Irkçılığa karşı halkla birlikte yürünmeli
Almanya’da ırkçı parti AfD’nin dün yapılan Brandenburg seçiminde de rekor oy alması bekleniyor. Die Linke (Sol Parti) eski milletvekili Taş ‘’Solun en güçlü olduğu eyaletlerde faşist partinin kazanması düşündürücü. Halkı sağda ya da solda bırakmak yerine birlikte yürünmeli’’ dedi.
Semra KARDEŞOĞLU
Almanya’da aşırı sağın yükselişine ilişkin Dr. Yaşar Aydın ile iki gün önce yaptığımız görüşmenin ardından 70 yıldır solun kalesi olan Brandenburg eyaletinde seçmen dün sandığa gitti.
Beklendiği gibi sandık çıkış anketlerinde ırkçı parti AfD ilk sırada yer aldı. Yaşanan sürece ilişkin Hakan Taş ile görüştük.
Erzincan Kemah’da doğan ardından Almanya’ya göç eden Taş, 17 ve 18’inci dönem Die Linke (Sol Parti)’den Berlin milletvekilliği yapmış bir isim. Hakan Taş ile ırkçı yükselişin nedenlerini ve getirebileceklerini konuştuk.
Türingen, Saksonya ve son olarak Brandenburg’da ırkçı parti AfD’nin yükselişini nasıl yorumluyorsunuz?
Aşırı sağ yeni bir oluşum değil. Almanya’da faşizm hep varlık gösterdi. Ancak bilindiği gibi son yıllarda mülteci akını yaşandı. Merkel ‘’Biz bunu başaracağız’ diyerek 1 milyonun üzerindeki Suriyeli mülteciye kapılarını açtı. Ama olası sorunları bence görmedi. Yeterli derecede konut, yeterli derecede okul, ek sınıf açılmadı, kreş açılmadı. Yeni eğitmen işe alınmadı, fazladan ev inşa edilmedi. İnsanlar kendi sıkıntıları sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Siyaset maalesef mevcut sorunlara çözüm bulamazken yeni sorunlarla insanları tek başına bıraktı. Her insan istediği ülkede yaşama hakkına sahip olabilmeli.
En büyük etken bu mu? Çünkü AfD’nin oy aldığı Saksonya ve Türingen’de göçmen oranı düşük.
Orada da ayrı sorunlar var. Yeni eyaletlerde doktor açığı var, sağlık alanında sorunlar var. Batı eyaletlerine göre aynı iş için daha düşük maaş alıyorlar. Bu sıkıntılar çözülmemişken mültecilere her türlü kapının açıldığı iddialarından etkilendiler. Mülteci karşıtı bir oluşum güçlendi. 2015’te 1 milyon Suriyeli geldi şu ana kadar bu sayı 1,5 milyonu buldu. Türkiye’den başka ülkelerden Suriyeliler de Almanya’ya gelmeye devam etti. Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden sonra yine Afganistan’dan, sonra İran’dan Irak’tan gelenler oldu. Tahmin ediyorum 2,5 milyonun üzerinde mülteci geldi. Sonrasında Ukraynalılar. Birçoğu maalesef çalışmıyor ya da çalışamıyor. Onlara ek eğitimler verilerek Almanya’daki iş açığı kapatılamadı. Dolayısıyla Alman halkı da buna tepki gösteriyor: ‘Yani çalışmıyorlar bir şey yapmıyorlar ona rağmen onlara bizden fazla para harcanıyor’ görüşü etkili oldu.
GÖÇMENLERİ TANIMAYAN EYALETLER ENDİŞELİ
Türkiye’dekine benzer bir durum değil mi?
Evet ‘’kiraları ödeniyor, okullara para ödemiyorlar, sağlık hizmetlerini bedava alıyorlar’’ görüşü var. Dolayısıyla bu söylemler aşırı sağı güçlendirdi. Almanya’da 2015’ten sonra mülteciler eyaletlere eşit oranda dağıtılmadı. Eski Doğu Almanya’da yeni eyaletlerde göçmen oranı yüzde 1 civarında. Göçmenlerle fazla iç içe yaşamamışlar, tanımıyorlar. Kültürleri, dilleri konusunda bilgileri yok. Kendilerini kapatmışlar. ‘’Biz yabancı olan hiçbir şeyle iç içe yaşamak istemiyoruz, mültecileri kabul etmek istemiyoruz’’ görüşü hakim oldu bu eyaletlerde. Bunun dışında IŞİD saldırıları da etkili oldu. Berlin’de biliyorsunuz TIR’la bir saldırı düzenlendi. 10’dan fazla insan hayatını kaybetti. "Bunlar Müslüman ülkelerden gelen teröristler, terörü Avrupa’ya Almanya’ya getiriyorlar. Gelenler arasında aşırı köktendinciler de mevcut. Almanya’yı yok etmeyi hedefliyorlar. Biz bunları kendi aramızda kendi toplumumuzun içerisinde istemiyoruz bunlar geri gönderilsin’’ denmeye başlandı. Almanya’ya ilk gelen mültecilerin büyük bir çoğunluğu genç ve erkekti. Kadınlar gelmemişti. Bu da farklı bakış açısı getirdi. Yani "Bütün bu mülteciler aynıdır" söylemi AfD tarafından özellikle sosyal medya üzerinden hızla yayıldı.
GELENLER DE ENDİŞELİ
Peki AfD’nin genç seçmenden yüksek oranda oy aldığı biliniyor. Neden?
Türingen’de her 3 genç seçmenden biri AfD’yi seçti. Saksonya’da da yine aynı. Okullarda son dönemlerde sık sık aşırı sağcı AfD üyesi öğretmenlerin olduğunu tespit ediyoruz ya da bunlar medya üzerinden yansıyor. Faşist olduğunu bildiğimiz bir partinin Nazi Almanyası sonrasında yeniden yüzde 30’un üzerinde oy alması korkunç, korkutucu.
Yapılan bir ankete göre Türkiye’den gelen her dört kişiden biri Almanya’yı terk etmek istediği yönünde görüş bildirdi. İlk başlarda AfD’ye giden oylar için ‘’Diğer partiler mevcut sorunları sahiplenmediği, çözmediği için yeni bir parti arayışına girdi seçmen’’ dendi. Fakat bugün hala aşırı sağcı faşist bir parti olduğu bilinmesine rağmen AfD’ye oy veriliyor. Dolayısıyla mevcut demokratik partilere büyük görev düşüyor. Sorunların ne olduğunu iyi bir şekilde tespit etmek, analiz etmek ve halkla birlikte hareket ederek bu sorunların çözümünü üretmek gerekiyor. Öte yandan Almanya’nın yeni iş gücüne ihtiyacı var. Hemen tüm sektörlerde işçi bulunamıyor. Doktor, hasta bakıcı açığı var. Bu açığı mevcut iş gücüyle karşılaması mümkün değil Bunun için daha güvenli bir ülke olması gerekiyor. Demokratik partiler insanların sorunlarını dinleyip çözüm üretebilmek zorunda. Belki farklı ülkelerden gelenlerin Almanlarla bir araya gelmesi, göçmenlerin iş gücüne tam katılımının sağlanması önemli. Ama her şeyden önce Almanya’nın iş göçüne, yeni insanlara ihtiyacı olduğunun anlatılmalı. Başbakan başka ülkelerden nitelikli iş göçünü sağlayabilmek için yeni anlaşmalar imzalıyor. Onun yerine mültecilerin Almanya iş piyasasına kazandırılması yönünde de adımlar atılmalı.
Diğer partiler sağa karşı onların politikalarını dile getiren tavır izlemiyor mu?
Almanya’daki mevcut demokratik partiler tırnak içine alıyorum tek bir parti bu mevcut partilerin görüşlerini savunmuyor. Sol Parti (Die Linke) farklı bir yol izliyor fakat anketlere göre bir sonraki seçimde barajı aşamıyor. Biliyorsunuz yeni bir sol parti kuruldu. Bu Die Linke’den ayrılanların kurduğu bir parti. Bu parti göçü sınırlama ve mülteci politikaları Die Linke ile örtüşmediği için ayrılan Sahra Wagenknecht’in kurduğu BSW. O da 3 ve 4. sıralarda. Dolayısıyla yeni koalisyonlar da oluşabilir. Diğer partiler arasında şu an söylemlerde farklılık yok.
SAĞCILIK YARIŞI VAR
Sınır kontrolleri böyle mi görünmeli?
Daha önse Schengen bölgesine giren biri Almanya’ya gelip irtica etmek için başvurabiliyordu. Şimdi tüm partiler, ilk ayak basılan Avrupa ülkesi hangisi ise oradan başvuru yapılmasını istiyor. Yakın zamanda böyle olacak gibi. Almanya’da sınır kontrolleri vardı. Avrupa Futbol Kupası sürecinde başladı. Partiler uzlaştı. Tüm sınır kapılarında yapılacak. Bazı araçlar durdurulacak ve geçiş hakkı yoksa geri gönderilecek. Şimdi AfD bunları biz söyledik uyguluyorlar diyor. Mevcut partiler sağdan daha sağcı olabilme çabası içerisinde.
Bundan sonra nasıl bir hat, çizgi izlemeli ki bütün bu ırkçı söylemler ülkenin bütününe hakim olmasın?
Maalesef ırkçı söylemler hükümet partilerine diğer demokratik partilere oy kaybettirdi. Halkın sorunlarına yönelik eğitim, ödenebilir konut ihtiyacı, mültecilerin iş gücüne kazandırılması yönünde adımlar atılmalı. Halkla birlikte hareket ederek aşırı sağ yeniden meclislerden dışarı taşınabilir. Ama kritik mesele eski Doğu şimdi yeni eyaletlerde Türingen, Saksonya ve son olarak Brandenburg, bu eyaletlerde geçmişte bilindiği gibi en güçlü parti Die Linke/Sol Parti idi. Şimdi bu seçmenin faşist bir partiyi seçmiş olması düşündürücü. Sol Parti de kendisini sorgulamalı. Halkı solda ya da sağda bırakıp tek başına hareket etmek yerine halkla birlikte hareket etmeyi denemeli.
AVRUPA’NIN YÜZDE 75’İ HALA AŞIRI SAĞCI DEĞİL
Peki bütün bu süreçte size ne umut veriyor?
Aşırı sağ, faşizm sadece Almanya’nın sorunu değil tüm Avrupa’nın sorunu. Her şeyden önce Avrupa Birliği’nin bir bütün olarak kalması yönünde olumlu adımlar atılmalı. Demokrasinin Avrupa Birliği ülkelerinde güçlenmesi gerekiyor. Bir gerçeği de tabii ki görmemiz gerekiyor Avrupa’nın yüzde 75’i faşist ve aşırı sağcı değil. Ama daha fazlası aşırı sağa dur demek gerekiyor. Bu da sorunlara somut çözüm gerektiriyor. Konut sorununa karşı sosyal konut üretilmeli, yeterli derecede öğretmen, mevcut okulların elden geçirilmesi, ihtiyaç sahibi ailelere eğitim desteği verilmeli. En önemlisi, iklim sorunu. Avrupa genelinde sürekli sel felaketiyle karşı karşıyayız. Küresel ısınmaya karşı acil önlemler gerekiyor.
∗∗∗
DOĞU’DA KRİTİK SEÇİM
Almanya’da aşırı sağın yükseldiği doğu eyaletlerinden Brandenburg’da halk, kritik eyalet parlamentosu seçimlerinde dün sandığa gitti. Anketlere göre, aşırı sağcı ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) yarışı önde götürüyor. Başbakan Olaf Scholz’un partisi Sosyal Demokratlar, (SPD) kalesi olan eyalette ilk kez yenilgiye uğrayabilir. 1 Eylül’de Thüringen eyaletindeki seçimleri kazanan AfD, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da bir eyalet seçiminde birinci çıkan ilk faşist parti olmuştu. AfD, Saksonya eyaletinde aynı gün düzenlenen seçimlerde de birinciliği kıl payı kaçırmıştı. AfD’nin Brandenburg eyaletindeki başbakan adayı Hans-Christoph Berndt, oyunu Berlin’in güneyindeki Golssen kasabasında kullandı.