Tablo yüzyıl önce Lenin, Kautsky ve diğer emperyalizm kuramcıları arasında cereyan eden paylaşım kavgası tartışmalarını anımsatıyor. Bu tartışmalara yol açan uygulamaların 21. yüzyıl versiyonu gibi

İrlanda, Apple Inc. ve mazlum milletler

Siz hiç uluslararası bir şirketten 13 milyar avro tazminat kazanıp da, bunu elinin tersiyle itecek bir devlet düşünebilir miydiniz? Meğerse varmış: İrlanda! Son günlerde “küresel ekonomi uzmanları” (yani neredeyse herkes!) biraz da şaşkınlıkla bunu konuşuyor. Wall Street Journal’ın konuyla ilgili makalesi tam 822 okuyucusunun yorumunu tahrik etmiş! İlginç bir kitap olabilir.

Olay şu: Avrupa Komisyonu, teknoloji devi Apple Inc.’i İrlanda’ya yaklaşık 13 milyar avro tazminat ödemeye mahkûm ediyor. Bir servet! Ülkenin yıllık bütçesinin % 23’üne tekabül eden bir meblağ! Oysa ne görüyoruz? İrlanda Maliye Bakanı üzgün ve öfkeli! “Komisyon kararını asla kabul etmiyorum; diyor; mali sistemimizin bütünlüğünü korumak zorundayız!”. Ve bununla da kalmıyor, karara itiraz için bir avukat ordusu oluşturmak üzere bir milyon dolar tahsis ediyor!

Ortada gerçekten garip bir durum var! Garip ve biraz da ezber bozucu! Sanki İrlanda dünyaya farklı bir “kapitalizm etiği” dersi vermek istiyor? Sanki bu ülke “küresel kapitalizm” ve “özgür ticaret” etiketi altında gizlenen çıkar boğuşmalarının aslında uydurma ve iftira olduğunu anlatmaya çalışıyor!

Oysa gerçekten de durum böyle mi?

Pek de öyle görünmüyor. Buzdağının su altı kitlesine bakınca hayli farklı olgularla karşılaşıyoruz ve yorumlarımızı da aslında bu görünmez olgular üzerine oturtmak zorundayız. Zaten çıkarı zedelenen AB ülkeleri oynanan oyunu yayın organlarında çok güzel anlatmışlar; herhalde bunlardan bizim de çıkaracağımız dersler var. Kısaca özetleyelim.

• • •

İrlanda yıllardır Apple ve benzeri dev şirketlere özel vergi tarifeleri uyguluyor. İleri kapitalist ülkelerde kurumlar vergisi % 25 ile % 35 arasında seyrederken, bu oran İrlanda’da % 12,5. Ne var ki, Dublin, Apple için bu oranı bile fazla görmüş ve bunu % 1 ile % 4 arasında değişen düzeylere indirmiş! İşte AB Komisyonu’nun itirazı da ülkenin kendi vergi kanununa bile aykırı olan bu “mali dumping”e yöneliyor. Bu sayede 1980’lerden beri ülkenin güneyindeki Cork şehrine yerleşmiş olan firma milyarlarca dolarlık haksız kazanç sağlamış. Son on yıl içinde ABD sınırları dışında gerçekleştirdiği 200 milyar dolar civarındaki tüm kârların % 90’ını İrlanda’da toplamış ve bunlar için de sadece % 4 oranında vergi ödemiş! Ve bu teşvik politikası, yalnız Apple için değil, daha birçok uluslararası şirket için de geçerli. Bu tabloya bakarak, bir Fransız iktisatçı “vergi cennetlerini uzaklarda, tropik adalarda, Bermuda’da aramanıza gerek yok; diyor; AB içine, İrlanda’ya bakın, yeter!”.

• • •

Peki İrlanda neden uluslararası dev şirketlere böylesine cömert davranıyor?

Nedeni basit. Bu ülke 1970’lerden beri “açık kapı politikası”nı bir büyüme felsefesi haline getirdi. Sadece Apple bu küçük ülkede 6 000 kişiye iş sağlıyor. Bunun dışında Silicon Valley’in bütün devleri de (Google, Facebook, Twitter, Amazon, Dropbox vb..) son yıllarda ülkede birer üs kurdular. Kısaca alan memnun, veren memnun; İrlanda’da milyarlar dans ediyor. Ülkede bu yağmaya sadece Sinn Fein, yani İRA’nın legal kolu karşı çıktı. AB Parlamentosu’ndaki temsilcileri Matt Carthy «paramızı geri istiyoruz» diyor ve arkadan da «bu teknoloji devinin ve dünyanın ikinci en zengin şirketinin 2014 yılında sadece % 0,005 oranda vergi ödediğini » söylüyor. Tam bir skandal. Ne var ki Carthy yalnız kalıyor; yurttaşları memnun. Sadece bazı AB üyeleri homurdanıyor. Tabii bir de ABD! Bu ülke vergi kaçıran ünlü şirketlerinin yine de arkasında! “Uluslararası şirketler” dedikse de!? Maliye Bakanları “geçmişe dönük vergi tahakkuku, haksız ve yerleşik legal ilkelere aykırıdır" diyor. Diyor da, AB üyeleri pek de aldırmıyorlar. 2014 Kasım’ında AB Anti-Tröst komiserliğine gelen eski Danimarka Maliye Bakanı Margrethe Vestager son derece kararlı. “Sorun, Apple’in AB’de kazandığı kârlarla ilgili; diyor; ABD’nin vergi mevzuatı bizi ilgilendirmez”. Ve Amazon, Google, McDonald gibi başka vergi kaçakçıları hakkında da soruşturma başladığı ilan ediliyor.

• • •

Durum şimdilik bu. Tablo yüzyıl önce Lenin, Kautsky ve diğer emperyalizm kuramcıları arasında cereyan eden paylaşım kavgası tartışmalarını anımsatıyor. Bu tartışmalara yol açan uygulamaların 21. yüzyıl versiyonu gibi. Bekleyelim, göreceğiz. Biz bu ülkede ve Cerablus’ta terörizmle becelleşirken, önümüzdeki dönemde “küresel köy”de hayli heyecan verici sahnelere tanık olacağa benziyoruz.

• • •

Yine de İrlanda’da dönen dolaplara kayıtsız kalamazdık ve kalmadık. Ortada dönen rakamları gören Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, anlaşılan kendisini tutamamış ve bir Twit patlatmış: "Apple Türkiye'ye taşınmalı; diyor; Avrupa Birliği'nin bürokrasisi ile uğraşmadan daha cömert vergi teşvikleri sağlamaktan mutluluk duyarız". Twit İngilizce yazılmış; uluslararası sermayeye elbette kendi diliyle hitap edeceksiniz! Şimşek de bizim uluslararası oyuncumuz. Heyecanlanmış; hani neredeyse, “üstüne para bile veririz” diyecek halde!

• • •

Rastlantı bu ya, ben Şimşek’in Twit’ini okurken Başbakan Binali Yıldırım da Keçiören metrosunun “test sürüşü” merasiminde konuşuyordu. O da şunları söylüyordu: “Türkiye’nin bulunduğu konum dünyanın merkezidir. Onun için herkesin gözü Türkiye’de! Bölgedeki mazlum, ezilmiş, hakları ellerinden alınmış milletlerin umudu da Türkiye’dir”. Mesaj bu; iyice anlaşılmalı! Geçenlerde Başkan Erdoğan da İslam STK temsilcilerine Batılıların iç yüzünü anlatmıştı. Bizim anti-emperyalist kavgamız da işte böyle bir kavga; kimse yanılmamalı!

Görülüyor ki ilginç bir tablo ile karşı karşıyayız. Tüm mazlum ülkelerin gözleri Türkiye’de; Türkiye’nin gözleri emperyal şirketlerde; emperyal şirketlerin gözleri de en çok kâr sağlayacak vergi cennetlerinde! Fazla ciddiye aldıklarını sanmıyorum, ama Apple ve benzeri şirketler herhalde Şimşek’in önerisini de not etmişlerdir! Ve bu öneriyi de mutlaka Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın –kuşkusuz hoşlarına gidecek- teşhisiyle birlikte okumuşlardır. Kahraman Bey, gerçek mazlum dostu Che Guevera’nın da aslında bir “eşkıya” olduğunu ilan etmemiş miydi?

İşte son haftalarda Türkiye’de “milli mutabakat” böyle bir “vaziyet ve manzarayı umumiye” görüntüsü üzerinde gerçekleştirildi. Ve muhalefet lideri Kemal Bey’in “Manifesto”su da bu arada unutuldu, gitti..