Irkçılık, seçimler ve solun yüz yıllık birlikteliği
Fotoğraf: AA

Prof. Dr. Ali ARAYICI/PARİS

Fransa'da solun birlik oluşturması, ittifak kurması, dayanışma içinde hareket etmesi ve sol blok halinde seçime katılması yüz yıl sonra bir ilk. Her dönemde, bu ittifakların kendine has özellikleri, ağırlık merkezleri ve az çok kapsamlı bir programları olmuştur. Ama her şeyden önce, bu birlikler, bloklar ve ittifaklar; çalışma dünyasının büyük fetihlerini yapmayı olanaklı kıldılar.

Fransa'da, 1924'ten beridir ilk kez 12-19 Haziran 2022'de yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimi’nde, Boyun Eğmeyenler, sosyalistler, yeşiller ve komünistler solda birlik oluşturarak NUPES (Halkın Yeni Ekolojik ve Sosyal Birliği) çatısı altında seçime katılacak. Uzun yıllardır, hiç beklenilmeyen böylesi bir birliktelik, Fransız kamuoyunda son derece önemli bir ses getirdi.

SOLUN BİRLİĞİ

Amerikancı liberal merkez sağın hegemonyası, aşırı sağcı, ırkçı ve faşist bir partinin tehlikesi karşısında; NUPES, uzun vadeli bir mücadele sonucunda ilerici ve devrimci güçler tarafından iktidara alternatif olarak kuruldu. İktidarın ele alınması, solda birliğin en önemli amacıdır. Bu birlik girişimi, 1924'ten beridir ilk kez yapıldığı için de çok anlamlıdır.

Fransa, 1924'te Cumhuriyetçi Birlik Partisi'nden eski devlet Başkanı Raymond Poincaré, sağcı ve merkez sağ bir koalisyon Ulusal Blok tarafından yönetiliyordu. 1924'te, Milletvekili Genel Seçimi için, soldaki merkezi güç, Édouard Herriot'un Radikal-Sosyalist Partisi, diğer radikalizm güçleri ve SFIO (İşçi Enternasyonalinin Sosyalist Parti-Fransız Bölümü) ile bir seçim ittifakı yaptı.

Soldaki oy oranıyla orantılı bu birlik mütevazı fakat program odaklı değildi. Komünistler, bu bir "burjuva ittifakı" diye kınayarak buna katılmadı. Sosyalistler, bu birliği destekledi. Ancak, seçim zaferinden sonra hükümette yer almadı. Sonuçta, 1905'te kabul edilen laikliğin savunulması dahil, 1902'deki sol blokun tüm başarılarını savunan Radikal Parti'nin egemen olduğu bir hükümete dönüştü. Hükümette işçi partisinin bir temsilcisi olmadığından dolayı, bu birleşme başarılı olmadı.

NUPES çatısı altında kurulan bu birliktelik, solda büyük bir yankı uyandırdı. Halkta bir umut yarattı. Sol ve aşırı solda herkes, bu yeni siyasi ittifakı memnuniyetle karşıladı. Kamuoyunun beklentileri, giderek daha da arttı. Bu beklentilerden biri ve en önemlisi, ırkçılık ve ayrımcılığın her türlüsüne karşı mücadele verilmesi, hak ve haysiyette eşitliğin gerçeğe dönüştürülmesidir.

BEKLENTİLER

Bundan önceki beş yıllık dönemde, radikal İslamcılığa karşı mücadele kisvesi altında ayrılıkçılığa karşı yasalar ve ırkçı önlemler; sömürge sonrası göç eden Müslüman vatandaşları damgalamaya katkıda bulundu. Çarpık bir laiklik vizyonu da, sadece bu damgalamayı güçlendirdi. Bu nefret dolu ve en kötü şiddet eylemleriyle sonuçlanan ırkçılık, günlük olarak işe alma, barınma, sağlığa erişim, staj, eğitim ve toplumsal alanlarda kendini gösteren kalıcı bir hale dönüştü.

Polisle olan ilişkilerde eşitliğin ihlaliyle sonuçlanan olaylar, insan onuruna yönelik kalıcı bir saldırıdır. Bunların, kurumsal olarak yapılması insan temel hak ve özgürlüklerine aykırıdır. Bu "sistemik" ırkçılık ve ayrımcılığa karşı verilecek eylem biçimi, ırkçılık karşıtı örgütler, İnsan Hakları Savunucusu, sendikalar ile kapsamlı istişareye dayanan güçlü önlemleri gerektiriyor.

CNCDH (İnsan Hakları Ulusal Danışma Komisyonu), 1990 yılından bu yana ırkçılık, anti-Semitizm ve yabancı düşmanlığına karşı mücadele konusunda bağımsız ulusal bir kurumdur. Bu kurum, 8 Temmuz 2021'de 30’uncu yılında yeni bir rapor yayımladı. Bu çalışmada ırkçılığın her türlüsünü daha iyi tanımayı, anlamayı ve onunla mücadele etmeyi amaçlayan bir dizi öneri formüle ediliyor.

Ayrıca, 19. yüzyılda ortaçağ karanlığına karşı mücadele sonunda 1905'te kabul edilen laiklik yasası amacından saptırılıyor. Laiklik siyasi bir ilke olarak kalmalı. Ayrılıkçılık Yasaları kesin kaldırılmalı. Her ne şekilde olursa olsun, şiddet mağduru kadınlar, çok iyi korunmalı. Irkçılık karşıtı mekanizmaların kurulması teşvik edilmeli ve kadınların mücadelesi aktif olarak desteklenmelidir.

KURTULUŞ BİR BÜTÜNDÜR

Bu tahakkümlere ve baskılara karşı mücadele, onları (sınıf, cinsiyet, “ırk”) birbirine bağlamayı gerektirir. Kurtuluş bir bütündür. Irkçılık, işçi sınıfı ve yoksul mahallelerinin diskalifiye edilmesiyle bağlantılıdır. Bu durum, Fransa'da göçmenlerin ve yabancıların yeterince kabul görmemesinin, sömürgeci sömürü ve kölelik tarihinin bir sonucudur. Doğru değil midir?

İnsan temel hak ve özgürlükleri ve yurttaşlık hakları, ilgililerin yasal uyruğuna bağlı olmamalıdır. Sağlık hizmetlerine erişim gibi bu haklar, Avrupa kökenli olmayan yabancıların oy hakkı gibi etkili olmalıdır. Irkçı nefretten ve tahrikten hüküm giymiş kişiler için, men cezası ilan edilmelidir. Kimlik kontrolü makbuzu, ırksal profillemeye karşı mücadeleyi olanaklı kılmalıdır.

Aşırı sağcı, gerici, ırkçı ve faşist saldırılar; insanları diskalifiye etmeyi ve ırkçılığın kurbanlarını suçlu haline getirmeyi amaçlıyor. Yaşamın her alanında, ırkçılıkla mücadele etmek zorundayız. Mücadeleler, eylemler, zorluklar ve güçlükler; haklar ve haysiyet eşitliğini, herkes için bir gerçeklik haline getirmeyi amaçlıyor.

Bugün, toplumsal yaşamın her alanında, farklı düşünen, giyinen, yaşayan, konuşan insanlara karşı; en kötü, alçaltıcı ve suçlayıcı asılsız hakaretlerin kabardığı görülüyor. Alınan bu önlemler hepimizi ilgilendirse bile, toplumsal yaşamda karşılığını bulmadıktan sonra bir işe yaramıyor.