“68 Meksika Olimpiyatı’nda tarihe geçen ve ikonikleşen Tommie Smith, John Carlos ve Peter Norman’ın ırkçılığa karşı protestosu sarsıcıydı. Onların açtığı yoldan ilerleyen Muhammed Ali ise spor dünyasını tamamen değiştirdi.”

Irkçılığa karşı ses yükselten sporcular ve Muhammed Ali’nin mirası

EREN TUTEL

George Floyd’un polisler tarafından katledilmesi büyük bir isyanın ateşleyicisi oldu. ABD’nin temellerinde yatan kamusallaşmış ırkçılığa karşı sokaklar büyük bir öfkeyle doldu taştı. Günümüzde siyahların geçmişe oranla çok daha etkin olduğu spor dünyası da kamusallaşmış ırkçılığı çok sert bir şekilde protesto ediyor. Hatta bazıları eylemlere ön saflarda korkmadan katılıyor, Colin Kaepernick gibi cesur isimler sivil itaatsizlik eyleminde bulunabiliyor. LeBron James gibi yıldızlar artık sadece oyunun yıldızı değil politik birer figür. LeBron gibi liderlerin korkmadan, Donald Trump’a ve ırkçılığa tepki göstermesi diğer sporcuların daha cesur sağlıyor.

Ancak spor dünyası yıllar önce çok farklıydı, bırakın ırkçılığa karşı gösteriye katılmayı siyah sporcularının varlığının zor kabullendiği dönemde haksızlığa karşı duran ve bugünlerde sporcuların, sosyal olaylara duyarsız kalmamasını sağlayan bazı öncüler vardı. 68 Meksika Olimpiyatı’nda tarihe geçen ve ikonikleşen Tommie Smith, John Carlos ve Peter Norman’ın ırkçılığa karşı protestosu sarsıcıydı. Onların açtığı yoldan ilerleyen Muhammed Ali ise spor dünyasını tamamen değiştirdi. Ali’nin Vietnam Savaşı’ndaki tavrı, sivil itaatsizliği o güne kadar ezilen siyah sporcuların ve halkların isyan çığlıydı. Ali’yi gelmiş geçmiş en büyük sporcu yapan da buydu. Bütün unvanları, itibarı alınmasına rağmen geri adım atmayan Ali, beyazların hâkimiyetinde olan spor dünyasına, “Artık sizin kurallarınızla oynamıyoruz” mesajını çok güçlü bir şekilde verdi.

Bu mesaj o kadar güçlüydü ki, Ali’yi savaşmadığı için hain ilan edenler onu yıllar geçtikten sonra kahraman ilan etti. Onu popüler kültür ikonu haline getirmeye çalıştılar ve zaman ilerledikçe onun politik altyapısının içini boşaltamaya, değersizleştirmeye çalıştılar. Ancak bunda pek de başarılı oldukları söylenemez. Ali yalnızca bir şampiyon değil, ezilen bir halkın ringdeki umuduydu. Onu bu kadar önemli kılan şey mükemmel bir boksör oluşu değildi. Ali, gösterdiği küçük bir cesaretle, dünyanın biraz daha farklı bir yer olmasını sağlamıştı.

Ali’nin gösterdiği cesaret sayesinde bugün sporcular; haksızlığa, eşitsizliğe karşı kendilerini çok daha rahat ifade edebiliyor. Ölümünün 4’üncü yılının böyle bir döneme gelmesi de onun ne kadar önemli bir figür olduğunu hatırlamamızı sağlıyor.

Yardımcı antrenörü Drew Bundini Brown’ın bir zamanlar dediği gibi, “Temizlik işçileri için salla yumruklarını; hava limanlarında, otobüs duraklarında, benzin istasyonlarında yerleri süpüren küçük insanlar için. Savaş onlar için şampiyon. Otellerde yatakları yapıp tuvaletleri temizleyen küçük odacı kızlar için dersini ver şu aşağılık herifin.” Şimdi, ABD’deki eylemciler haksızlığa, ırkçılığa karşı Ali gibi yumruklarını sallamaya devam ediyor, güçlü ve kararlı bir şekilde...