlikte bu organik ilişkiler en azından görülmez oldu. Şu anda böyle bir ilişki varlığından söz edemeyiz. Bugün fiziki olarak ayrı görünseler bile aynı amaca hizmet ediyorlar. Hedefleri, sorunların kaynağı olarak azınlıkları gösterip, çoğunluğun desteğini almak ve tekçi otoriter bir sistemi inşa etmek. Başvurdukları metotlar birbirine çok benziyor. Korkutmak sindirmek ve hatta gerekirse şiddet kullanmaktan kaçınmamak. Türk aşırı sağcıları Almanya’da iktidarı hedeflemiyor ama yaptıkları çalışmalar Alman ırkçılarına yarıyor.

Avrupa medyasında ve siyasi çevrelerde “Erdoğan’ın Bozkurtçuları” olarak tanımlanıyor Türk ırkçıları… Erdoğan rejimiyle birlikte bu çevrelerde ne tür değişimler yaşandı?

Erdoğan’ın öncesi ve sonrası var. Gülen cemaati ile işbirliği yaptığı dönemde MHP’lileri karşısına aldı ve izole etti. Bu yurtdışı için de geçerliydi. Resmi kurumlar, konsolosluklar MHP’nin yurtdışı dernekleriyle bugünkü gibi içli dışlı değildi. Ancak müttefikini değiştirerek MHP ile işbirliği yapması sonrası Avusturya, Fransa, Hollanda ve Almanya’da DİTİB camilerinde ve MHP’nin örgütlenmelerinde ciddi bir hareketlilik görülmeye başlandı. Kürtlere ve İsrail’e karşı yürüyüşler düzenleyen dernekler yurtdışı örgütlenmesine, misyonuna da görev düştü. Bugün Erdoğan’a “Reis” diyerek, içselleştirmiş durumdalar. Yurtdışındaki muhalif sesleri sindirmek, Avrupa ülkelerinin siyasi tavırlarının üzerinde gerekirse sokak gücü ile baskı oluşturmak istiyorlar. Bu en açık bir şekilde Federal Meclis’te Ermeni bildirgesi oylaması sırasında yaşandı. Milletvekilleri Cem Özdemir, Sevim Dağdelen açık hedef haline getirildi. Son olarak Avusturya’da ve daha sonra Fransa’da sokak gücü ile karşıt gördüklerini sindirme girişimleri bardağı taşıran son damlalar oldu.

Bozkurtların Avrupa’da yasaklanması ve Almanya parlamentosunda alınan yasaklama kararının başlıca nedenleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Avrupa’da ciddi bir şekilde kutuplaşma artmaya başladı. Radikal İslamcı terör ve aşırı sağın şiddet eylemleri korkutucu boyutlara ulaştı. Bu nedenle hem radikal İslamcı teröre hem de aşırı sağa karşı önlemlerin artırılması zorunluluk haline geldi. Bozkurtların da Avusturya ve Fransa’da yaşananlardan sonra ciddi iç güvenlik tehdidi oluşturduğu görüldü. Bu grupların hedefi olanlar zaten yıllardır bu tehlikeye dikkat çekiyordu. Almanya’da bugüne kadar karşı duran özellikle CDU ve SPD de tavır değişikliğine yol açtı. Parlamento’ya iki önerge geldi. Sol Parti’nin önergesi direk yasaklamayı hedefliyordu. CDU-CSU/SPD/FDP ve Yeşiller’in ortak önergesi ise hükümete sıkı takip, önlemler alınması ve yasaklama için hazırlıkların yapılması görevini veriyordu. Bu öneri büyük bir çoğunlukla kabul edildi.

POPÜLİST SİYASETÇİLER FAYDALANIYOR

Dünya son otuz yılda çok hızlı bir değişim sürecine girdi. İki kutuplu sistemin ortadan kalkması ile çok kutuplu yeni bir süreç yaşanıyor. İki kutupluluğun yerini binlerce yıllık kültürel, dini, etnik, ekonomik çözülememiş sorunlar aldı. Bu sorunların ortaya çıkardığı çatışmalar, savaşlar büyük göçlere yol açtı. Şu anda 80 milyon insan göç halinde. Bunun yanında geleceğe yönelik kaygılar mesela klima sorununun neden olduğu kuraklık, doğal afetlerin yol açtığı açlık ve bunların çözülme umutlarının ufukta görülmemesi insanlarda yeni arayışlara yol açıyor. Ne yazık ki kolay çözümler sunan popülistler, suçlu olarak azınlıkları gösteren ırkçılar toplumların belirli kesimlerinden destek görüyor veya oy alıyor. Korona süreci bu sorunları çok daha net bir şekilde görmemizi sağlıyor.